Dizlerimin, yokuş gibi algıladığı yolu, hızlı adımlarla tüketmeye çalışıyorum. Birkaç dakika sonra doktor randevum var. Randevudan önce tahlilleri almak gerekiyor. Evden vakitli çıktım, lakin bindiğim minibüs kendisine doğru gelen her kıpırtıyı belki de yolcudur umudu ile algıladığından, vakitli çıktığım halde vaktimi daraltan bir sonucun içinde nefes nefese yolu beyhude tüketmeye çalışıyorum.
Herkesin ziyadesiyle örtünüp büründüğü, pek çok kişinin gecenin geç vaktinde yatıp uykusunu alamamış olmasının huysuzluğu ile mutsuz bir şekilde adımladığı kaldırımda yürürken, o tezgahı gördüm.
Tezgahtan önce, tezgahın kenarında oturmuş çay içen adamı. GÖRDÜM. Bir resim gibi duruyordu. Dizlerini aşan 1980’lerden kalma siyah paltosu, siyah yün beresi, kirli beyaz sakalları ile 70’ini aşmış bir aktör gibiydi. Daha doğrusu eski bir sahaf rolünü oynayan Anthony Quinn gibi... Sahneyi bırakıp gidemedim. Resim gibi duran adama, adamın elindeki çay bardağına bakacakken, tezgahın üzerindeki ikinci el kitaplara daldım gittim. Dizilmiş kitapların arasında biri sanki benim için öne çıkarılmıştı. Bir metre uzaktan adını seçebileceğim şekilde üstelik.
A. Toffler, Yeni Güçler Yeni Şoklar.
Birkaç ay önce aynı yazarın Üçüncü Dalga’sını aramıştım.1980’lerde bütün dünya ile beraber aynı anda okumuştum Şok’u. Henüz 18 yaşımda bir felsefe öğrencisi olarak fütürist analizleri kahve falından gelecek kurmak gibi algıladığımı hatırlıyorum. (90’larda elbette bu görüşümü çoktan terk etmiştim.)
Hastane randevusunu unutup, kitabı almak için durdum. Sabah siftahı senden dedi, daha sonra Mardin, Kızıltepeli olduğunu öğrendiğim satıcı. A.Toffler kitabına talip olan okuyucuyu nasıl bir kimlik içinde değerlendirmiş olmalı ki, Agathalar da var şurada dedi. Evet iki dizi “Agatha”, okunmaktan yıpranmış kitaplar olarak alıcısını bekliyordu.
Yeni Güçler Yeni Şoklar kitabını aldım. Kitap 1990 yılında yazılmış, Türkçe’ye 92 yılında çevrilmiş. Kitabın kapağında kırmızı şerit üzerinde “Şok yazarı” ifadesi yer alıyor. Belli ki yayıncı, yazarın Şok kitabı üzerinden yakaladığı başarıyı onun adını tekrar tekrar anarak yenilemek istiyor.
Kitabın kapağını açtığımda Gülşah D. mührü ile karşılaştım (Soyadının sadece baş harfini paylaşıyorum.). Mührün altında el yazısı ile 06.11.1995 TÜYAP yazıyor. TÜYAP’ın Tepebaşı’nda olduğu günlerden.
O sıralar Gülşah öğrenci miydi acaba? Adına mühür yaptıran bir öğrenci? Bir tavsiye üzerine alınmış olan kitap fazla açıcı gelmemiş olmalı. 40. sayfadan sonra ilk sahibinden hiçbir iz yok. İlk kırk sayfadaki izler yeşil tükenmez kalem ile çizilmiş bir kaç satır sadece. İlk çizdiği satır “kişisel bir önsöz”den: “...Gücü toplumların hem doruklarından hem de derinlerinde incelemeye çalıştık.”
Kitabı aldım. On liralık kitaba beş lira verdim bozuk param yok gerisini dönüşte öderim dedim. Siyah paltolu adam, esasında kitabı beş liraya da bırakırdı -küçük esnaf ile pazarlık yapmaktan nefret ederim-, Olur dedi hiç beklemediği teklif karşısında.
Kitabı aldım. Alır almaz esasında en kızdığım şeyi yapmaya başladım. (Yolda yürürken kitap okuyorum. Hadis-i şerifi hatırlamama rağmen: Kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz.)
Hani geç kalacağım diye acele acele çıkıyordum biraz önce. Hani randevum vardı. Allah kitap okuyanların dostu, kitap okuyanla okumayanın vakti aynı genişlikte değildir diyor zihnimdeki ses. (O ses hep orda durur zaten. O ses yüzünden yemekler yanar, havalansın diye açılan pencereler kış gününde açık unutulur, çalan telefon duyulmaz. Öğleden sonra ödenmesi gereken faturalar unutulur.)
Hastanenin kapısından içeri girecek iken Toffler’in “Biz şimdiye kadar bütün kitapları karımla yazdık ama onun ismini kitaba koymadık” diyen satırlarını okuyorum.
Nasıl yani? Aşk olsun Heidi! Yazdıysan yazmışsındır kitabı. Yazmadıysan niye şimdi son kitapta Alvin’in senden böyle bahsetmesine izin veriyorsun ki!
Neden yazar erkekler, eşlerinin onlara daima destek vermesini, o desteğe rağmen tek bir imza olarak var olmayı seçiyor da...
Gerisini getirmeyeceğim. Siz kendi meşrebinize, hayat tecrübenize göre gerisini tamamlayın.
Tamamlayın ki yazı sizin olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.