|

Çekil yoksa vururuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’deki gözlem noktalarına saldıran Esed yönetimine ültimatom verdi: 12 gözlem noktamızın ikisi rejim hattının gerisinde kalmıştır. Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır.

Fazlı Şahan
04:00 - 6/02/2020 Perşembe
Güncelleme: 02:28 - 6/02/2020 Perşembe
Yeni Şafak
Recep Tayyip Erdoğan
Recep Tayyip Erdoğan

Partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşan AK Parti Genel Başbakanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İdlib’de yaşanan gelişmelere ilişkin sert mesajlar verdi:

Türkiye’nin Suriye’deki varlığı keyfekeder bir tercih veya basit çıkar hesapları sonucu ortaya çıkmadı. 2015 yılından itibaren Suriye’deki kriz tamamen kontrolden çıktı. Durum; rejimin ve terör örgütlerinin sınırlarımızı taciz etmeye başladığı, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit ettiği bir noktaya ulaştı.

UÇAK KRİZİ MESELEYİ KARMAŞIK HALE GETİRDİ

Rusya ile yaşadığımız ve bir provokasyon olarak kabul ettiğimiz, FETÖ’nün bizzat içinde olduğu uçak krizi, bizim açımızdan Suriye meselesini daha da karmaşık hale getirdi. Bu tablo karşısında elimiz kolumuz bağlı kalacak değildi. Bazıları, ‘Sizin Suriye topraklarında ne işiniz var?’ diyor. Sadece Rusya’yı davet etti ama bizim elimizde kapı gibi bir Adana Mutabakatı Anlaşması var ve biz bu anlaşmanın gereği olarak oradayız.

GERGİNLİĞİ AZALTMAK İÇİN

Rejimin saldırılarının yoğunlaşması üzerine Rusya ile İdlib’de bir gerginliği azaltma bölgesi oluşturulması konusunda anlaşmaya vardık. Bu çerçevede İdlib’de 12 gözlem noktası kurduk. Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; tüm bu süreçleri Amerika ve Rusya ile birlikte en üst düzeyde tesis ettiğimiz temaslarla, vardığımız mutabakatlarla, iş birliğiyle yürüttük.

YENİ DÖNEMİN MİLADI
  • Hassasiyetlerimizi ve kararlılığımızı her seviyede, her fırsatta, her platformda belirtmemize rağmen Suriye’de anlaşmalara uyulmuyor. Önceki gün askerlerimize yapılan saldırı, Türkiye açısından Suriye’de yeni bir dönemin miladıdır. Çünkü bu askerlerimize karşı taammüden yapılmış bir saldırıdır. Türk askerinin kanının aktığı bir yerde hiçbir şeyin aynı şekilde devam etmesine izin veremeyiz. Nitekim anında yaptığımız operasyonlarla 76 kişiyi orada etkisiz hale getirdik, fazlası var, azı yok.
STRATEJİMİZİ DEĞİŞTİRDİK

Suriye’deki gelişmeler, Türkiye’yi hem İdlib’de hem tüm sınır hattındaki güvenlik stratejilerinde değişiklik yapmaya mecbur bıraktı. Bundan sonra vardığımız mutabakatların ihlali anlamına gelen hiçbir adıma göz yummayacağız. İdlib’de rejimin bir an önce Soçi Mutabakatı sınırlarına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çekilmesini Sayın Putin ile yaptığım görüşmede ifade ettim.

ŞUBAT AYI SONUNA KADAR

Şu anda 12 gözlem noktamızın ikisi rejim hattının gerisinde kalmıştır. Şubat ayı içerisinde rejimin gözlem noktalarının gerisine çekilme işleminin bitirilmesini umut ediyoruz. Rejim bu sürede geri çekilmezse Türkiye bu işi bizzat yapmak mecburiyetinde kalacaktır.

