15 Temmuz’dan sonra devletin tüm kurumlarından büyük ölçüde tasfiye edilen terör örgütü FETÖ, değişik isim ve sıfatlarla yeniden etkinliğini artırma çabasında. Terör örgütünün kullanmaya çalıştığı yapılardan biri de masonluk. AK Parti’nin iktidara gelmesiyle mevzi kaybeden masonlar, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeniden hareketlendi. Mason derneklerinin 15 Temmuz sonrası en az 3 bin yeni üye kaydı alması, FETÖ’cülerin bu kez ‘masonlara sığındığı’ endişesini gündeme getirdi. Uzmanlara göre mason yapılanma finans sektörü ve yargıda hâlâ etkin. FETÖ operasyonlarında ‘ibadet’ tabakası denilen sıradan üyeler mahkum olurken, ‘ihanet’ tabakasında yer alan tehlikeli isimlerin serbest kalması göze çarpıyor.
Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’na bağlı Erdem Locası’nın eski Üstad-ı Muhteremi Özhan Kızıltan, masonlarla ilgili bilinmeyenleri Gerçek Hayat Dergisi’ne anlattı. Masonların yıllardır 15 bin üye sayısında takılıp kaldığını belirten Kızıltan, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra locaların üyelerini yüzde 20 artırdığını, 3 bin yeni üye kaydı yaptığını söyledi. Kızıltan, “Aslında az gibi görünse de 3 bin üyelik bir artış yüzlerini fazlasıyla güldürüyor. Son yıllarda istifalar çoğaldı, bunu da göz önünde bulundurursak 5 yılda 3 bin üye artışını başarı olarak görmek mümkün. Masonlar giderek çoğalıyor, güney illerine, Anadolu’ya yayılıyor, mason locaları dernek çatısı altında ama Dernekler Kanunu’na aykırı şekilde çalışıyor. Bu konuda yetkili organlara çeşitli şikâyetler yaptım. Ancak bir sonuç alamadım” dedi.
Özhan Kızıltan’ın verdiği bilgiler, ABD-FETÖ işbirliğiyle gerçekleşen 15 Temmuz darbe girişiminde masonların güçlü bir rolü olduğunu ortaya koyuyor. 15 Temmuz darbe girişiminden 5 ay önce masonlara ait bir belgede, “Yakında büyük bir değişiklik olacak” şeklinde ifadelerin kullanıldığını belirten Kızıltan, şunları kaydetti: “Raporda, masonların yeni değişiklikler konusunda bir pozisyon alması gerektiğinden bahsediliyor. Bu pozisyonu CHP’nin yanında aldılar. Dünya tarihine bakıldığında masonların kolay kolay iktidarla ters düşmediğini görüyoruz. ABD’ye ya da başka bir ülkeye gidin bakın, çoğunlukla iktidara yakın olduklarını görürsünüz. Ama Türkiye’de Osmanlı’dan beri masonlar ihtilalci bir yapıya sahip.”
15 Temmuz’daki darbe girişimine katılan üniformalı FETÖ’cülerin 1 numarası eski Havacı Orgeneral Akın Öztürk’ün de mason olduğu bilgisini veren Kızıltan, “Akın Öztürk’ün İsrail’de bir locaya intisap ettiği söyleniyor. İspatlanırsa hiç şaşırmam” dedi. Mason localarındaki ‘askerlere’ ilişkin çarpıcı bilgiler veren Kızıltan, şu açıklamayı yapıyor: “Eskiden daha fazla üye olduklarını duyuyordum. Benim locamda ya da benim dönemimde bir istisna hariç pek görmedim. Ancak muvazzaf bir subayın Ankara Erdem Locası üyesi olarak kabul edildiğini biliyorum. Çok enteresan ve üzerinde durulması gereken bir şahsiyet. Mason olduktan sonra emekli oldu. Bu kişi GATA kökenli ve derneğe teklif ettiği kişi de GATA kökenli biri. Elbette tüm GATA’lılar aynı tornadan çıkmadı ama FETÖ nedeniyle kapatılan askerî bir kurumdan yetişenlerin ısrarlı şekilde localara girmek istemesi üzerine düşünmek lazım. Ankara’da çoğunluğunun subay kökenli olduğu Sümer adında bir loca var. Bu yapıların üzerinde durmak lazım.”
Özhan Kızıltan, masonlar ve İsrail arasındaki ilişki konusunda da net mesajlar verdi. Kızıltan “1948’den beri... İsrail devletinin kuruluşundan sonra Türkiye’deki masonların İsrail devletinin güvenliği için çalıştıklarını düşünüyorum. İsrail’le anlaşabilecek, İsrail’le uyumlu çalışabilecek bürokratlar yetiştirdiler bugüne kadar” diye konuştu.
Masonların siyasi partiler içinde aktif rol aldığına dikkat çeken Özhan Kızıltan, “Her partiye girerler veya her partide mason vardır. Masonluğun kendisi siyasi bir kuruluştur. Masonluk kesinlikle kendilerinin söylediği gibi sadece kişisel gelişim yolu değildir. Büyük oranda siyasidir ve çok palavrası vardır. Güzel sözlerle nasıl FETÖ insanları kendine çekti ve İslam’ı kullandı; bunlar da ahlâkı kullanarak insanları kendilerine çekiyor. Bir de Atatürk’ü kullanıyorlar. Atatürkçüleri kendilerine çekiyorlar. O nedenle CHP’nin arka bahçesi haline geldiler, bu algı onlara yeni üyeler sağlıyor. Sanki Kemalizm’in adresi mason localarıymış gibi propaganda yapıyorlar. Oysa Atatürk masonluğu kapatmıştı” diyor.
