Kurucu kaynaklarımız yayınlanıyor: Sessiz bir devrim bu!

04:0029/01/2017, Pazar
G: 17/09/2019, Salı
Yusuf Kaplan

Müthiş!

Kurucu kaynaklarını yitiren toplumların ayağı kayar; kaygan zeminlerde yalnızca patinaj yapar bu tür toplumlar.

Ve esen sert rüzgârların, fırtınaların önünde oraya buraya yuvarlanır durur, çıkmaz sokaklara savrulurlar...


Bir kaç yıldır,

sessiz bir devrim

yaşanıyor bu çorak ülkede:

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, kurucu kaynaklarımızı orijinalleriyle birlikte yayımlıyor

.



Kurumun Başkanı öncü ve yılmaz adam

Muhittin Macit Hoca, ekibiyle birlikte çölü vahaya çevirecek tohumlar ekiyor

, adım adım...



Geleceğimizi kuracak, ayaklarımızı yere emin adımlarla basarak yürümemizi sağlayacak

medeniyet yolculuğumuzun yapıtaşlarını döşeyen bir devrime imza atıyor...


Yaşanan bu sessiz devrimin ne kadar hayatî olduğunu göstermek için biraz derin nefes almamız, zihin ve ufuk açıcı teorik bir yolculuk yapmamız gerekiyor önce...



KUR'ÂN, KİTAB-I HAKİKAT; PEYGAMBERİMİZ, KİTAB-I HAYAT'TIR.


Kur'ân, Kitab-ı Hakikat'tir.


Âlemlere rahmet olarak gönderilen

Peygamberimiz (sav) ise, Kitab-ı Hayat ve “Kâinât".


Hakikat Kitabı'nın hayata aktarılması gerekir. Hakikat Kitabı'nın hayata aktarılması içinse, anlaşılması ve hayata nasıl aktarılabileceğinin anlatılması, adım adım bizzat, bilfiil gösterilmesi şarttır.



İşte Peygamberimiz (sav) bunun için vardır.



Eğer, Kur'ân yalnızca okunarak anlaşılacak ve hayata aktarılacak bir kitap olmuş olsaydı, Peygamberimizin (sav) gönderilmesine gerek kalmazdı.


Meselenin püf noktası şurası:

Kur'ân İlâhî Söz'dür: Hakikatin özüdür.


Hakikatin özünün çarpıtılmadan, bizzat ve bilfiil beşerî dünyaya aktarılması, Peygamberimiz (sav) olmadan doğrudan ve doğurgan bir şekilde mümkün olmazdı.


Hakikatle doğrudan irtibat kuran

bir beşer olan bizatihî Peygamberimizin kendisi. Peygamberimizin beşerliğinin / kulluğunun ısrarla vurgulanmasının en önemli sırlarından biri burada gizli.



Peygamberimiz olmasaydı

, insanlar, kendilerine göre,

kafalarına göre

Kitabı anlamaya ve uygulamaya kalkışırlardı; ama o zaman

ortada hakikat'ten eser kalmazdı

kaçınılmaz olarak.



İLÂHÎ SÖZ'ÜN BEŞERÎ HAYATA AKTARILMASI, PEYGAMBERLER VE VÂRİSLERİ ÂLİMLERLE MÜMKÜN


İlâhî Söz olan Kitabın hakikatlerinin beşer tarafından anlaşılması ve hayat olması, ancak Peygamberimizin (sav) varlığıyla mümkün olabilirdi.



Peygamberimizden sonra da onun izinden giden,

onun vârisleri olan âlimlerle...


Burada âlim derken, İslâm'ın bizzat Kur'ân'da beyan edilen hakikat yolculuğunun birbirini tamamlayan ve açan üç ayrı güzergâhında yolculuk yapan üç şahsiyeti ihata eden bütünleyici bir şahsiyetten sözetmiş oluyoruz: Âlim, Ârif ve Hakîm.



Âlim, ilme'l-yakîn yolculuğu yapacak

Kur'ânda beyan edilen

hakikatlerin
hayat bulması için

yola çıkacak...



Ârif, ayne'l-yakîn yolculuğu yapacak

,

Hakikatin hayat olması için

yolda olacak...



Hakîm ise hakka'l-yakîn yolculuğu yapacak

Hakikatin herkese

hayat sunması için

yol olacak...



TARİH, TEVAZU'NUN KANATLARINDA YÜKSELİR...


Kendilerinden önceki öncü, dev insanlara saygı duymayanlar, kendilerine saygı duyulmasını bekleyemezler. Bunlar, kibri tavan yapan acınası cücelerdir. Kibrin olduğu yerde fikir barınamaz.