Başaramazsınız


  • ABD yönetiminin geçen hafta İsrail-Filistin ihtilafına dair bir plan açıkladığına işaret eden Erdoğan, bunun barış değil, işgal ve ilhak planı olduğunu bildirdi. Erdoğan, açıklanan planın yegane hedefinin, 70 yıldır aralıksız süren İsrail’in işgal, yıkım ve gasp politikalarına meşruiyet kazandırmak olduğunu vurguladı. Filistin’in 1947 yılından bugüne değişen haritalarını gösteren Erdoğan, “Şu anda yapılmak istenen ne? Filistin topraklarının bu halini İsrail toprakları haline getirmek istiyor. Vicdani olmayan, insani olmayan bir adım atılıyor. Fakat kendileri de zaten birbirlerine düştüler. Bakıyorsunuz, Nancy Pelosi el sıkmıyor. O, onun elini sıkmıyor. Verilen konuşma metnini Pelosi, bütün milletin huzurunda yırtıyor, atıyor. Böyle... Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Geliyoruz şimdi düşünülene, işte bunun adı sözde barış planı yani işgal planı” diye konuştu.
  • TARİH AFFETMEZ
  • Çıkarları veya korkuları yüzünden Kudüs’ü gasbetme girişimlerine sessiz kalanları tarihin asla affetmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, “Gün sessizliğe bürünme değil, Filistin davasına ve Kudüs-i Şerife sahip çıkma günüdür. Şu gerçeğin herkes tarafından bilinmesini istiyorum; Kudüs davası, tüm Müslümanların davasıdır, onurudur, namusudur” dedi. “Kudüs’ün ve Filistin’in göz göre göre İsrail’e peşkeş çekilmesini kim içine sindirebilir?” diye soran Cumhurbaşkanı, “Şu anda maalesef ABD, gerek şahsıma gerek istihbarat başkanıma yönelik tehditler savuruyor. Daha da ileri, Türkiye’deki bazı finans kuruluşlarını da tehdit altına alıyorlar. Ne yaparsanız yapın, bunu kesinlikle başaramayacaksınız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da zulme rıza göstermeyecek, 1967 temelinde başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin devletini savunmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

Boru göstermeye benzemez


Erdoğan, Türkiye’nin AK Parti döneminde yaşadığı demokratikleşme hamlelerinden birinin de suça karışan asker kişilerin, sivil mahkemelerde yargılanabilmelerinin önünün açılması olduğuna dikkati çekti. TBMM’nin, bu önemli düzenlemeyi grubu bulunan 4 partinin ittifakıyla gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, “Bugün de geriye dönüp baktığımızda Meclisimizin gayet doğru bir iş yaptığını düşünüyoruz. Zaman zaman yanlış değerlendirmeleriyle kamuoyunun önüne çıkan eski bir genelkurmay başkanı, kendisini gayet iyi tanırım, bu düzenlemeyi bahane ederek Meclisimizi toptan itham eden birtakım açıklamalar yapmıştır. Şimdi ben özellikle kendi grubumuza sesleniyorum: Burada parlamentonun hukukunu korumak üzere süratle hepiniz dava açmalısınız. Bundan yaklaşık 11 yıl önce tüm partilerin desteğiyle çıkarılan bir düzenlemenin üzerinden FETÖ gölgesi düşürülmeye çalışılması en hafif tabiriyle Meclise saygısızlıktır” dedi. Meclisi ve milletvekillerini aşağılayarak yalnızca darbe ve vesayet zihniyetine hizmet edilebileceğini vurgulayan Erdoğan, “Bu, boru göstermeye benzemez. Bu defa parlamento hukuku boruyla sindirilemez” diye konuştu.

HİSAR-A’yı sınıra yerleştireceğiz


Erdoğan, Kırıkkale Yahşihan’da TSK Mühimmat Ayırma ve Ayıklama Tesisini (MAAT) Devreye Alma Töreni’nde konuştu. Erdoğan, “Türkiye’nin son 17 yılda savunma sanayiinde yürüttüğü kritik çalışmalar olmasaydı, bugün bırakınız sınırlarımız dışını, kendi topraklarımızda bile terör örgütleriyle mücadele edemez hale gelebilirdik. Suriye ve Libya’da karşılaştığımız durum, füze savunma sistemlerine daha çok önem vermemiz gerektiğini göstermiştir. Bu çerçevede tamamen milli ve yerli HİSAR-A Alçak İrtifa Hava Savunma Füze Sistemini, çok ama çok önemli görüyorum. Bu sistem, nihai testlerde hedefi yüzde 100 başarıyla imha etti. İnşallah bu sistemi, mümkünse hemen Suriye sınırımıza yerleştirerek önemli bir eksiğimizi gidermiş olacağız. Tasarımından üretimine her aşamada yerli olacak savaş uçağımızı, inşallah 2023’te hangardan çıkaracağız. F35’leri vermemekle tehdit edenlere en güzle cevabı, kendi milli savaş uçağımızla vermiş olacağız” dedi.

