Bolton’dan yeni bir hamle daha!

04:0024/04/2018, Salı
G: 24/04/2018, Salı
Abdullah Muradoğlu

John Bolton’un ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olmasının hemen ardından “Ulusal Güvenlik Konseyi”nin en üst düzey üç ismi istifa etmişti. ABD’de “Personel politikadır” diye meşhur bir söz var. Bu yüzden boşalan koltuklara kimlerin getirileceği önemli. Bolton ilk olarak, Ticaret Bakanlığı’nda üst düzey bir pozisyonda olan Mira Radielovic Ricardel’i yardımcılığına getirdi. Ulusal Güvenlik Konseyi’nde “ikinci adam” pozisyonunu ifade eden bu atama, Bolton ile birçok konuda farklı düşünen

John Bolton’un ABD Başkanı Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olmasının hemen ardından “Ulusal Güvenlik Konseyi”nin en üst düzey üç ismi istifa etmişti. ABD’de “Personel politikadır” diye meşhur bir söz var. Bu yüzden boşalan koltuklara kimlerin getirileceği önemli. Bolton ilk olarak, Ticaret Bakanlığı’nda üst düzey bir pozisyonda olan Mira Radielovic Ricardel’i yardımcılığına getirdi. Ulusal Güvenlik Konseyi’nde “ikinci adam” pozisyonunu ifade eden bu atama, Bolton ile birçok konuda farklı düşünen Savunma Bakanı James Mattis’i rahatsız etmiş olabilir ama önce Ricardel kim, ona bir bakalım.



Ricardel 1950’lerde ABD’ye göç etmiş Bosna’lı Hırvat bir aileden geliyor. Ricardel, ABD Başkanı George W. Bush dönemindeki çılgın Neocon’lardan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in yardımcısı ve danışmanıydı. Ricardel 1995’te ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınmasını içeren yasanın çıkarılmasına öncülük yapan Cumhuriyetçi Senatör Bob Dole için yasama asistanlığı yaptı. Senato Çoğunluk Lideri olan Dole 1996’da ABD Başkan adayı olduğunda da Ricardel danışmanlığını üstlendi. Okurlarımız, Dole’un “Kudüs Büyükelçilik Yasası”na öncülük etmesinin “Yahudi Lobisi”nin desteğini almaya yönelik olduğunu fark etmişlerdir. Ancak Dole, Bill Clinton karşısında kaybetti. Ricardel’in Bosna-Hersek’te savaşa son veren “Dayton Barış Anlaşması” müzakerelerinde çok etkili bir rol oynadığı da söylenir.

Cumhuriyetçi Parti çevrelerinde muteber bir isim olan emekli senatör Dole, “CIA” başkanı Mike Pompeo’nun Dış İşleri Bakanlığı’nı hararetle destekleyen isimler arasında. Bolton, Ricardel’i yardımcılığına getirdiğinde ilk destek mesajı da Dole’dan geldi. Ricardel, ABD’nin askerî müteahhit şirketlerinden “Boeing”te 9 yıl çalıştı ve bu süre zarfında “Stratejik Füze ve Savunma Sistemleri Geliştirme Departmanı”ndan sorumlu Başkan Yardımcılığı yaptı.

“CFR(Dış İlişkiler Konseyi)” üyesi olan Ricardel, 2016’daki Başkanlık seçimlerinde Trump için çalıştı. Trump’ın geçiş ekibinde Pentagon’daki atamalarla ilgili danışmanlık yapan Ricardel’in Savunma Bakanı General Mattis ile çatıştığı medyaya yansımıştı. Mattis’in “ya o, ya ben” diyerek rest çekmesi üzerine Trump’ın Ricardel’i Ticaret Bakanlığı’nda üst düzey bir pozisyona kaydırdığı söyleniyor. Ricardel’in Savunma Bakanlığı’nda Politikadan sorumlu Müsteşar olmak istediği, Mattis’in ise bu pozisyona, 2011-2013 yılları arasında ABD’nin Kahire Büyükelçiliği’ni yapan Anne Woods Patterson’ı düşündüğü de çok yazılıp çizildi.

Mattis’in Patterson için önerdiği pozisyon Senato onayını gerektiriyordu. Mattis’in girişimi “Senato Silahlı Hizmetler Komitesi”nin Cumhuriyetçi üyelerinden Ted Cruz ve Tom Cotton tarafından akamete uğratıldı. Patterson, Kahire Büyükelçisi’yken Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hükümetiyle yakın işbirliği içinde çalışmakla suçlandı. Trump’ın yakın çevresindeki Hıristiyan-Siyonist Sağcılar ile Netanyahu yanlısı İsrail Lobisi ise “Müslüman Kardeşler”in ‘terörist örgütler listesi”ne dahil edilmesi için yoğun bir çaba içindeydiler.

ABD Senatosu’ndaki sıkı İsrail yanlısı siyasetçiler arasında yer alan Cotton ve Cruz’un şiddetli muhalefeti üzerine Mattis, Patterson ismini geri çekti. Bolton’un Ricardel’i Mattis ile yoğun temas halinde olmasını gerektiren bir pozisyona taşımasının böyle bir arka plânı var.

Ricardel’i getirerek Bolton, Trump’ın iç kabinesinde Mattis karşıtı cepheyi genişletiyor. “CIA” başkanı olarak atanmadan önce, Kongre’de görev yaptığı 6 yıl boyunca İsrail’in güçlü bir destekçisi olan Mike Pompeo’nun Dış İşleri Bakanlığı koltuğuna oturması halinde bu cephenin güçleneceğini söylemek mümkün. Bu detaylara niçin yer verdiğimize gelince, başta da demiştik, “Personel politikadır”. Üstüne üstlük, Personel, uluslararası ilişkilere etkisi güçlü olan pozisyonlarla ilgiliyse, atanan kişilerin vasıfları elbette çok daha önem kazanıyor.

#​John Bolton
#ABD