Bir güç, şeytânî bir güç, hesap mı görüyor, küresel sistemde bir hesaplaşma mı yaşanıyor, bilmiyoruz. Muhtemelen.
Hangi aktör, ne yapmak istiyor ya da hangi süper güç ne tür bir hesap peşinde koşturuyor, gibi komplovârî soruların izini sürmek yerine; dünyanın nereden gelip nereye gittiği, neler yaşandığı, daha açıkçası, dünyanın neden ve nasıl cehenneme çevrildiği gibi soruların, yani aktörlerden ziyade faktörlerin izini sürersek, başımıza ne geldiğini, neden ve nereden geldiğini daha iyi anlayabiliriz.
Yeni bir dünya kurulacağı artık anlaşılmış olmalı: Daha önce de söylemiştim: Büyük kırılma anları, yeniden kurulma anlarıdır aynı zamanda. Soğuk Savaş sonrasında kurulmaya çalışılan, adına “yeni dünya düzeni” denen küreselleşmenin dünyayı tam anlamıyla yeni kaosların, yeni savaşların, yeni işgallerin, yeni bir düzensizliğin eşiğine fırlatması, dünyanın böyle gitmeyeceğini gösterdi bu dünyanın lordlarına, en başta.
Bir asırdır, hatta bir buçuk iki asırdır yaşananlar, bugün yaşadıklarımızın habercisiydi aslında.
Batı uygarlığı, özellikle Sanayi Devrimi’yle birlikte emperyalist hegemonyasının, saldırısının zirvesine ulaştı ama bu, Batı uygarlığının felsefî, ahlâkî, siyasî olarak çöküşünü hazırlayan dinamitti.
İnsanın “ekonomik insan” olarak tanımlanarak ekonominin kölesi hâline getirilmesi, insanın ruhsuzlaşmasının ve dünyanın cehenneme çevrilmesinin temellerini attı, tohumlarını ekti.
Bütün bunlar, modern pagan Batı uygarlığının felsefî olarak çöküşünün, tekno-pagan dijital uygarlığın gelişinin işaretleriydi.
Benim insanın tanrılaştırılması, hakikat fikrini yitirmesi ve azmanlaşması olarak tarif ettiğim süreci, bizzat Batılı düşünürler de kendilerine özgü kavramlaştırmalarla ifade ettiler.
Bu düşünürlerin başında Nietzsche geliyor. Nietzsche, Hıristiyanlığı çarmıha germiş, moderniteyi giyotine göndermişti. Yaklaşık 140 yıl önce Nietzsche aynen şöyle demişti:
“Avrupa uygarlığı, ölüler evini andırıyor. Virüs, bütün vücuda yayılmak üzere... Çöl büyüyor... Çöl büyüyor... Böyle giderse, iki asır içinde, insanlığı büyük bir felâket bekliyor, büyük bir yokoluş ve nihilizm felaketi.”
Nietzsche’nin gözlemlerinin üzerinden yarım asır geçmeden Avrupalı azman, emperyalist güçler paylaşım ve güç savaşları içine girdiler: Yaşanan iki dünya savaşından sonra Avrupa, gücü’nün zirvesine ulaştığı bir sırada yerle bir oldu, cehenneme döndü ve tarihten çekildi.
Felsefî olarak Nietzsche’nin öngörüsü -paradoksal olarak kendisinin temellerini attığı- postmodernizmle birlikte geldi: Nihilizm felâketi, bu kez insanı aşağıladı. Tanrı fikrinin yitirilmesi, tabiatın delik deşik edilmesi, sonunda insanın da tahtından edilmesiyle sonuçlandı.
Fakat insanın azman, azmanlaşmasını sağlayan tohumları ekilmişti bir kere: İnsan, bu kez bilimi, teknolojiyi kutsayarak, “homo deus” (Tanrı İnsan) gibi daha tehlikeli sonuçlar doğuracak arayışlara girişti. Bilim, teknoloji, dinin yerine yerleştirildi, dinselleştirildi. Tekno-paganizm çağın dini hâline getirildi.
Din-dışı kutsallıklar, popüler kültür ikonları, futbol, film starları kutsandı. Hız, haz ve ayartı, tekno-pagan tapınma biçimlerine dönüştü.
İşte bu süreçte, koronavirüs, geldi. Asıl virüs, insanın tanrılaştırılması, tekno-paganizm biçimleriydi.
Koronavirüs, geliyorum diyordu, zaten ama insan görmüyordu, görmek istemiyordu!
Dünyayı bir virüs yönetiyor; bir virüsle hallaç pamuğu gibi altüst ettiler, cehenneme çevirdiler dünyayı!
İnsan, ne kadar âciz! Yaşadığımız dünyayı kuran ruhsuz, modern insan!
Ve ne kadar şımarık, ne kadar hadsiz!
Kendini tanrılaştırmaya kalkıştı ve dünyayı nasıl yaşanılamaz bir yere, zulmün, işgallerin, orman kanunlarının hükümran olduğu, sonra da ayartıcı bir şekilde allayıp pullanarak insanların arzulanının, hazlarının kölesi yapıldığı, gönüllü olarak güdülebilir hâle getirildiği, gönüllü köleliğin özgürlük olarak sunulduğu bir arenaya çevirdi, modern, azman, gâfil insanın şımarıklığı, hadsizliği ve kibri!
Ders almasını bilirsek, yeni bir dünyanın hangi temeller üzerinden inşa edilebileceğini de görebiliriz. Ev’den başlayacağız, aileden, insandan. O yüzden ev’i keşfedelim, dünyamızın merkezi haline getirelim yeniden. Nasıl mı?
Bunu yarınki yazıda yazacağım artık.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.