Üçüncü Dünya Savaşı, “İslâm’a Karşı İslâm Savaşı” olarak planlanıyor… (2)

04:004/08/2024, Pazar
G: 4/08/2024, Pazar
Yusuf Kaplan

Arnold Toynbee, Osmanlı’nın tarihten çekilmesini Ehl-i Sünnetin çökertilmesi olarak tarif eder. Bölgenin haritaları jeo-stratejik öncelikler üzerinden değil, teopolotik öncelikler üzerinden çiziliyor. O yüzden Birinci Dünya Savaşı’nı bizi / İslâm’ı durdurmak için çıkardılar. Allah İkinci Dünya Savaşı’nı başlarına belâ etti. Üçüncü Dünya Savaşı’nı da bizim gelişimizi durdurmak için çıkaracaklar… İRAN, KÜRESEL SİSTEMİN MAŞASI Asıl “Büyük Oyun” şimdi başlıyor: İsrail-İran gizli ittifakı Ortadoğu’yu

Arnold Toynbee, Osmanlı’nın tarihten çekilmesini Ehl-i Sünnetin çökertilmesi olarak tarif eder. Bölgenin haritaları jeo-stratejik öncelikler üzerinden değil, teopolotik öncelikler üzerinden çiziliyor.

O yüzden Birinci Dünya Savaşı’nı bizi / İslâm’ı durdurmak için çıkardılar. Allah İkinci Dünya Savaşı’nı başlarına belâ etti. Üçüncü Dünya Savaşı’nı da bizim gelişimizi durdurmak için çıkaracaklar…


İRAN, KÜRESEL SİSTEMİN MAŞASI

Asıl “Büyük Oyun” şimdi başlıyor:

İsrail-İran gizli ittifakı Ortadoğu’yu kana bulayacak…

Bunun ilk ürpertici işaretleri son iki gündür yaşanıyor: Önce İsrail, Beyrut’u bombaladı. Sonra da bugün #Hamas lideri İsmail Heniyye, Tahran’da düzenlenen bir suikast sonucu şehit edildi.

İran, Hamas liderini koruyamayacak kadar âciz bir devlet mi?

Aslâ!

İran varlığını İsrail’e borçlu.

İsrail de varlığını İran’a.

Bin yıl önceki büyük oyun aynen sahneleniyor: Biz, bütün Müslümanlar bir taraftan Moğol, diğer taraftan Haçlı sürüleriyle boğuşurken Şia, bizimle savaşmıştı!

İnanılır gibi değil ama bugün yaşanan gerçek de aynen bu: ABD, İngiltere, Rusya ve Avrupa İslâm dünyasını kan gölüne çevirirken, İran hem Batılılara hiçbir zarar vermeden Batılılarla savaşıyormuş gibi yapıyor ama hem de İslâm dünyasına dönüyor “vahdet” diyor ama vahşetin en alasını yapıyor: Sadece Suriye’de yarım milyon Sünnî Müslüman’ı katletti.

İran her zaman İslâm dünyasının çıbanbaşı olmuştur. Dün, Şam’a, Kahire’ye, Kuzey Afrika’ya, Türk dünyasına yerleşmişti hem fiilen hem zihnen / akîdevî olarak.

İşte tam bu sırada Selahaddin tarih sahnesine çıktı: Bir yandan Haçlılarla boğuştu, Haçlıları Kudüs’ten defetti, diğer yandan da biz Haçlı ve Moğollarla ölüm-kalım savaşı verirken bizimle savaşan Şiileri ta Tunus’a kadar kovalamak zorunda kalmıştı.

Selahaddin’in yaptığı ilk iş, Şia akidesi üzerine kurulan El-Ezher’i silbaştan Sünnîleştirmek olmuştu. Ancak akîdevî birlik sağlanınca siyasî dirlik sağlanmış, bin yıl sürecek kalıcı bir barış, huzur ve kardeşlik ortamı tesis edilmişti.

İran, emperyalistlerin maşası burada. Bir yandan kendisini mağdur konumuna düşürerek diğer yandan da uzaktan kumanda ettiği örgütler üzerinden Müslümanların hâmisi rolünü oynamaya çalışarak İslâm dünyasının lideri ve kaderini belirleyecek yegâne ülkesi konumuna yükseltilmeye çalışılıyor. Filistin meselesini İran, Pers emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı projesini hayata geçirmek için tepe tepe kullanıyor!

İsrail’le danışıklı dövüş oynuyor: “İsrail’e gel, gel, diyor. İsrail de geliyor ve Şia’yı hem mağdur konuma hem de Müslümanların hâmisi konumuna sokacak eylemler yapıp çekiliyor.


ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI, TEO-POLİTİK STRATEJİLER ÜZERİNDEN VE TÜRKİYE’Yİ DURDURMAK, BİTİRMEK İÇİN HAZIRLANIYOR…

İran, Gazze olayından sonra inanılmaz bir şekilde güçlendi ve bölgeye yerleştirildi. Hedef Türkiye’nin önünün kesilmesi. ABD-İsrail-İngiltere güdümlü PKK devletinin kurdurulması ve Türkiye’nin kuşatılması, zamanla kendi içine hapsedilmesi ve parçalanmanın eşiğine sürüklenecek bir etnik husûmet duvarının örülmesi Türkiye’ye karşı ve Türkiye’yi karıştıracak…

Üçüncü Dünya Savaşı, İslâm dünyası üzerinde sahnelenecek yine. Ana hedef Türkiye. Müslümanların ve mazlumların gerçek hâmisi, emperyalistlerin korkulu rüyası Müslüman Türkiye’nin daha gelmeden durdurulması, doğmadan boğdurulması.

Türkiye, dünyanın ruhu, mazlumların umudu, zorbaların kâbusudur. Türkiye, biterse, insanlık biter. Bizden başka insanlığı düşünen yok, insanlık çapında düşünen yok. Biz başından itibaren, Müslümanların liderliğini yapmaya başladığımız zamandan bu yana, sömürgecilik yapmadık, tecavüz yapmadık, soykırım yapmadık: İnsanlığın insanca yaşayacağı dünyayı insanlığa sunacak yegâne tarihî tecrübeye, medeniyet derinliğine ve özgüvene sahip yegâne aktör biziz: Bu ülkenin çocukları: Türkü, Kürdü, Çerkesi, Balkanlısı, Kafkaslısı ile Selçuklu’nun çocuğu Osmanlı’nın çocukları.

Osmanlı bedenen öldü ama ruhen yaşıyor. Yaşananlar, Osmanlı ruhunun yeniden bölgeyi ve dünyayı ayağa kaldıracak şekilde ayağa kalkması korkusu ve Osmanlı’nın dirilip bütün mazlumları toparlama ihtimalinin gerçek olması fobisi!

Birinci Dünya Savaşı’nı bize karşı bizi yok etmek için yaptılar: Osmanlı tarihten çekildi ama İslâm tarihten çekilmedi. Müslümanlar emperyalistlere karşı destansı bir direniş gösterdiler. Bunun en mükemmel ve son örneği Gazze direnişi.

İkinci Dünya Savaşı’nı Allah emperyalistlerin başına bela etti. Üçüncü Dünya Savaşı yine bu coğrafyada ve bize karşı ve bizim gelişimizi durdurmak için planlanıyor.


İRAN TEHLİKESİ’NE DİKKAT ÇEKMEK MEZHEP ÇATIŞMASINI SAVUNMAK DEMEK DEĞİLDİR

Bendeniz İslâm dünyasının toparlanmasının yolunun Türkiye, Mısır ve İran’ın stratejik önceliklerini birleştirmesinden geçtiğini düşünüyorum. İran Batılıların kucağına itilmemeli. Türkiye’nin İran stratejisi akıllıca. Fakat İran, çok ahlâksızca hareket ediyor: Suriye’ye, Irak’a, Lübnan’a, Filistin’e, Körfez’e, Yemen’e yerleşti, daha doğrusu yerleştirildi.

Güçlü bir tarih felsefesi fikrine ve birikimine sahip olursak, buradaki sinsiliği ve büyük oyunu kolaylıkla görebiliriz: İran İslâm Cumhuriyeti kuruldu, İran bölgeye yerleştirildi adım adım... Özellikle de Türkiye’nin kuşatılmasını sağlayacak bölgelere. Şia’nın devlet kurmasına izin verildi, Ehl-i Sünnet’in devlet kurmasına aslâ izin verilmedi.

Türkiye’nin kuşatılması, İslâm dünyasının İran’a boyun eğmesinin yolunu açacaktır sonuna kadar. Batılılar, İran’ın bölgeye yerleşmesini sağladılar, Türkiye’yi kuşatmasına zemin hazırladılar. İsrail güçlendikçe İran da güçleniyor ve bu da İran’ın önünü açıyor ve Türkiye’nin önünü alabildiğine tıkıyor ve Türkiye’yi parçalanmanın eşiğine sürüklüyor sürekli olarak.

Türkiye’nin Batılılaşma ayartısıyla iki asırdır, laiklik prangasıyla bir asırdır elini kolunu bağladılar içimizdeki İrlandalılar marifetiyle ve içeriyi sosyolojik-kültürel-zihnî çatlakların büyüdüğü, kontrolden çıkma tehlikesi taşıdığı, daha da vahimi celladına âşık tasmalı çekirgelerin başımıza ne geldiğini göremeyecekleri epistemik köleleşme ve felçleşme projesine mahkûm ettiler iki asırlık modernleşme sürecinde.

Ezcümle… İran’ın uyarılması ve durdurulması gerekiyor. Ama İran artık nükleer güç olduktan sonra çok zor durdurulacak gibi geliyor bana. Ama Türkiye’nin basîreti İslâm dünyasında mezhep çatışmasını önleyecek, İran’ı da bir yerde durduracak derinliğe sahip gibi görünüyor.

Vesselâm.

#Üçüncü Dünya Savaşı
#İslam
#Osmanlı