Yeni dönem: Bürokrasi ve fuzzy mantığı

04:0014/07/2018, Cumartesi
G: 14/07/2018, Cumartesi
Ayşe Böhürler

Yönetimi verimli hale getirmek, ülkenin gelecek tahayyülüne uygun işlerin üretilmesini sağlamak, bunları sürdürebilmek ve tabi ki bunun sağlanabilmesi için de gerçekçi, uygulanabilir bir yönetim modeli ortaya koymak!9 Temmuz’da bunun gerçekleşebilmesini sağlayacak bir büyük adımın atılmış olması geleceğe dair umudumuzu güçlendiriyor. Hem doğunun hem de batının kenarında bir konumda; iki yüz yıldır sürdürdüğümüz batılılaşma çabamız ve devletin yapılanış süreci de hikayemizin önemli bir parçasını

Yönetimi verimli hale getirmek, ülkenin gelecek tahayyülüne uygun işlerin üretilmesini sağlamak, bunları sürdürebilmek ve tabi ki bunun sağlanabilmesi için de gerçekçi, uygulanabilir bir yönetim modeli ortaya koymak!




9 Temmuz’da bunun gerçekleşebilmesini sağlayacak bir büyük adımın atılmış olması geleceğe dair umudumuzu güçlendiriyor. Hem doğunun hem de batının kenarında bir konumda; iki yüz yıldır sürdürdüğümüz batılılaşma çabamız ve devletin yapılanış süreci de hikayemizin önemli bir parçasını oluşturdu. Buna bağlı olarak da devletin, kendi insanıyla yaşadığı kimlik krizi ve ortaya çıkan çatışmalar; ülkenin önüne çıkan en büyük engel olarak hep varlığını korudu.

Ben 9 Temmuz tarihini bu çerçevenin son bulması ve çatışmanın iki yüz yıl sonra bitirilme tarihi olarak da görüyorum. Elbette topluma yansıması zaman alacaktır.

Bu süreçte “Türkiye ruhunu yeniden kazanacaktır”.

9 Temmuz iki önemli başlangıcın tarihi olarak hatırlanmalı. Bunlardan birisi devletin kültürel kimliğini yeniden yapılandırması, ikincisi ise çağın ruhuna uygun ve verimli bir kamu yönetim modelinin uygulamaya konmasının tarihidir. Hayırlı ve uğurlu olsun.

**

9 Temmuz’da açıklanan kabinede görev alan tüm bakanları tebrik ediyorum. Bu modelin ilk uygulayıcıları olarak onlara çok iş düşecek. Cumhuriyetin yüzüncü yılına 5 yıl kala Türkiye’nin gelişmesini sağlayacak bu yeni yönetim modelinin çatısını onlar çatacaklar. Doğru çatmaları halinde gelecek kuşaklara büyük bir hizmet bırakırlar. Devletin işletim mekanizmasındaki birçok hatalı tutumu ve davranışı ortadan kaldırmak onların sorumluluk alanları içinde yer alacak. Şimdiye kadar politikalardaki sorumluluk siyaset ve bürokrasi arasında bir top gibi gidip geldi. Umudum yeni sistemde “sorumluluğu ve hesap verebilirliği” tesis edebilecek bir mekanizmanın kurulmasıdır.

**

Seçim sürecinde gördüm ki; bürokrat ne yaparsa yapsın halk her şeyin faturasını siyaset sahnesindekilere kesiyor. Ancak meseleyi farklı taraflardan dinlemeye kalktığınızda karşınıza başka bir tablo da çıkıyor. Kimsenin sahiplenmeye yanaşmadığı bu “sorumluluk” topu zaman zaman taraflar arasında gidip geliyor. Geçenlerde bir bürokrat bir sohbette, alınan bir kararın yanlışlığından söz etti. Karar sürecinde kendisi de var. Onun da fikri alınmaya çalışılmış ama o fikrini vermemiş. Bu noktayı da anlatımında öne çıkartıyor. Doğrusu iki durum da tepkimi çekti. “Niçin o zaman fikrinizi söylemediniz de şimdi iş işten geçtikten sonra söylüyorsunuz” diye sormadan edemedim. Konuşulması gereken yerde suskunluk. Söylenmenin bir işe yaramadığı yerde ahkam kesmelere doyamamalar… Özetle gevezelik! Yeni dönemde bu yaklaşımın bitirilmesi umudunu taşıyorum.

