İran’da devrim olunca, istisnasız bütün İslâm dünyasında sevinçle, coşkuyla karşılandı. Sünnî dünyanın en önemli kalesi Türkiye’de İran devriminden belli bir süre aslâ şüphelenilmedi; hep “
” bir adım olarak değerlendirildi.
İran’ın Saddam Irakı’yla kapıştırılması
meselesinde de, hem Türkiye’de hem de İslâm dünyasında İran İslâm devriminin çökertilmeye çalışıldığı düşünülerek İran’dan yana tavır takınıldı genellikle.
Ancak ne zamanki İran’a gidip gelmeler başladı, İran devrimi hakkında şüpheler belirmeye, İran’a daha mesafeli yaklaşmaya başladı insanlar.
FARS HEGEMONYASI HAYALLERİ...
Fakat benim için kırılma noktası, Selman Rüşdi’ye “ölüm fetvası” verilmesi oldu.
İran, bütün İslâm dünyasının sözcüsü, hilâfet merkeziymiş gibi konuşuyor ve hareket ediyordu!
Geldiğimiz noktada İran, bütün Arabistan yarımadasına yerleşmeye başlayınca, İkbal’e hak vermeye başladım.
, Fars kültürünün çocuğu olmasına, doktorasını İran düşüncesi hakkında yapmasına rağmen İranlılarla ilgili sarsıcı bir gözlemde bulunmuştu: “
Farslar mı İslâmlaştı, İslâm mı Farslaştırıldı?”
diye soruyor ve cevabını da hiç tereddüt etmeden “
elbette ki, İranlılar, İslâm’ı Farslaştırdılar”
diye cevap veriyordu kendi sorduğu soruya.
Saddam-sonrası İran yayılması ve Rüşdi fetvası sonrası İslâm’ın ve Müslüman kitlelerin masumiyetlerinin rehin alınması, İran’ın Fars milliyetçiliğiyle hareket ettiği,
hayallerini hayata geçirmeye çalıştığı gerçeğinin görülmesine imkân tanıdı.
Sonuçta, İran’ın
çekerek (yani hem
bilfiil / siyasî olarak Arap dünyasına,
hem de
bilkuvve / kültürel olarak da Türk dünyasına yerleşerek) İslâm dünyasını rehin alacak
tehlikeli tezgâhlar çevirdiğini, bütün bu adımları küresel sistemin aktörlerinden aldığı destekle gerçeğe dönüştürebildiğini görüyoruz artık.
DEĞİŞİKLİĞİ HEDEFİMİZ YOK!”
ABD Başkanı Trump’ın açıklamaları, küresel sistemin İran’ın önünü nasıl açtığını göstermeye yetecek kadar tedirgin edici açıklamalar.
Halep Kasabı Süleymani’nin öldürülmesi üzerine Trump’ın yaptığı ve gözden kaçırılmayacak kadar önemli olmasına rağmen hiç kimsenin hatırlatma gereği bile duymadığı açıklamalarından biri aynen şöyle olmuştu: “
Bizim, İran’da rejim değişikliği gibi bir hedefimiz yok
!”
Şaşırtıcı bir açıklama bu! Ama bendeniz bu ve benzeri açıklamalara şaşırmayanlara şaşırıyorum, iyi mi!
Amerikalılar, İran rejimiyle kavgalı değiller! Hiçbir zaman da yıkmayacaklar İran rejimini.
Kendilerini gerçekten tehdit etmediği sürece -ki aslâ etmeyecek!-
İran rejimi bu tür hâdiselerden her zaman daha da güçlenerek çıkacak!
Bu “hikâye” böyle kurgulandı başından itibaren zira!
İran’ın Irak’taki ABD üslerini bombalaması ve 80 Amerikan askerini öldürdüklerini iddia etmesi üzerine yaptığı açıklama da şaşırtıcıydı Trump’ın! Bütün dünya, Trump’ın İran’a ateş püskürmesini, savaş ilan etmesini filan beklerken,
Trump’ın, İran’ı sakin olmaya hatta “daha güzel bir dünya kurmak için birlikte çalışmaya” çağırması
, günlerdir bu sütunda, sosyal medyada ve televizyonlarda yüksek sesle söylediklerimi doğruluyor!
İran’la Amerika birlikte hareket ediyorlar! İçerde zor duruma düştüğü zamanlarda, İran, mazlum duruma düşürülerek önü açılıyor!
Hem içerdeki kriz yatışıyor hem de İran anti-emperyalizmin temsilcisi bir ülke konumuna ulaşıyor; böylelikle İslâm dünyasında zamanla İslâm dünyasının kaderini belirleyecek konuma ulaşmasının yolu -tarihte zaman zaman olduğu gibi- adım adım açılıyor!
İran, aylardır gösterilerle çalkalanıyordu!
Ekonomik kriz ve yoksulluk had safhaya ulaşmıştı. İran’da rejimi değiştirecek ölçekte büyük gösteriler yapılıyordu.
İran yönetimini korku sarmıştı!
Trump’ın askerleri İran rejiminin imdadına yetişti!
Süleymani’nin 4 büyük şehirde ayrı ayrı cenaze namazı kılındı. Kirman’daki cenaze namazı sırasındaki izdihamda 56 kişi öldü!
İran rejimi karşı-gösteriler için bindirilmiş kıtalarla ancak 20-25 bin kişi toplayabiliyordu bu gösterilere!
Ama Süleymani’nin cenazesi için milyonlarca İran sokaklara döküldü, gözyaşı döktü.
Rejim, gücünü tahkim etti, muhalefet sesini kıstı ve sustu!
Süleymani’nin öldürülmesinden sonra hem İran rejimi içerde olmadığı kadar güçlendi hem de İran bir kez daha mazlum konumuna düşürülerek İslâm dünyasında işlediği cinayetlerin üzeri büyük bir şalla örtülmüş, dolayıyla İran’ın önü alabildiğine açılmış oldu!
Sorunun cevabının siz verin artık.