-I-
Ramazan ayı münasebetiyle, kadınlara dini sorumluluklarını hatırlatan lakin erkeklerin sorumluluklarını parantez içine alan; erkekleri, İslam ahlakından muaf tutan, “kanat önderi” paylaşımları zirve yapıyor.
Aile mesuliyetinin kadınların üzerine bırakılması, Tanzimat modernleşmesi ile başlayan bir sürecin ürünü.
Kızlara İslam’ın bütün sorumluluğunu yüklemeye kalkan “kanat önderleri”, kendilerini geleneğin temsilcisi olarak görüyorlar lakin bu bir taraftan ailenin reisi olarak erkeği gören ama diğer taraftan ailenin bütün mesuliyetini kadınlara yükleyen eklektik bir bakışın ürünü. İslam anlayışında erkekler çobanın sürüsünden mesul olması gibi aile fertlerinden mesuldürler.
İslam aile anlayışında, anneler çocukların biyolojik gelişmesinden, babalar ise psikolojik, zihni, ahlaki gelişiminden mesuldürler.
-II-
Kız, erkek farkını bebek vidyoları üzerinden ortaya koyan paylaşımlar çok ilgi görüyor. Bu vidyolardan biri üzerinden fikrimizi yormak niyetindeyim. “Kız ve erkek farkı” başlığı ile paylaşılan vidyoda kaydıraktan kayan biri kız biri erkek 2,5-3 yaşlarında iki bebek var. Önce kız bebeği görüyoruz kaydıraktan kayarken. Kız bebek kayıp gelirken, kayağın bitme noktasına doğru hızını yavaşlatıyor, sakince kendisini ayaklarının üzerine bırakıyor ve hiç hasarsız yoluna devam ediyor. Arkasından gelen erkek bebek hızına hız katar bir şekilde kaymaya devam ettiği için kaydıraktan adeta ters takla kazası geçirmiş bir şekilde iniyor.
Bu vidyo kız çocuklarının yaşıtı olan erkek çocuklarına göre daha tedbirli olduğu önermesini kurmamız için yeterli midir? Tehlikeyi sezen, tedbiri elden bırakmayan bir hal? Hayır. Ama sosyal medya ahalisi hızlı genellemeler yapmayı seviyor.
Yukarıda bahsi geçen bebek vidyosunu seyrettiğim gün iki üniversite öğrencisinin konuşmasına tanık oldum. 70 yaş civarındaki erkek hoca kız öğrencilerine kullandıkları arabanın mesuliyetini üstlenmeye davet ediyor, davetini de kendi eşi üzerinden yapıyor: “Bizim hanıma arabada benzin var mı diyorum, her şeyle ben mi ilgileneceğim onunla da sen ilgilen diye cevap veriyor.”
Bu davranışın sadece eşine mahsus olup olmadığını anlamak için kullandıkları arabanın mesuliyetini üstlenen kız öğrenci olup olmadığını anlamaya çalışan hoca, yaptığı kısa bir soruşturma neticesi bazı kız öğrencilerin tam da kendi eşi gibi davrandığına tanık oluyor.
Öğrencilerin hocanın haklı mı haksız mı olduğunu tartıştıklarına kulak misafiri olurken Susan Neiman’ın, “Niçin Büyüyelim?” kitabında okuduğum satırları hatırladım. Susan Neiman’ın verdiği örnek, 70 yaşlarındaki akademisyen Türk erkeğinin tezinin tamamen aksi yönünde gibi görünüyor ilk etapta. Neiman Kant’ın Pragmatik Bir Bakış Açısından Antropoloji adlı kitabından şu alıntıyı yapıyor :
“Tahsilliler genellikle, ev işlerinde kendilerini karıları tarafından rüşt yoksunu bir konum içinde korunmaya bırakmaktan hoşnutturlar. Kitaplarına gömülmüş bir bilim adamı, evdeki uşağın odalardan birinde çıkan yangınla ilgili feryadına şöyle yanıt verir: “Bu türden konularla karım ilgileniyor biliyorsun.” (Pragmatik Bir Bakış Açısından Antropoloji, s.316)
Susan Neiman, Kant’ın alıntısından sonra şu fikre varıyor: “Daha az tahsilli adam ufak tefek yangınları söndürmekte muhtemelen daha beceriklidir ama o da dünyanın geri kalanıyla yüzleşmekten aynı derecede acizdir.”
İşletme Fakültesi hocasının kız öğrencilerine tavsiyesinden yola çıkarak Kant’ın görüşünü şöyle uzlaştırdım: Kadınlar hala evin dışındaki işlerden eşlerini, babalarını, erkek kardeşlerini mesul tutmak konusunda büyükanneleri ile aynı frekanstan hareket ediyor. Oysa hiçbirinin büyükannesi gecenin bir yarısı tek başına seyahat etme özgürlüğüne sahip değildi.
Kadınlar özgürlük ve sorumluluk konusunda kafa karışıklığını gidermek yerine işlerine geldiği gibi davranmayı tercih ediyor. Bazen özgür bazen hiçbir şeye gücü yetmeyen şımarık küçük kız modunda.
Erkeklere gelince... Erkeklerin kendisine ve ailesine yetebilme kudreti giderek azalıyor. 1970’li yıllarda TRT ekranlarında “Küçük Ev” diye bir dizi vardı. Çekirdek ailenin reisi Küçük Joe, atlı arabasıyla ailesiyle göç ederken, aile bireylerinin hepsinin beğendiği bir alanda kendi elleriyle iki katlı ev yapmıştı.
Son otuz yıla kadar Anadolu köylerinde de erkekler bir arkadaşının yardımıyla kendi evini yapabilecek yordam ve zanaata sahipti.
Günümüzün şehirli erkekleri evin duvarına bir çivi çakabilmekten bile aciz hale gelirken, köylerde de kendi evini yapabilen hiç olmazsa bazı yerlerini tamir edebilen erkeklerin sayısı hızla azalıyor.
Sosyal medyadaki “tebliğ trafiği”ne bakacak olursak, erkeklerden hayatın bütün mesuliyeti düşmüş gibi görünüyor. Mesuliyet almaya davet edilenler, yapıp ettikleri eleştirilenler her defasında genç kızlar ve kadınlar oluyor.
Bu durum genç kızları ve kadınları mesuliyet sahibi özne, güçlü şahsiyet konumunda sabitlerken, erkekleri edilgen bir kimliğe hapsediyor.
Velhasıl paylaşma rekoru kırma azmiyle yola çıkmış kanaat önderi erkekler, 21. yüzyılda erkeklerin karşılaştığı sorunlarla yüzleşmek yerine erkek kimliğini kadın karşıtı bir söylem üzerine bina etmenin kolaycılığına sığınıyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.