Birleşmiş Milletler Ceza Mahkemeleri Üyesi Aydın Sefa Akay’ın ByLock kullanımı ve FETÖ üyeliğinden tutuklandığını hatırlatan eski mason üstadı Özhan Kızıltan, “Bu kişi 7.5 yıl ceza aldı, o bir mason ama masonlar o kişiyi halen masonluktan atmadılar. Aydın Sefa Akay adlı bu kişinin, Lahey Mahkemesi hâkimi olduğunu düşündüğünüzde Erdoğan’ın Lahey’de yargılanması için lobi yapmış olacağını düşünebilirsiniz. Bu bir bilgiye dayanmıyor, sadece bir varsayım. Bana kalırsa bu adam durdurulmasaydı, Tayyip Erdoğan’ın Lahey’de yargılanma lobisini de bu adama yaptıracaklardı. Şimdi bir masonun ne kadar tehlikeli olabileceğini anladınız mı?” diye sordu. Kızıltan, şöyle devam etti: “Aydın Sefa Akay, ifadesinde ‘ByLock yüklememi bana Djibrill Bassole tavsiye etti’ diyor. Bu kişi kim? Burkina Faso Dışişleri Bakanı. Ayrıca Burkina Faso’nun en üst düzey masonlarından birisi, üstat seviyesinde bir adam. Türkiye Büyük Locası büyük üstadı Remzi Sanver’in en yakın arkadaşı. Bu kişi masonların onur konuğu olarak karşılandı, Türkiye’de mason localarını gezdi. Ankara’daki Varoluş Locası’nın kuruluş törenine katıldı. Bizzat ben şahidim.”
Türkiye’de 300’e yakın mason locası bulunduğuna işaret eden Kızıltan, “Mason locasında büyük üstat olabilmek için ya bunlardan doğarsınız ya da bunların değirmenine su taşıyanlar arasındaki en iyi hizmeti yapan olmalısınız. 18 bin üyenin birçoğu onlar için seçkin değildir, yani mason olsalar dahi, hatta 33 bile olsalar aralarına alınmazlar. Türkiye’de 300’e yakın loca var. Üstad-ı muhterem olanlar arasında benim gibi Anadolu çocukları da var” dedi.
Türkiye’de İngiliz ve Fransız ekolüyle faaliyet gösteren mason localarının yer aldığını aktaran Kızıltan, “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, İngiltere’den icazetlidir. Diğer ekole dâhil olan Özgür Masonlar Büyük Locası ise Fransız Grand Orient adı verilen kuruluştan icazet almıştır. Fransız ekolünü takip edenlerin sayısı fazla değildir. Türkiye’de küçük bir grup olarak varlığını sürdürüyor. Fransız ekolü bir kişinin ateist olup olmadığını sorgulamadan üye kabulü yapar” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz öncesinde kamuda finans sektörüyle ilgili birimleri ele geçiren FETÖ’nün şimdi de özel sektöre yöneldiği ifade ediliyor. FETÖ’nün masonluğu da kullanarak özel sektörde, bilhassa da finans sektöründe söz sahibi olmaya çalıştığı belirtiliyor. Kızıltan’ın açıklamaları bunu kısmen destekliyor. Kızıltan, “AK Parti’nin iktidara gelmesiyle masonlar kamudan çok, özel sektöre yöneldi. Masonlar şu an büyük oranda özel sektörde örgütleniyor. Devlet kademelerinde terfi almak için mason olmanın bir anlamı kalmadı, genç üyelerin hemen hemen tamamına yakını özel sektörden” şeklinde bilgi verdi.
Eski mason üstadı Kızıltan, Türkiye’nin en önemli mason örgütlerinden birisi olarak görülen ‘Büyük Kulüp’ün, 28 Şubat sürecinin önemli aktörlerin birisi olan İsmail Hakkı Karadayı için verdiği taziye ilanıyla ilgili şu çarpıcı tespitlerde bulundu: “Ben bu kadar derneğe girdim çıktım, her derneğin bir sicil kaydı vardır. Ama mason locaları haricinde bu sicil numaraları insanın ismiyle birlikte anılmaz. Bu sadece masonlarda vardır. ‘Matrikül Numarası’ adı verilir. Bir kişinin bağlı bulunduğu dernekte sicil numarasıyla birlikte anılması masonik bir uygulamadır. İsmail Hakkı Karadayı öldüğünde vefat ilanını üye numarasıyla birlikte verdiler. Normal bir dernekte görülmemiş bir uygulama. O halde adı geçen kulübü sıradan bir dernek olarak görmek mümkün değil.”
Masonların giderek çoğaldığını ve Anadolu’ya yayıldığını ifade eden Kızıltan, “Mason locaları dernek çatısı altında ama Dernekler Kanunu’na aykırı şekilde çalışıyor” diyor. Resmi olarak derneklerin üye kayıtlarını Dernekler Müdürlüğü’ne bildirmesi gerekiyor. Kızıltan, masonların bu zorunluluğu ihlal ettiğini, tüm üyelerin derneğe kayıt edilmediğini söylüyor. Kızıltan’ın açıklamaları, 15 Temmuz’dan sonra hızla büyüyen ve FETÖ ile ilişkileri ortalara saçılan mason localarının milli güvenlik sorunu olduğunu ortaya koyuyor. 15 Temmuz’dan sonra localara kayıt olanlar ile resmi kayıtlarda gözükmeyen üyelerin kimliklerinin tespiti için başta istihbarat birimleri olmak üzere güvenlik makamlarına büyük görev düşüyor.