Tarihte anaerkil dönemin var olup olmadığı tartışmalı bir konu. Ama var olduğunu söyleyenler, bu dönemin en önemli özelliğinin soyun ve gücün kadının erkek kardeşleri üzerinden devam ettiği şeklinde izah ediyor.
Tarihte vardı ya da yoktu, ama günümüzde anaerkil bir zihniyetin yapı taşlarının ortaya çıktığını düşünüyorum. Fakat bu yapıtaşları, tarihte olduğu gibi kadının erkek akrabaları üzeriden değil, anne ve annenin kadın akrabaları üzerinden şekillenen bir durum arz ediyor.
Her teknolojik gelişme, beraberinde farklı bir zihinsel örgütlenme ve gündelik hayat pratiği getirir. Anaerkil dönemin başlamasının arka planında biyo-genetik çalışmaların olduğunu söylemek mümkün. Bir kaç yıl önce gazetelerde, donörlük yapan bir adamın spermlerinden dünyaya gelmiş olan dört yüz çocuğun varlığından bahsediliyordu. Bu dört yüz çocuk, babalarına dair bir kayıt numarasının dışında hiçbir bilgiye sahip olmadan büyüyecek. Sperm bankasından istifade ile “anne” olmuş kadınlar, çocuklarının kardeşlerini bulabilmek için internet üzerinden bir örgütlenmeye gidiyor. İlerde kardeşler arasında vuku bulacak evlenmelere engel olabilmek için. Bu örgütlenme, anaerkil dönemi en iyi sembolize eden örgütlenme biçimlerinden biri olacak büyük ihtimal.
Türkiye’de yasal kısıtlama olduğu için çocuk sahibi olmak isteyen ailelerin Kıbrıs ve Yunanistan’a gittiği biliniyor. Bu gidenler arasında İslami kimliği ile öne çıkan aileler de var. Diyanet gerekli açıklamaları yapacak kadar özgür olmadığı, entelektüel tartışmalar kısır bir dinci-laikçi kutuplaşmasıyla daraltıldığı için, yabancı bir erkeğin sperminden çocuk sahibi olmanın sakıncaları tartışma konusu bile yapılmıyor. Tartışma sadece bu uygulamanın Türkiye’de de yapılması gerektiği, böylece milyon dolarların yurt dışına çıkmayacağı üzerine bina ediliyor.
Ünlüler üzerinden babasız çocuk yetiştirme pratiği sistematik olarak yapılan haberlerle özendiriliyor. Sperm satın alarak babasız çocuk dünyaya getiren “özgür anneler” çocukları ile dünyanın dört bir tarafında kafalarına göre nasıl yaşadıklarını anlatıyorlar. (Yetimhaneden bir çocuğu evlat edinmek de babasız bir çocuk sahibi olmak anlamına geldiği halde niye illa “tıbbi destek” ile babasız bir çocuk edinilmeye kalkıldığı üzerinde ayrıca durmak gerekiyor.)
Ataerkil dönemi erkek iktidarı üzerinden okumak ne kadar temel bir başlangıç ise anaerkil dönemi de “kadın bencilliği” üzerinden okumak o kadar temel. Tıbbi teknoloji kadınları bir taraftan erkeksiz bir dünya için özendirirken diğer taraftan “gençliğinde değil, sen istediğin zaman anne ol” diyerek kadınları yumurtalarını dondurmaya teşvik ediyor. İçine girmiş olduğumuz, ama fark etmediğimiz anaerkil dönemin en önemli çatışma alanı gelecekte muhtemelen yumurtalarını donduran ve ileri yaşlarda çocuk sahibi olan kadınlar ve çocuklarıyla, doğal olarak genç yaşta anne olan kadınlar ve onların çocukları arasında yaşanacağını söylemek mümkün. Bir tarafta zengin ve yaşlı annelerin çocukları diğer tarafta genç ve fakir annelerin çocukları. Toplumsal konumlanmanın doğrudan anne bedeni üzerine bina edileceği bir durum.
Bugün Müslümanlar “azalan erkek kimliği” üzerine düşünmekten bile korkarak, kendilerine dayatılan gündemlere teslim oluyorlar.
Oysa, önümüzdeki yıllarda bizi bekleyen en temel sorunlardan biri, “azalan erkek kimliği” ile aileyi devam ettirmek.
Düşünmekte geç kalmayalım diyorum…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.