Kadim arkadaşım
, Zaman Gazetesinin kuruluş zamanlarından, yani
'tan beri zaman zaman teşrik-i mesai ettiğim
ve siyaset sahasının en renkli simalarından, lisanı çok velud, -bizimkiler de pek sevdi onu-
'la beraber, bazen programları Anadolu şehirlerinde ve kasabalarında yapıyoruz.
Çok yere gittik. Malatya, Ordu, Erbaa, Beypazarı, Gebze, Susurluk, Uşak, en son Samsun, Canik.
Gittiğimiz her yerde harika insanlar görüyoruz.
Bu, bizim açımızdan sıla-i rahim gibi oluyor.
derseniz, şöyle izah ederim. Temiz, mü'min yüzler görüyoruz gittiğimiz yerlerde.
Onlarla hasbihal ediyoruz.
Onlarla hatıralarımızı yadediyoruz.
Anadolu, çok temiz.
Bizim, büyük şehirlerde ürettiğimiz fitne fesat, oralara bulaşmamış.
Gidince, sadece temiz hava almış olmuyorsunuz, orada gördüğünüz temiz kalpler, temiz yüzler, kafanızı, kalbinizi temizliyor.
Çoğu zaman Belediyelerin davetlisi olarak gidiyoruz.
Belediye başkanlarıyla da tanışıyor, sohbet ediyoruz.
Bize mi öylesi rastlıyor bilmiyorum, taa Milli Selamet zamanlarından kalma, eskimemiş, kirlenmemiş bir hizmet heyecanı var hepsinde.
Ordu'ya gideli çok oldu ama anmak isterim...
, Ordu'yu Karadeniz Sahilinde bir numara yapmaya azmetmiş görünüyor ve bu yolda hızla ilerliyor.
Erbaa'da
, Beypazarı'nda
... Susurluk'ta
, Uşak'ta
, Canik'te
...
Osman Genç, Samsun'un Serbest Fırka'lı Belediye Başkanı Boşnakzade Resai Bey'i anlattı. Mustafa Kemal'in
mealindeki ifadesine,
diye mukabele etmiş.
Bu hikaye, 86 sene sonra, bugün dahi değerli. Bir ara genişçe yazarım inşallah.
Uşak'a 2007'de mi gitmiştim? Tanıyamadım. Şehir, şehire benzemiş.
O başkanların hepsiyle sanki bin yıldır tanışıyoruz.
Ayrı şehirlerdeyiz ama, sanki aynı mektepte okumuş, aynı mahallede yetişmişiz.
Birbirimizin lisanını anlıyoruz. İstersek, konuşmadan da anlaşabiliyoruz.
Herkese tavsiye ederim, Anadolu'nun nezahatini.
Özellikle, medyada mesai harcayanlara...
İstanbul'daki, Ankara'daki medya zıpçıktılarının insanların ruhlarında yapmaya çalıştıkları
ların, çıkarmaya çalıştıkları fitnelerin uzağında kafa dinlersiniz.
İstanbul'un, Ankara'nın, gemi sintinesi ve cüruf çağrışımı yapan medya ortamından sonra, elinizi, yüzünüzü temiz bir suyla yıkamış gibi olursunuz.
Kızlı erkekli pırıl pırıl öğrenciler... Dükkanından içeriye helalden başka bir şey sokmayan esnaf... Manifaturacısı, kunduracısı, lokantacısı...
Evine, çoluğuna çocuğuna helal ekmek götürmek için emek veren, işleri ibadet gibi mübarek işçiler.
Taşrada, ne torpil, ne iltimas. Sadece işini yapan memurlar.
Tıpkı 40 sene önceki gibi, öğrencisinin kalbine, zihnine iyi bir şey yerleştirmek için didinen öğretmenler.
Ve hepsinin
sı,
si var.
Bu, Allah'ın bir nimetidir.
Biz, Ankara'dakiler ve İstanbul'dakiler. Yani biz, meşgalesi medya ve siyaset olanlar.
O temiz insanlar, belki bizim bu imtihanı geçtiğimizi düşünüyor.
Ben korkuyorum, galiba, biz, bu imtihanın şuurunda değiliz.
İstanbul ve Ankara'da, fitne ve fesat, süflilik o kadar alelade, o kadar normal hale geldi ki...
İçimizde, iyilikte yarışmak yerine, fitnede yarışmayı fazilet sayanlar o kadar çok türedi ki...
Gitgide, sevmediğimiz bir şeye dönüşüyoruz.
Samsun'da başka bir güzellik vardı. Benim Samsun'da kızkardeşlerim, Ayşenur ve Betül ikamet ediyor. Babam da bugünlerde onlara misafir.
Bilvesile, onlarla üç beş kelam etme imkanı buldum. Yeğenlerimi gördüm.
Hava güzeldi, babamla, elele, kolkola, bir saat kadar yürüdük.
Hep beraber, oturduk yemek yedik.
diyebilirim buna, lisanımızdaki deyimi birazcık bozarak.
Ben sevindim. Allah da, sebep olanları sevindirsin.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.