Eleştiri, ilim ile fikir ile ve dahi nezaket ile olur

04:0019/10/2018, Cuma
G: 19/10/2018, Cuma
Fatma Barbarosoğlu

Hafta başında ODTÜ’lü pankart açan öğrenciler Beştepe’de Sayın Cumhurbaşkanı’nın makamında kabul edildiler.Ömer Çelik’in açıklamalarından öğrendiğimize göre öğrenciler maksadı aşan ifadeleri için özür dilemişler, sayın Cumhurbaşkanı da özürlerini kabul ederek makamında öğrencilerle sohbet etmiş.Öğrencileri, kendileri ile yüzleşme cesaretlerinden dolayı canı gönülden kutluyorum. Onlardan önce de Sayın Cumhurbaşkanı’na mektup yazan anneyi kutluyorum. Hem kendi evladı hem diğer gençler hem de bütün

Hafta başında ODTÜ’lü pankart açan öğrenciler Beştepe’de Sayın Cumhurbaşkanı’nın makamında kabul edildiler.


Ömer Çelik’in açıklamalarından öğrendiğimize göre öğrenciler maksadı aşan ifadeleri için özür dilemişler, sayın Cumhurbaşkanı da özürlerini kabul ederek makamında öğrencilerle sohbet etmiş.

Öğrencileri, kendileri ile yüzleşme cesaretlerinden dolayı canı gönülden kutluyorum. Onlardan önce de Sayın Cumhurbaşkanı’na mektup yazan anneyi kutluyorum. Hem kendi evladı hem diğer gençler hem de bütün Türkiye için kayıtlara geçecek bir anı samimiyetle inşa etti.

Eleştirinin dili, maksadı aşan ifadelere değil, mesafeyi gözeten nesnel bir dile sahip olmak zorunda. Umarım gençler ve dahi bir türlü gençlikten olgunluğa geçemeyenler, bu defa farkı idrak etmiş olur.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın sadece AK Parti’ye sempati duyan gençlerle değil, öncelikle üreten, düşünen, çalışan her türlü siyasi partiye sempati duyan gençleri makamında kabul etmesi, gençlerin arasında olumlu bir enerjinin yayılmasına vesile olacaktır diye düşünüyorum. Şu yoğun gündem içinde gençleri çaya davet edecek zaman ayırması çok kıymetli.

(Geçerken söylemiş olayım, medya haberi verirken “Cumhurbaşkanı gençleri çaya davet etti, gençler de kabul etti” şeklinde bir dil tutturdu. Yanlış. Makamlar davet eder, davet edilenler davete icabet eder. Kabul eden sayın Cumhurbaşkanı’dır.)

Siyaset, akademi, sanat, bilim, medya, velhasıl bütün Türkiye olarak, yeni teknolojilerin aşındırdığı mesafelerin sağlıklı bir şekilde korunabilmesi için, gündelik hayatın adabı muaşeretini yeniden inşa etmeliyiz.

Sosyal medyanın her türlü mesafeyi eriten “sanal atmosferi” adabı muaşereti imha ediyor; ağzına geleni söylemek, birilerini suçlamak, grup kimliği üzerinden hakaret etmek, can sıkıntısı refleksi olarak devreye giriyor adeta.

Nitekim bu hafta Kim Milyoner Olmak İster yarışması üzerinden böyle bir olaya tanık olduk. Akademisyen Fatih Altuğ, öğrencisi tarafından telefonla danışılacak kişiler listesinde sunulmuş ve Fatih Altuğ telefon ile aranarak, kendisine Cem Karaca’nın seslendirdiği şarkının sözlerinin hangi şaire ait olduğu sorulmuş. Şarkı “Sen de herkes gibisin” diye başlıyor. Seçenekler arasında Attila İlhan, Orhan Veli, Nazım Hikmet var. Hiç düşünmeden, ikirciklenmeden Attila İlhan dedim ben de. Fatih Altuğ hoca da Attila ilhan dedi ve zamandan kazanmak için öğrencisinin “Emin misiniz?” sorusunu beklemeden “Yüzde doksan eminim” dedi. Cevap Nazım Hikmet imiş.

Fatih Altuğ’un cevabını sosyal medya linççileri “Akademinin geldiği durum bu, içler acısı” diye başlayan, dozu gittikçe artan bir hakaret yumağı içinde kalemlerine/klavyelerine doladılar.

Akademinin durumunu eleştirelim. Ama daha nesnel bir dil ile. Bir akademisyenin yarışmacı heyecanı ile bir şairin adını bilememesi, akademik camiayı aşağılayıcı cümleler kurmak hakkını vermiyor.

Akademi için öncelikle dile getirilecek eleştiri, bakış açısı noksanlığı ve tembelliktir. Yaptığı çalışmaları hiç bilmediğiniz bir akademisyenin, bestelenmiş bir şiirin şairinin adını bilmemesini, ahlaki ve ilmi sorun haline getirmek başta eleştiriye zarar veriyor. Eleştirel zemin için başlangıç sağlıklı bir iletişimdir. Birbirini dinlemeyen, muhatabını değersizleştirmek üzere söz söylenen bir ortamda eleştiri mümkün değildir.

İçinde bulunduğumuz ortamı en iyi ifade eden terim negativizm. Terimin babası Kaan Ökten. Sosyal medya hesabında “Aradığım kelimeyi buldum” diyerek meramını şöyle anlattı:

“Aradığım kavramı buldum sonunda: “negativizm”. Her şeye karşı gelmecilik, her şeyden şüphe etmecilik, her şeyin olumsuz yönünü görmecilik, olumsuzculuk, her şeyi sırf eleştirmek için eleştirmecilik. Negativizm çok fena ve çok yaygın...”

Negativizm bütün dünyada hızla yayılıyor. Çünkü akışkan modern zamanlar’da birey sorumluluk almaktan geri duruyor. Sorumluluğunu yerine getirmemiş olmanın açtığı uçurumu, negatif enerji yayarak aşmaya çalışıyor. Kendisine sorsanız eleştiri oklarıyla aydın birey olmanın sorumluluğunu yerine getiriyor.

Negativizm ile nasıl mücadele edebiliriz?

Bu sorunun cevabını uygulamalı olarak Şehir Üniversitesi hocaları ve öğrencileri gösterdi sosyal medya alemine.

Sosyal medyanın negatif kullanıcılarının saldırgan tweetlerine karşılık, Şehir Üniversitesi’nin hocaları –mesela Mehmet Fatih Uslu- ve öğrencileri, Fatih Altuğ’a çok zarif bir şekilde destek verdiler. Saldırgan twetlerle asla aynı dili kullanmayan, zihinsel üretimi ve emeği ortaya koyan twetlerle, bir anlamda sosyal medya atmosferi için/de dayanışma dilinin, en zarif örneğini ortaya koymuş oldular.

#Eleştiri
#Tepki
#ODTÜ'lü Gençler