**

Bakanlıklarda önceki dönemlerde görev alan bürokratlar başka bir iktidarın bürokratları değiller. Uzun süredir görev yapıyorlar; meselelere vakıflar ve birçok işin uygulayıcısı olmuşlar. Başarıları -kriterleri sübjektif değil objektif belirlenerek- mutlaka değerlendirmeye alınmalıdır. Devlette süreklilik çerçevesinde toplum için ürettiği fayda esas alınarak; devam ettirilmesi gereken işler devam ettirilmeli, düzeltilmesi-iyileştirilmesi-geliştirilmesi gerekenler düzeltilmeli; değiştirilmesi gerekenler değiştirilmesi için çalışılmalıdır. Devamlılık demişken kastım öyle 10-20-30 yılın devamlılığı zannedilmesin, yeni sistemin ilk bakanlar kurulunun Ankara’daki Birinci Meclis binasında yapılması devamlılığın köküne dair de ipucu veriyor olsa gerek. Bürokraside şahıslardan öte kurumsal kök önemlidir ve bizim için bu kök en azından Selçukluya kadar bilfiil dayanır.

**

Elbette her bakan kendi ekibiyle çalışmak isteyecektir. Burada ekipler arasında bir tercih yapılacaksa da iş üretenlerle laf üretenler arasında bir ayıklanma yapılması gerekir. Genellemeci bakıştan kaçınmak, topyekun kötü ve iyi tanımlamalarından uzak durmak, pazarlama taktiklerine prim vermeden nitelikli ekipler ortaya çıkarmak bu yeni dönemde bakanların yapacakları en önemli icraatlar olacaktır. Tam da burada yeni yönetimde her şeyiyle fuzzy mantık hakim olmalı diyorum.

**

On altı yıldır siyasetin içindeyim. Pek çok bakan değişikliğine şahit oldum. İyi yönetimde “işe uygun seçilmiş iyi ekip” kilit rol oynuyor. Bakan değiştiği anda bir kaynaşma başlıyor. Bir kısım bürokrat yeni bakana iş yaptırmamak için elinden geleni yapıyor ki; kendisine ihtiyaç duyulmasını sağlasın. Bir başka dikkatimi çeken nokta da; mutlaka her bakanlığın içinde çeşitli dönem ve gruplardan kalan uyuyan hücreler bulunuyor. Bunlar yeni bakanla birlikte bir uyanışa geçip yeni pozisyonlar almaya bakıyorlar. Bir de işleri yapan ama görünemeyenler var. Ezcümle; bakanlıklarda çok iyi yetişmiş, yetişmiş gibi görünen, görünmeyen bürokratlarımız var. Bunların ayırdına varmak, model yeni diyerek onların bilgi ve tecrübelerini yabana atmamak gerekiyor…

**

Yıllar önce (2007) “Hayme Ana” isminde bir belgesel çekiyorum. Tarihi kaynak çok kısıtlı birçoğu da söylence. Hayme Ana ilk olarak Abdülhamit döneminde türbesinin kayıtlarının ve yerinin bulunmasıyla tarihi bir kayda kavuşmuş… İlber Ortaylı’ya gittim. Ortaylı konuyu biraz müphem karşılasa da, dönemi anlatırken önemli bir konunun da altını çizdi! “Ne sanıyorsun ki” dedi… “7 bin kilometre kat etmiş Karakeçili aşireti tek başına Osmanlı gibi bir devleti nasıl kuracaktı. Tabii ki Osmanlı’yı Selçuklu bürokrasisi kurmuştur. Bu döngü de hep böyle olur…“ Bu yazıyı yazarken bu hatırayı da nakletmek istedim.

#Ekonomi
#Yeni Sistem