Oysa tarih,

tevazu

'nun kanatlarında yükselir. Ancak tevazu sahibi olan insanlar,

mevzi

'lerini / hadlerini bilirler,

mevzu

'larını / izini sürerler.


Kurucu kaynaklarını yitiren toplumlar, nereye, ne'yle, nasıl ve niçin gitmeleri gerektiğini bilemezler... İnsanlığa, dikkate değer hiç bir şey veremezler. Bırakınız insanlığa dikkate değer bir şeyler verebilmelerini, önlerini bile göremezler, geleceğe emin adımlarla yürüyemezler.



FİKRİYAT OLMADAN KÜLLİYAT, KÜLLİYAT OLMADAN DA MEDENİYET OLMAZ


Medeniyet, hissiyatla kurulmaz, fikriyatla kurulur

; fikriyatın oluşturduğu külliyatın dalga dalga yaydığı, yeşerttiği, yemiş verdiği

diriltici ruhla...


Fikriyat, insanlığın hakikatle buluşmasını sağlar...


Külliyat, hakikatin hayatın her alanında kök salmasını mümkün kılacak yol haritalarını sunar...


İlim, irfan ve hikmet güzergâhlarında gerçekleştirilen

yorucu ama insanlığı hakikat medeniyetiyle buluşturucu tohumlar ancak ondan sonra toprağa ekilir, meyve verir ve ancak ondan sonra yeryüzünde adaletin, hakkaniyetin, sulhün, selâmetin ve kardeşliğin gerçeğe dönüşmesi mümkün olabilir.



Fikriyat olmadan külliyat, külliyat olmadan da medeniyet olmaz.



YENİ “HASANÂLİ YÜCEL"İMİZ: MUHİTTİN MACİT HOCA VE ERDOĞAN'IN HEYECANI


İşte

Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı, Muhittin Macit Hoca'nın öncülüğünde

önümüzü açacak medeniyet yolculuğumuzun temellerini atan büyük bir yükümlülüğü yerine getiriyor.



Yeni Hasanâli Yücel'imiz, Muhittin Macit Hoca'dır.


Geleceğimizi inşa edecek öncü kuşakların yetişmesi ve bu öncü kuşakların

önce kurucu kaynaklarımızı bihakkın anlayabilmeleri, sonra dünyanın birikimine ulaşabilmeleri ve son olarak da bizi esaslı bir medeniyet yolculuğuna çıkaracak çapta bu birikimi tartışacak ve aşacak fikir, oluş ve varoluş çilesine soyunmalarıyla mümkün.


Burada yayımlanan kitapların isimlerini ve insanlığın düşünce dünyasına yaptığı öncü katkıları zikredecek yerim kalmadı.



Yapılan işin ne kadar heyecan verici olduğunu ve bu heyecanı bizzat bu girişimi başlatan, sonuna kadar destekleyen, adım adım takip eden

Erdoğan'la ilgili bir anekdotu

aktararak göstermeye çalışayım.



Muhittin Hoca,

6 ciltlik dev Kâmûsu'l-Muhît Tercümesi'nin yayını sırasında Erdoğan, her cilt için Muhittin Hoca'yı arıyor, “kaçıncı cilttesiniz Hocam?" diye soruyor.


Müthiş!


Muhittin Hoca'nın çabası, geleceğimiz adına umut verici büyük bir çaba. Muhittin Hoca'yı bu kutlu çabasından ötürü yürekten kutluyorum.



Bu çerçevede, bir başka umut verici bir çabaya da burada değinmezsem rahat edemem:

Ekrem
Demirli Hoca, nefis bir Klasik Düşünce Okulu başlattı 2 yıl önce

. Kurucu kaynaklarımızı okutuyor ülkemizin en yetkin, öncü ilim adamlarıyla birlikte.



Yeni yıl başlıyor... Kaçırmayın, derim.



Burada gerek Muhittin Hoca'nın gerekse

Ekrem Demirli Hoca

'nın bu öncü, sessiz devrimlerinden ötürü yaşadığım heyecanı, coşkuyu siz de yaşayın.



Ücretleri son derece makul

olan Yazma Eserler Başkanlığı'nın kitaplarını külliyat olarak edinin ve geleceğimizin yapı-taşlarını döşeyen bu muazzam yolculuk için Allah'a (cc) hamdedin.



Son olarak kitapların

internet / sanal medya adresini

paylaşmak istiyorum sizlerle:



#Muhittin Macit
#Ekrem Demirli
#Külliyat