Zaman zaman sosyoloji öğrencisi gençlerin, ilginç soruları ile karşılaşıyorum. Soruya benzeyen soruları her zaman severim. İlginç bulduğum sorulara sadece o an cevap vermekle kalmam bir de üzerine yazı yazarım. Bazen de soruyu soranların kavrayamadıkları cevap üzerine yazı yazarım. Aşağıda okuyacağınız yazı böyle ortaya çıktı.
Yüksek lisans yapmak isteyen iki arkadaş M ve S. bu isteklerine kavuşamamışlar. İkinci defa denedikleri sınav onları bir hayli üzmüş, iki kafadar hayatın içinde nasıl sosyolog olunur diye soruyor.
“Hayatın içinde nasıl sosyolog olunur?” sorusu müphem bir soru. Soruyu biraz açmalarını söyledim. Soruyu açmak yerine hayat hikayelerini anlattılar. Dertleri şu imiş, akademide sosyolog olma hayaline kavuşamıyoruz hayatın içinde nasıl kavuşuruz? Neyi kast ediyorsunuz dedim. Neyi kast ettiklerini tam olarak bilmiyorlardı. Çok çarpıcı işler yapmak istiyorlardı. Sosyoloji ve çarpıcı işler çok birbiriyle uyuşacak şeyler değil dedim.
Üstelik sizin çok ilginç bulduğunuz bir mesele kamuoyu için hiç de ilginç olmayabilir. Nasıl yani dediler.
Gazetemle aramda geçen “yarım kalan sansür hikayesini” naklettim onlara.
Salı günü gazeteye gönderdiğim yazı üzerine, değerli yazı işleri müdürümüz Mustafa Kahraman Bey isterseniz bu yazıyı yayınlamayalım dedi. 23 yıldır ilk defa böyle bir istek ile karşılaşıyorum.
Mustafa Bey, bu yazıyı yayınlamayalım demeden önce mesaj ile bu yazı gerçek mi kurmaca mı diye sormuştu. Gerçek.
Mustafa Bey’in ikinci tepkisi Nasıl olur, biz bunu niye bilmiyoruz şeklinde oldu.
Mustafa Bey’den önce olayı eşime anlattığımda eşimin ilk tepkisi de böyle olmuştu. Nasıl olur? Böyle bir olayı ben atlamazdım.
Olayı nakleden kişinin adını yazıda zikrediyordum üstelik bu olayı 40 kişilik bir grubun içinde dinledim. Mustafa Bey her şeye rağmen yazıyı geri çekmenin daha iyi olacağını söyledi. Gerekçesi internet siteleri yazıyı alıntılayacak beni üzecek paylaşımlarda bulunacaklardı.
Yazıyı çekmedim çünkü sosyal medya gözlemlerim ve deneylerim olayın Mustafa Kahraman’ın öngördüğü şekilde olmayacağını düşündürttü bana. Üstelik benim açımdan olayın doğruluğu ya da yanlışlığından ziyade Tito’nun arkasından efsanesinin tam da yaşadığı hayata uygun bir şekilde devam etmesiydi.
Mustafa Kahraman’ın bir haberci bakışıyla esasında manşetten girilecek yazı dediği yazı/m hiç ilgi görmedi. Hiçbir site alıntılamadı. (O sıralarda -5 Eylül’de- dört beş cümlelik market gözlemim ve cümlemin içinde geçen şile bezi elbiseli kadın ibaresi üzerinden attığım tivit ile linç edilmiş, tivit birkaç köşe yazısına konu olmuştu.)
Tito kendi cenaze törenini izlemiş mi izlememiş mi? Merak eden olmadı. Ama ahali bendenizin tivitinde yer alan şile bezi elbiseli kadının gerçek olmadığına dair yorumlar yapmaya doyamadı.
Tito yazısına ise sadece bir okuyucudan yorum geldi: “Barbarosoğlu’nun okuduğum en zayıf yazısıydı. Zorlama bir yazı olmuş”. Yazıyı zorlama bulan “okuyucu”nun yazıdan anladığı bendenizin Demirel eleştirisi yapmış olmasıydı.
Demirel eleştirisi yapılır yapılmasına da... Lakin Demirel’in sadece adı geçiyor yazıda, adının geçme sebebi de Tito’nun hasta yatağından izlediği kendi cenaze törenine katılan liderler arasında Demirel’in de olması.
Türkiye’de eleştiri yok. Korkarım bu gidişle hiç olmayacak. Çünkü eleştirinin ne olduğunu bilmeyen, kelime hazinesi kıt, kavram havuzu boş bir kitle, yazının, konuşmanın bütünlüğünü idrak etmekten giderek uzaklaşıyor.
Akademik kariyer bariyerlerine takılan iki genç kız ee diye baktılar yüzüme.
Ben bunu size niye anlattım? Bu olaydan nasıl bir önerme çıkardınız? Üzerinde düşünün hele dedim.
Uzunca bir süre hiç ses çıkmadı. Dün mesaj gönderdiler. Anlattığınızı bir yere yerleştiremedik.
Hayat ile ilimin çakıştığı yer tam da burasıdır: Yerleşmesi gerekeni yerine yerleştirmek/yerleştirememek.
İki olayı “ekran” üzerinden bütünleyememişler, hayatımıza giren yeni teknolojilerin yorum ve müdahaleyi nasıl değiştirip dönüştürebildiği üzerine kafa yormaya gerek duymamışlardı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.