“Yahudileri imha edin! Sinagoglarını yakın! Avrupa’dan sürün!”
Yedi maddeden oluşan bu talimatlar, sıradan birine ait değil. Protestanlığın kurucusu ve sonuç itibariyle sekülerliğin ve dolayısıyla modern dünyanın ve tasavvurunun icadında en kilit rollerden birini oynayan Martin Luther’e ait.
Büyük çalkalanmaların ve transformasyonların kasıp kavurduğu 16. yüzyıl ‘’Avrupa’’sında yaşayan Luther’in, “Yahudilere ve Yalanlarına Karşı” (Against the Jews and their Lies) başlıklı bir kitabı olduğunu biliyor muydunuz?
Luther, 7 maddeden oluşan Yahudileri imha planını bu kitabında açıklıyor ve Avrupa’da Yahudilerin nasıl bir hayat sürdüklerine dair ilginç bilgiler veriyor. Avrupa’da Yahudilere karşı ne denli büyük bir kin, nefret ve öfkenin kolgezdiği ve Yahudilerin nasıl bir hayat sürdükleri bu kitaptan ve Luther’in Yahudileri imha planından çok net bir şekilde anlaşılabiliyor.
Luther’in Yahudileri imha planı, piyanist, psikanalist, uygarlıklar ve düşünce tarihi araştırmacısı Georg Frankl’ın “Civilisation: Utopia and Tragedy” (Uygarlık: Ütopya ve Trajedi) başlıklı kitabında ayrıntılı olarak yer alıyor. (Burada, Zihnin Arkeolojisi üst başlığı ile iki cilt olarak yayımlanan Frankl’ın bu nefis kitabını Pınar Yayınları bünyesinde kurduğumuz Açılım Kitap’ın “uygarlıklar ve düşünce tarihi” dizisinin ilk kitabı olarak yayımladığımızı haber vermiş olayım).
George Frankl, iki ciltlik kitabında şimdiye kadar yapılmamış bir şeyi yapıyor: İlk ciltte, insanlık tarihinin başlangıcından Antik Yunan uygarlığına kadar gelmiş geçmiş kültürlerin ve uygarlıkların bilinçaltlarının tarihini yazıyor. Bu metni keşfedince, Frankl’ın izini sürdüm ve hatta Londra’dayken bu ilginç adamın Elizabeth Hall’de verdiği bir piyano konserini izledim.
Luther’in Yahudileri imha planını Frankl’ın kitabının ikinci cildinin 97. ve 98. sayfalarından aynen aktarıyorum. Bu metnin Ermeni sorunu ile nasıl başa çıkacağını bilemeyen zavallı devlet ricalimizin işine de fazlasıyla yarayacağını şimdiden söylemiş olayım. İşte size Luther’in 7 maddeden oluşan Yahudileri imha talimatnamesi:
“1-Yahudiler’in sinagoglarını yakın. Sinagoglardaki Yahudilerin üzerine de sülfür ve katran dökün. Ve yakılan Yahudilerin cesetlerinin üzerini, hiçbir iz kalmayacak şekilde toprakla örtün.
2-Yahudiler’in evlerini yıkın. Tüm Yahudileri sürüler hâlinde ahırlara doldurun. Böylelikle Yahudiler, bu dünyanın efendileri olmadıklarını, sadece sürgüne mahkûm edilen mahpuslar olduklarını öğrenmiş olsunlar.
3-Kutsal kitaplarını ve metinlerini ellerinden alın. Böylelikle Yahudiler, Tanrı’ya ve İsa’ya lanet okumaktan alıkonulmuş olsunlar.
4-Yahudiler’in hahamlarının çocuklarını eğitmelerini, kamusal mekânlarda Tanrı’ya ibadet etmelerini yasaklayın. Yasağa uymayanları ölüm cezasıyla cezalandırın.
5-Alman İmparatorluğu’nun sınırları içinde seyahat etmelerini yasaklayın.
6-Yahudiler’in faiz peşinde koşuşturmalarını yasaklayın. Ellerinden paralarını, altınlarını, gümüşlerini ve tüm mallarını, mülklerini alın. Çünkü Yahudilerin, elde ettikleri her şey hırsızlık ve faiz yoluyla elde edilmiştir.
7-Yahudiler’in çocuklarını ve gençlerini en zor işlerde çalıştırın. Böylelikle, alınteriyle ekmek kazanmanın nasıl bir şey olduğunu öğrenmiş olsunlar. Ama en iyi yöntem, bunların hepsini Almanya’dan, İspanya’dan, Fransa’dan, Bohemya’dan ve diğer Avrupa ülkelerinden sürmektir.”
Bu belge, Avrupa’da hâkim olan Yahudi düşmanlığının tarihinin ne denli eski olduğunu gözler önüne seriyor. Ermeni soykırımı konusunda Osmanlı’ya yöneltilen suçlamalar ve Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya dönük politikalar bu tür belgelerle kısmen de olsa etkisiz hâle getirilebilir.
Burada altı çizilmesi gereken nokta şu: Bizim tarihimizde farklı dinlere ve kültürlere mensup topluluklar asla Avrupa’da farklı dinlere ve kültürlere mensup topluluklara yapılan muamelelere maruz kalmamışlardır. Bizim tarihimiz bu açıdan son derece temizdir. O yüzden bizim tarihimizde Ermenilere karşı, Avrupalıların Yahudilere karşı takındıkları sistematik tehcir ve katliama benzer bir tavır, tutum ve politikaya rastlanmamıştır. Ermeni sorunu, belli iç ve daha çok da dış siyasî oluşumların sonrasında zuhur etmiş bir sorundur.
Bu nedenle bu tür belgelerin, Ermeni sorunu konusunda kafası bir hayli karışık olan devlet ricalimizin, Genelkurmay’ın ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin hareket ve manevra alanını genişleteceğini ve toplum olarak da bizim hiç de hak etmediğimiz bir hakarete, aşağılanmaya maruz bırakılmamızın önünü keseceğini söylemek bile gerekmiyor.
Ama burada sormadan edemediğim bir soru var: İslâm tarihi boyunca Yahudiler, Müslümanlardan büyük bir himaye, yardım ve destek görmelerine rağmen, neden hem Ortadoğu’da Müslümanlara cehennem hayatı yaşatıyorlar ve hem de küresel düzlemde özellikle de Amerika ve Avrupa ülkelerinde İslâm’ın fanatizmle, terörizmle, kan emicilikle özdeşleştirilmesinde son derece aktif ve belirleyici bir rol oynuyorlar acaba?
*
Not: Bu yazı, 2001 yılında 7 Mayıs tarihinde bu sütunda yayımlanmıştı. Bu yazıyı yeniden yayınlama ihtiyacı hissettim; çünkü Yahudiler, kendilerini kitleler hâlinde katledenler Avrupalılar olmalarına ve Yahudilerin katledilmelerine her zaman Müslümanlar engel olmalarına rağmen, Yahudilerin neden Müslümanları katletmekte zırnık kadar tereddüt etmedikleri meselesi üzerinde düşünmekte yarar var. Kendilerini koruyanlar Müslümanlar olmasına rağmen Yahudilerin Gazze’deki savunmasız Müslümanların bebeklerini, çocuklarını, kadınlarını katledecek kadar nankör, aşağılık tavır sergilemelerini nasıl açıklamalı peki? Küfür tel millettir, bu yakıcı gerçeği hiçbir zaman unutmamalıyız!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.