MTO Muğla temsilcimiz, bu ülkede hakkı yenen, değeri hakkıyla bilinmeyen ama yarın, çok yakında değeri hakkıyla bilinecek güzel bir dava adamı, leziz bir dost Cemal Demirtaş kardeşimiz “Ege seferimizi” yazmış. Ama ne kadar güzel yazmış öyle! Şiir gibi!
MTO (Medeniyet Tasavvuru Okulu), 14 Şubat tarihinden itibaren Bahar Dönemi alımlarına başlayacak. (@mtobilgi adresinden gerekli bilgileri alabilirsiniz.) Sizi bu pazar bu güzel yazıyla baş başa bırakıyorum.
***
Zalim fırtınalarda dingin deniz olmak…
Sana mı kaldı?
Milyonların derdini, vurup sırtına yüklenmek…
Sana mı kaldı ?
*
Bir fırtına gibi geçiverdi sekiz gün.
Gavur dedikleri İzmir'den başlayan DERT'linin seferi. MTO Yönetim Kurulu Üyemiz ve Samsun Temsilcimiz Muharrem Kartancı ile beliriverdi Yusuf Kaplan Hocamız havalimanı kapısında. Bizdeki heyecanı zaten hiç sormayın. Taa Bodrum'dan gelen Kıymetli Özgür Şimşek ve Şahsenem Hanım, Muğla MTO Ekibimizden Bilal Gürçay ve Mustafa Özcan Kardeşlerimiz, Yedi Hilal Derneği İzmir Temsilcisi Recep Yılmaz ile karşıladık havalimanında. Aramızda biri daha vardı. Hacmen yok ve fakat manen, kalben bizimle birlikte olan, hatta o cins bakışı ile her daim gülümseyen, şefkat dolu bakış, naif bir tavırla. Yanıbaşımızda gibiydi. Kim mi; Bursa MTO Temsilcimiz Nuri Gür tabii ki.
*
Adam gibi adamların bulunmadığı bir dünyada,
Adam gibi olmak sana mı kaldı?
İlk vardığımız yer, Çiğli Ana Jet Üssünün hemen karşısındaki Katip Çelebi Üniversitesi.
Akşam Kuşadası. Halka bir tık daha genişledi. Yedi Hilal Aydın Temsilcimiz Mehmet Kubilay Aras, Kuşadası MTO talebeleri ve elbette İlçe Vaizi Burak Kaplan ile birlikte devam eden sefer.
Ertesi gün Koçarlı Ziraat Fakültesi, Fakülte Dekanımız Prof. Dr. Mustafa Sürmen'in alakaları, Aydın programına da iştirak etmeleri. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi AKM ile devam etti. ADÜ Rektörümüz Prof. Dr. Bülent Kent'in hususi alakaları görülmeye değerdi. Rektörümüz Bülent Kent Hocamızdan üniversite bünyesinde MTO faaliyetlerine başlaması için emrinde olduğunu dile getirmesi ise bir tarihî milad gibiydi.
Gece ise muhteşem oldu. Gecenin son programı Aydın Müftülüğü konferans salonunda. Ancak konferansın en geç 21.30’da bitmesi lazım. Saat geldi. Hocam selamını verdi. Kalkacak. O da ne? Kimse gitmiyor. Yaklaşık 700 kişi yerinden bile kıpırdamadan oturuyor. Hocam dersim var deyip müsaade demesi ile birlikte salon “BURADA YAP HOCAM DERSİ” nidaları aldı yürüdü.
Yusuf Kaplan bu. Bir sineğe bile kıyamayan koca salonun isteğini kırar mı... Öyle de oldu.
Saat akşam 11.00’i çoktan geçti. Aydınlılar bulmuşlar ya bir Dertli/ Deli'yi, bırakırlar mı hiç? Bi çay içmeden olmaz diye tutturdular. Gecenin yarısına kadar süren serüven.
Ertesi gün önce Söke Anadolu Gençlik Derneği'nde buluşma. Ardından doğru Didim. Muhteşem bir konferans...
Sıra geldi Nazilli'ye. Diyebilirim ki, bu sekiz günlük seferde, Hocamızı en çok heyecanlandıran yerlerden biri muhakkak Nazilli Asımın Nesli Anadolu İHL idi. Talebelerin yoğun ilgisi, pür dikkat dinlemeleri, ellerinde kağıt-kalem not almaları. Hocamızı mest eden görüntülerdi. Zaten çok rahat anlayabiliyorsunuz keyif aldığını. Yüzüne değil ama, kelimelere öyle sirayet ediyor ki.
Oradan Bozdoğan İmam Hatip. Nesillerin yetişmesine vesile olacak nesilleri yetiştirmek için doğru adres üniversite değil, kesinlikle liseler dedi Yusuf Kaplan.
Gözlerdeki o ışıltıyı, işlenebilecek en güzel beyinlerin lisede olduğunu bir kere daha teyit etti.
*
İnsanları mutlu etmek,
Üzüntülerinde tesellileri olmak,
Ağladıklarında göz yaşlarına yoldaş olmak
Sana mı düştü?
