Her şeyi aşırı politize edici, her şeyi siyasete kilitleyerek sekülerleştirici, dünyevîleştirici, dolayısıyla bütün değerlerimizi değersizleştirici, çözücü bir süreçten çıktık nihayet.
Sonuçta, siyasetin, yani araçların hakikati yutması ve buharlaştırması önlenemez.
O yüzden siyaseti değil hakikati önceliyorum her yazımda.
Bunun iki nedeni var:
Birincisi, biraz önce de dikkat çektiğim gibi, siyaset araçtır yalnızca.
Türkiye’nin asıl sorunları siyasî, ekonomik sorunlar değil, köklü, varoluşsal, medeniyet çapında sorunlardır.
Sonuçlardan yola çıkarak, köklü bir sorunu aslâ çözemezsiniz. Bırakınız çözmeyi, sorunu doğru teşhis edemez, kalıcı çözüm önerileri geliştiremezsiniz.
Köklü sorunlara, geçici (sadece sonuçları eksene alan) çözüm önerileri geliştirmek, asıl sorunu atlamakla, dolayısıyla sorunun kaynağını, nedenini görememekle sonuçlanır.
Sözgelişi, kangrene dönüşen eğitim sorunu, kültür sorunu, şehircilik, medya ve gençlik sorunları, bu toplumun hem geçmişiyle hem de geleceğiyle ilgili köklü, varoluşsal ve medeniyet çapında sorunlardır.
Sorunlarımızın hâl yoluna konulmasında bir mesafe katedebilmemiz, hakikat ekseninde, hakikati ölçüt alarak, kendi kavramlarımızla, bakış açılarımızla içinde yaşadığımız sorunlara bakabilmemizle ve çağın sorunlarını da, kendi sorunlarımızı da bu şekilde sarahate kavuşturabilmemizle doğru orantılıdır.
Ayrıca, yaşadığımız bu köklü sorunların hem çağla hem de yaşadığımız iki asırlık modernleşme (sekülerleşme ve medeniyet iddialarımızı terketme) açmazıyla ne tür irtibatları olduğunu çok iyi görebilmeniz gerekir.
Eğer yanlış teşhis yaparsanız, uygulayacağınız “tedavi”nin bırakınız “hasta”yı iyileştirmesini bilakis “hasta”yı perişan etmesini hatta öldürmesini bile önleyemezsiniz.
Sorunu doğru teşhis edemezseniz, doğru sorular soramazsınız; yanlış sorular sorarsınız; yanlış soruların doğru cevabı olmaz.
Dahası hem çağı tanıma, hem de yaşadığımız sorunların nereden kaynaklandığını belirleme sürecinde de, kendi bakış açılarımızı, kendi kavramlarımızı verimli bir şekilde kullanabiliyor olmalıyız.
O yüzden bir arpa boyu yol alamıyoruz.
Bu şu demek: Bildiğiniz kadar değil, olduğunuz kadarsınız...
Elbette bilme’den olunmaz. Ama olmadan, kıvamını bulmadan, olgunlaşmadan, bunun için de kemâl merdivenlerini tırmanmadan hiç bir şey bihakkın bilinmez.
Özetle... Ölçümüz hakikat olacak, siyaset değil.
Siyaseti yani aracı hakikatin yani amacın önüne geçirirseniz, hem aracın amacı yutmasını önleyemezsiniz hem de hakikatten eser kalmaz ortada.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.