Ramazan Bayramı’nın çok katmanlı dünyası ve derûnî mânâsı

04:0012/04/2024, Cuma
G: 12/04/2024, Cuma
Yusuf Kaplan

Nihayet Ramazan Bayramı’na kavuştuk buruk da olsa. Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve sâir İslâm beldelerinde süren zulüm zamanlarında bayram gibi bayram yapmak hiç de kolay değil. ZAMANIN AKIŞINI DURDURURUZ BİZ BAYRAMLARLA: ZAMAN BİZİM OLUR, ZAMAN BİZ OLURUZ… Oysa bayramlarımız ne güzeldir bizim: Zamanın akışını durdururuz biz bayramlarda. Meydan okuruz zamanın akışına. Zamanı teslim alırız: Zaman bize emanettir, zaman bizimdir, zaman biziz’dir artık. Bayram dışında iş, ev, taşıt arasında yaşanan ruhsuz

Nihayet Ramazan Bayramı’na kavuştuk buruk da olsa.

Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve sâir İslâm beldelerinde süren zulüm zamanlarında bayram gibi bayram

yapmak hiç de kolay değil.


ZAMANIN AKIŞINI DURDURURUZ BİZ BAYRAMLARLA: ZAMAN BİZİM OLUR, ZAMAN BİZ OLURUZ…

Oysa bayramlarımız ne güzeldir bizim: Zamanın akışını durdururuz biz bayramlarda. Meydan okuruz zamanın akışına. Zamanı teslim alırız: Zaman bize emanettir, zaman bizimdir, zaman

biziz’dir artık.

Bayram dışında iş, ev, taşıt arasında yaşanan ruhsuz hayat durur bayramlarda, son bulur.

Bayram kendi zamanını ve hayatını inşa eder. Ruh dolu, kardeşlik dolu, sevgi ve saygı dolu bir hayat sunar bize. Bayramlar cennetten bir iz taşır… Bir ay tutulan orucun meyvesidir bu: Allah’ın (cc) güzel kullarına güzel bir lütfu.

Ramazan mevsimini, direniş, diriliş ve varoluş yolculuğu olarak tarif etmiştim.

Benzersiz bir yolculuktur bu: Hem İslâm’ın özünü kavramamıza hem de İslâm’ı bütün yönleriyle, bütün boyutlarıyla hayatımıza aktarmamıza imkân tanıyan bir yolculuk.

Bunlar önemli. Ama bundan daha önemlisi, İslâm’ın hem öğrenildiği, özümsendiği ve örneklendiği bir yolculuğun Ramazan’da gerçekleşmesi hem de bunun ancak eşyanın hakikatlerine nüfûz ederek, hayata değerek, hakikatin ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu bilfiil hissederek, görerek, tecrübe ederek ete kemiğe büründürülüyor olmasıdır.


RAMAZAN CENNET’TEN İZ TAŞIYOR: HAYATA MÂNÂ VE RUH KATIYOR

Şunu demek istiyorum: Ramazan, bir yandan Kur’ân’da anlatılan tenzîlî âyetlerin öte yandan da rahmet elçisi Peygamber Efendimizin zirvesini teşkil ettiği tekvînî âyetlerin (dikkat: Tekvînî âyetin zirvesi Hz. Peygamber (sav)’dir) hem idrak edildiği hem de hayata geçirildiği benzersiz bir direniş, diriliş ve varoluş mevsimidir.

Hayatın anlamını, varlığın mahiyetini, insanın erdemlerini ve zaaflarını, tabiatın sessiz sesini, kendince konuşmasını, dile gelişini en iyi Ramazan’da idrak ediyor insan: Evet, insan, yaratılan her şeyin (tekvînî âyetlerin) aslında nasıl da tenzîlî âyetin anahtarı olduğunu idrak edebilmesini Ramazan’daki üç aşamalı biliş, buluş ve oluş yolculuğuna borçlu.

Ramazan, hem dünyevî olanı reddederek, dünyevî olanla arasına mesafe koyarak, eşyanın, kendisinin ve hayatın hakikatine erme imkânına kavuşuyor.

ismânî olandan uzaklaştıkça rûhânî olana yaklaşıyor insan. Rûhânî olanı tatmaya başlıyor, böylelikle eşyayı ve hakikati kavramasını engelleyen bütün perdeler ortadan kalkıyor; insan, eşyayı, tabiatı ve hakikati katışıksız idrak etme imkânına kavuşuyor.

İnsan, oruçlu insan, eşyadan uzaklaştıkça, kendine yaklaşıyor; dünyadan uzaklaştıkça Rabbine yaklaşıyor. Ama çok önemli bir farkla gerçekleştiriyor bütün bunları: Allah (cc) insana, hakikatin kapılarını açıyor Ramazan’da: Hakikati ân be ân, sayha sayha temâşâ etmesine imkân tanıyor: İnsan, Ramazan’da hakikati hem ilmelyakîn (bilerek) hem aynelyakîn (görerek) hem de hakkalyakîn (tecrübe ederek) keşfediyor.

Fakat bu keşif süreci sadece oruçlu kişinin hakikati keşfiyle sonuçlanmıyor; aynı zamanda kendini keşfe de kapı aralıyor. Aslolan da bu. Eşyanın hakikatini ve kendini keşif. Ramazan sadece bir keşif yolculuğu olarak işlev görmüyor, çift yönlü keşif anlamına gelen mükâşefe yolculuğunun kapılarını da açıyor sonuna kadar.

O yüzden Ramazan, seküler zamana meydan okuyor, seküler zamanı durduruyor, kutsal zamanın kapısını aralıyor: Cennetten iz taşıyor. Mülk âlemindeki insanın melekût âleminden süt emmesiyle meleksi melekeleri gelişiyor, bütün kirlerinden arınıyor ve kendine geliyor; böylelikle tertemiz, ümmileşmiş bir direniş, diriliş ve varoluş yolculuğu gerçekleştiriyor.

İşte bunun bayramı kutlanır! İşte bu bayramdır: Kişinin eşyanın ve kendisinin hakikatine ermesi, Rabbine giden yolların önündeki çakıl taşlarını temizlemesi, yapı taşlarını döşemesi özene bezene, aşkla ve şevkle, çileyle ve zevkle…

Bayramınız mübarek olsun, örselenmiş tatilleriniz bayram olsun, sıla-i rahim ruhuyla yaşansın.

Unutmayalım: Tatil, bayramda en yakınlardan kaçıştır; sıla-i rahim ise en yakınlara koşuş. Allah, sıla-i rahim yapanlardan eylesin hepimizi. Vesselâm.

#Ramazan
#Ramazan Bayramı
#Yusuf Kaplan