*
Geçtik Muğla’ya. MTO Talebeleri ile Genç Ofis buluşmasının ardından MSKÜ Talebeleri ile muhteşem bir konferans. Ardından "KUBBE ALTI".
Muğla programlarında ismini anmadan geçemeyeceğim önceki dönem Rektörümüz Prof. Dr. Mansur Harmandar, Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Güllü ve Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Özler bütün programlara iştirak ettiler. Allah kendilerinden razı olsun.
Ertesi sabah Akyaka'da çay molasının ardından, ver elini Fethiye... İki günde tam 5 program ile Fethiye, tarihinde hiç olmadığı kadar tarihî günleri yaşadı. Başta Fethimder Başkanı Hafız Cüce olmak üzere, emeği geçen kardeşlerimizden Allah razı olsun.
*
Yüreğim!
Akan damarda kan olmak
Bir bedende can olmak,
Sana mı düştü?
*
Ve Antalya. Fatih Şimşek kardeşimizin muhteşem organizasyonu ile, Antalya Anadolu İmam Hatip ve Hayme Ana Proje İHL’deki iki muhteşem konferans.
Hani demiştim ya; Hocamızın Asımın Nesli İHL’deki heyecanını. İşte onu en çok heyecanlandıran bir numara Hayme Ana İHL oldu.
Talebelerin merdivenlerde dahi önüne geçtikleri muhteşem anlar. Onlarca talebe hemen oracıkta MTO’lu oluverdi bile.
Nesil yetiştirmek için bu gayreti ortaya koyan müdür beyden Allah razı olsun.
Antalya deyince elbette Metin Beyden bahsetmemek olmaz. Metin Doğan… Upuzun saçları, heybetli cüssesi, ben yaşlarında olsa da henüz 18’ndeki kadar heyecanlı biri. İnanmış ve adanmış bir dava adamı. Öncü. Belli ki Antalya’nın güzelliği Fatihlerden, Metinlerden geliyor...
Allah hepsinden razı olsun...
*
Yusuf Kaplan ne diyor ki?
Gittiği her yerde kurduğu cümleler hemen hemen aynı. Madem öyle, hepsini dinlemeye, gitmeye ne gerek var değil mi?
Ne diyor Yusuf Kaplan?
Dertsizseniz, Dert Sizsiniz diyor.
Bu ülke zihnen işgal altında.
Özünüz ne kadar gürse, o kadar özgürsünüz demektir.
Özünüz ne kadar gürse, sözünüz o kadar güçlüdür.
Özünüz ne kadar gürse, gözünüz o kadar derin ve keskin görür.
Sıradan ve sürüden olmayın.
Sıra dışı olun.
Ancak sınır dışı olmayın.
Önce kendin bileceksin.
Sonra kendini bileceksin.
Kendini bilen haddini bilir.
Haddini bilen Rabbini bilir...
Hep aynı değil mi?
*
Detaylar ayrıntılarda gizli deriz ya hani.
Bir saat evvel falan yerde söylediği "DERTSİZSENİZ, DERT SİZSİNİZ" cümlesi, bir saat sonra başka yerde söylediği cümle sadece aynı. Lakin anlamı, ağırlığı, mesajı bir öncekinden daha ağır, daha manalı oluyor. Hocamızı dinlerken içinizden zaten siz söylüyorsunuz; "Hocam tıpkı şu cümle gibi mi" der demez Hocam kürsüden; "evet tıpkı..." diye tasdik ediveriyor hemen.
Teşbihte hata olmaz derler ya. Aynen öyle.
Çok lafa, boş lafa ne hacet diyorsunuz. Zaten Kur'an da öyle değil mi? Her okuduğumuzda biraz daha anlamıyor muyuz? Yusuf Kaplan'ın cümleleri de öyle. Boş lakırdı yerine okkalı cümleler. Her yerde aynı. Her yerde ayrı...
Sekiz gün… Yemek istemez. Duralım demez. Yeter demez. Çoğu kez müdahale etmek zorunda kaldım, Hocam vakit bitti, yoruldunuz dercesine. Belki içinden ne çok kızdı bana. Lakin her zamanki naif tavrı ile karşılık vermesi var ya.
Bir kuruş dahi almadan. Nefsi de, enaniyeti de çöpe atmış bir Yusuf Kaplan geçti buralardan.
Gelirken verdiği heyecan, giderken bıraktığı hüzün.
Sana mı kaldı bu yük Hocam, dedim kendisine.
Evet Ona kaldı.
Hocam yüküne omuz olmak isteyenler var. Müsaadenizle...
Bir kere daha anladık ki; yarınlara emanet edebileceğimiz nesilleri yetiştirecek nesilleri yetiştiren tek adres MEDENİYET TASAVVURU OKULU. Bu okulda torpil yok, kibir yok, nefis yok... Bu okulda ahlâk var, talep etmek var, edep var, kalite var, başarı var, en önemlisi okumak var...
Derdi olan herkesin MTO’ya gelmesi şarttır.
Bugün değilse bile yarın...
Son Söz: Sana Kaldı Hocam, Sana Kaldı… Selam Ve Dua İle.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.