Yeni yolu tarif etti

Tel Abyad-Resulayn arasındaki kısmın da terör örgütünün güneyden sürekli saldırısı altında bulunduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:“Türkiye bu bölgelerle ilgili mutabakatlarında terör örgütünün ülkemize yönelik saldırılarının durdurulması şartını koşmuştu. Her gün yaşanan tacizler ve bölge dışından gönderilen bombalı araçlar bu beklentimizin karşılanamadığını gösteriyor. Madem terör örgütünün saldırıları, bu bölgelerin garantörü konumundaki ülkeler tarafından durdurulamıyor, öyleyse bizim bu işi bizzat kendimizin yapması kaçınılmaz hale gelecektir. Önümüzdeki günlerde bu çerçevede beklediğimiz adımların atılmaması halinde Barış Pınarı bölgesinde başlattığımız harekatı sağ, sol ve alt taraftan sürdürmekte tereddüt etmeyeceğiz.

RUSYA İLE İŞBİRLİĞİNE ÖZEL ÖNEM VERİYORUZ

Türkiye’nin Suriye’deki güvenlik ihtiyaçları karşılanana kadar İdlib’de ve diğer harekat bölgelerinde izleyeceği yeni yol bu şekildedir. Bizim hiçbir müttefikimizle, hiçbir dostumuzla, hiçbir ülkeyle karşı karşıya gelmek gibi niyetimiz, amacımız, derdimiz kesinlikle söz konusu değildir. Rusya ile dostluğumuzun, iş birliğimizin sürmesine özel önem veriyoruz. Ticaretten turizme, savunma sanayinden enerjiye kadar geniş bir alanda çok derin ilişkilere sahip olduğumuz Rusya’dan tek beklentimiz, Suriye’deki hassasiyetlerimizi anlamasıdır.”

  • İkaz etmeden cevaplayacağız
  • Rejimin İdlib’deki ateşkes ihlallerine dikkat çeken Erdoğan, “Rejim nasıl muhalif gurupların en küçük ihlaline sivilleri de hedef alan ağır saldırılara karşılık veriyorsa, bundan sonra rejimin ihlalleri de askeri unsurlarına yönelik olarak mukabil şekilde cevaplandırılacaktır. Askerlerimize ve birlikte çalıştığımız dost unsurlara havadan veya karadan yapılan her saldırı, kaynağın aidiyetine bakılmaksızın ve herhangi bir ikaz yapılmaksızın misliyle cevaplandırılacaktır. Madem İdlib bölgesindeki askerlerimizin güvenliği sağlanamıyor, öyleyse bunu bizzat yapma hakkımızı kullanmamıza kimse itiraz edemez. Bunun için Türk Silahlı Kuvvetlerinin hava ve kara unsurları, ihtiyaç duyduğumuz her an, tüm harekat bölgelerimizde ve İdlib’de serbestçe hareket edecekler, gerektiğinde operasyon yürüteceklerdir” dedi.
  • Sözlerin takipçisi olacağız
  • Putin ile sık sık gerçekleştirdikleri görüşmelerin ilişkilerin sağlıklı bir zeminde yürümesini sağladığını vurgulayan Erdoğan, önceki akşam da verimli ve kapsamlı bir görüşme yaptıklarını anımsatarak, bu görüşmede Türkiye’nin Suriye ve Libya’daki beklentilerini doğrudan ifade ettiğini bildirerek, “Ekiplerimiz, tüm bu konuları enine boyuna görüştükten sonra kendisiyle tekrar bir araya geleceğiz. Ülkemize verilen sözlerin takipçisi olmayı sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi.


#Recep Tayyip Erdoğan
#TBMM
#ABD
#Hisar-A
#Kudüs
4 yıl önce