Hayat size ağır mı geliyor? Karşılaştığınız haberlerle kalbinizin nasıl başa çıkacağını bulmakta zorluk mu çekiyorsunuz? Hayatı haberler üzerinden değil; sanatın, özellikle de edebiyatın derinliği üzerinden kavramaya çalışın o vakit.
Farkında mısınız bilmiyorum, Cuma günleri, genellikle, hayatı edebiyat özellikle de öyküler üzerinden okumaya çalışıyorum. Bugün dumanı üstünde bir haber ile Reşat Nuri’nin 1936 yılında Anadolu Notları adını taşıyan kitabındaki Şoför yazısını eşleştirmek istiyorum.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, turist olarak İstanbul’a gelen müşteki Suudi Arabistan uyruklu A.N.M.’nin, ülkesine dönmek üzere Karaköy’den Sabiha Gökçen Havalimanı’na gitmek amacıyla şüpheli Enver Canik’in şoförlüğünü yaptığı ticari taksiye bindiği anlatılmıştı.
Şüphelinin müştekinin turist olması nedeniyle İstanbul’u ve havaalanı yolunu bilmemesinden faydalanarak, daha uzun mesafe gitmek ve böylece daha fazla taksi ücreti alabilmek amacıyla, Anadolu Yakası’na geçtiğinde kasıtlı olarak Yavuz Sultan Selim Köprüsü yolundan Avrupa Yakası’na geçtiği kaydedilmişti.
Şüphelinin tekrar Anadolu Yakası’na geçtiği ve yolu yine farklı güzergahlara saparak uzattığının belirtildiği iddianamede, şüphelinin müştekinin uçağını kaçırmasına neden olduğu vurgulanmıştı.
İddianamede Enver Canik’in “serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık” suçundan 3 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. (İSTANBUL/İHA)
Haberi hatırladınız... Şimdi gelelim Reşat Nuri’nin satırlarına. Merhum yazarımız 1936 yılında bankacılık gibi şoförlüğün de on on iki senelik yeni mesleklerden olduğunu söylüyor. Demek ki şoförlüğü 1926’lardan başlatıyor. Bu durumda bugün şoförlük mesleği 92 yaşında.
Ne değişti? Pek bir şeyin değişmediğini Reşat Nuri’nin şu satırları net bir şekilde ispat ediyor:
“Cumhuriyetin ilk senelerinde banka memurları da, şoförler de hemen hemen çocuktu. Şimdi orta yaşa, olgunluk yaşına geldiler. O zamanlarda bütün çocuklar gibi onlar da haşarı, atak ve gösterişçi idiler. Lüzumsuz taşkınlıklarla biz orta yaşlıların gözünü yıldırırlardı. Şimdi bile onlara tatlı canlarımızı teslim etmekte az çok tereddüdümüz vardır.”
Reşat Nuri on yıl sonrası için “şimdi bile” diyor, biz 96 yıl sonrası için “şimdi bile” diyoruz.
“Şimdi” nin şoför davranış ve tutumlarını temsilen Emre Ergin’in “Lawrence” öyküsü çok iyi bir izlek sunuyor. Öyküde psikoloji, sosyoloji, tarihi arka plan özellikle de duyguların sosyolojisi için ilerlenecek ince damarlar var.
Bu yazıyı yazarken bir kaç yayınevine teklif ettiğim dijital edebiyat dergilerine olan ihtiyacı bir kere daha derinden hissettim. Edebiyat ile hayatı buluşturmak için böyle bir çalışmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Haberler ile edebiyatın dilini anında bütünleyen, dün ile günü buluşturan dijital edebiyat dergileri 21. yüzyıl okuyucusu için çok önemli. Şayet böyle bir dergi olsaydı, haberin altına Reşat Nuri Güntekin’in Şoför yazısı ile Emre Ergin’in Lawrance öyküsü yerleştirilir, böylece üçüncü sayfa haberinin zihinleri kirletmesine değil, farklı bir bakış açısı kazandırmasına vesile olunurdu.
Meraklısı için not: Emre Ergin’in Lawrence öyküsünü şurada bulabilirsiniz
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.