Benim İran yazılarım, İran düşmanlığından kaynaklanmıyor. Mezhepçilik hastalığından da kaynaklanmıyor.
İran düşmanlığı da yapmıyorum, Şiî düşmanlığı da.
Aksine İran’ın kitlesel, ürpertici bir Sünnî katliamı yaptığını, “vahdet, vahdet” diyerek büyük bir vahşet gerçekleştir-diğini görüyor ve buna dikkat çekiyorum. Buna dikkat çekmek mezhepçilik yapmak mıdır?!
Mezhepçi Şiî İran, kimsenin gözünün yaşına bakmadan yüzbinlerce masum Sünnî Müslümanı katledecek, biz de “bu yaptığınız şey vahşettir, yapamazsınız!” diye çıkışınca mezhepçilik mi yapmış olacağız?
Yok öyle yağma!
Kaldı ki, İslâm dünyasının, tarihinin en zorlu dönemlerinden birinin eşiğinden geçtiği, Müslümanların birbirlerine omuz vurmaya değil omuz vermeye şiddetle ihtiyaç duydukları bir zaman diliminde mezhepçilik yapılır mı? Olacak iş midir bu?
Konuşulması gereken şu: İran ve içimizdeki İrancılar hem sürekli olarak “vahdet, vahdet” diye slogan atıyorlar hem de İran her yerde vahşet yapıyor, Sünnî kanı akıtıyor oluk oluk… Buna sessiz kalınır mı? Olacak iş midir bu?
Suriye’de tam yarım milyona yakın Sünnî Müslüman kanı akıttı bu İran. Dile kolay! İnanılır gibi değil!
Ne için akıttınız Suriye’de yarım milyon masum insan kanını?
Sünnî Suriye’nin yarısı Suriye’den sürüldü!
Çok büyük bir tezgâh var burada. İngilizler, Yahudiler ve İranlılar bölgenin kaderini silbaştan yeniden belirleyecek, İslâm’ın kalbini hem Şiîleştirecek hem de Fars emperyalizmine teslim ederek İslâm dünyasının omurgası demek olan Sünnî İslâm’a büyük darbe vuracak, İslâm’ın tarihin akışını değiştirecek büyük bir medeniyet meydan okuması gerçekleştirmesini imkânsız hâle getirecek gelecek bin yılı belirleyecek büyük bir tezgâh!
Türkiye’nin kuşatılmasıdır bu aynı zamanda.
Emperyalistler tarafından değil, doğu komşusu İran tarafından kuşatılması.
Niçin bu şekilde kuşatılıyor Türkiye?
Şunun için: Sünnî dünyanın durdurulması Türkiye’nin kuşatılmasından geçer!
Siz kimsiniz?
Ne işiniz var Suriye’de?
Suriye’de emperyalistlerle mi savaştınız, mazlum Sünnî Müslümanların mirasının kökünü kazıyarak, Sünnî Müslümanların şehirlerini, mesela Halep’i harabeye çevirerek, hem Halep’te hem de bütün Suriye genelinde, Irak’ta Sünnî katliamı yaparak hangi emperyalistle savaştınız?
Emperyalistlerin yapmaya bile cesaret edemeyeceği katliamı siz yaptınız, hâlâ da yapmaya devam ediyorsunuz!
Aşağılıksınız siz!
Ortadoğu babanızın çiftliği olmuş: Bir taraftan İsrail, bir taraftan emperyalist Batılılar ve vekil savaşçıları uşakları, bir taraftan da siz Sünnî Müslümanların kökünü kazıyacak büyük bir savaş, büyük bir katliam yapıyorsunuz!
Allah sizin belanızı versin!
Allah sizi perperişan etsin!
Türkiye’nin güneyi, Doğu’daki Şiî komşusu (!) İran tarafından işgal ediliyor ve kuşatılıyor!
Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Körfez ülkeleri ve Yemen ile birlikte bütün Arabistan yarımadası devrimden bu yana yarım asır bile geçmeden mezhepçi Şiî İran rejimi tarafından işgal edildi, nüfus yapısı katledildi, hallaç pamuğu gibi savruldu yerle bir edildi, Sünnî nüfus bölgeden sürüldü, yerlerinden yurtlarından uzaklaştırıldı, Sünnî akîdevî, fikrî, kültürel, sosyal ve tarihî miras yağmalandı, tecavüze uğratıldı, iz bırakılmayacak kadar yok edildi!
İran, Irak’ta, Suriye’de mezhep haritalarını, etnik haritaları yeniden çizdi, çiziyor bizim gözümüzün içine baka baka üstelik de. Sadece bizim gözümüzün içine baka baka değil, bütün Arapların, bütün dünyanın gözünün içine baka baka haritalarla oynuyor…
Kimsenin gıkı çıkmıyor!
Bütün bunlar İran devriminden sonra oldu. İran’ın seküler şahlık döneminde Fars yayılmacılığı gibi bir projesi yoktu, olamazdı da zaten. Tutmazdı bu. Ama ne zaman ki İran’da devrim oldu, o zamandan itibaren İran, bütün Arabistan Yarımadası’na yerleşti adım adım…
Fars yayılmacılığı, seküler şahlık rejimi zamanında değil, sözümona İslâmcı İran devrimi zamanında hız kazanıyor ve kök salıyor!
Bu çok düşündürücü ve sinsi bir strateji.
İran’ın derdi, Fars yayılmacılığı.
Batılı emperyalistlerin (Amerikalıların, Amerika’ya hükmeden Siyonist vesayet rejiminin) tek derdi, Şia yayılmacılığı.
Batılılar, Şia yayılmacılığı üzerinden İslâm dünyasını, bin yıldır İslâm dünyasının kurucu, konumlandırıcı ve koruyucu öncü kolu olan ama yüz yıldır seküler vesayet rejimi ile kapana kıstırılan Türkiye’yi durdurdurma ve kuşatma savaşı veriyorlar!
Biz ise, henüz başımıza ne geldiğini bile görebilecek durumda değiliz!
Böyle giderse, İran, bölgeye yerleşecek ve Sünnî dünya asla özgürlüğüne kavuşamayacak. Bu kez Batı emperyalizminin yanısıra bir de Fars / Şiî emperyalizminin pençesinde kıvranacak, ölüm kalım savaşı verecek…
Benden hatırlatması…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.