Türkiye’de merkezî yönetim’le yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin çerçevesi çok iyi çizilmiş değil.Merkezî yönetiminhayatımız üzerindeki belirleyici rolü azaldığı, buna mukabil,yerel yönetimlerin etkisi ve etkinlik alanı arttığı ölçüde, toplumda huzur, refah ve kardeşlik artar, ve köksalmaya başlar...Toplum, yerinden yönetilir.Bu, bu kadar nettir.Toplum, yerinden yönetildiği zaman, yönetim, hayata değer, insana değer verir.KÖKLERİ KURUYAN BİRTOPLUM GELECEĞİ KURAMAZ...Böylesi bir yerinden yönetim
Türkiye’de merkezî yönetim’le yerel yönetimler arasındaki ilişkilerin çerçevesi çok iyi çizilmiş değil.
hayatımız üzerindeki belirleyici rolü azaldığı, buna mukabil,
yerel yönetimlerin etkisi ve etkinlik alanı arttığı ölçüde
, toplumda huzur, refah ve kardeşlik artar, ve köksalmaya başlar...
Toplum, yerinden yönetilir.
Bu, bu kadar nettir.
Toplum, yerinden yönetildiği zaman, yönetim, hayata değer, insana değer verir.
TOPLUM GELECEĞİ KURAMAZ...
Böylesi bir yerinden yönetim anlayışının ülkemizde gelişebilmesi, elbette ki, hep
karşı karşıya kalageldi...
Türkiye’nin, yönünü ve yörüngesini yitirdiği, dolayısıyla, tarih yapan bir aktörden tarihte tatil yapan bir figürana dönüştüğü bir
yok oluş mevsiminde, yerel yönetimlerin azamî ölçüde güçlenmesini beklemek
, elbette ki, ham hayalden ibarettir.
Türkiye, yönünü ve yörüngesini buldukça
, yerinden yönetim zemini daha artacak, toplumun sorunlarıyla daha noktasal ve daha kalıcı olarak ilgilenebilmek, çözümler üretebilmek daha da kolaylaşacaktır.
Yüzyıldır hayata değemiyoruz...
Hayata değmeden hayatı dönüştürmeye, topluma tepeden hayat tarzları dayatmaya; toplumu “adam etmeye” çalışıyoruz... Yüzlerce yılın mücadelesi sonucunda geliştirdiğimiz medeniyet iddialarımızı, dinamiklerimizi ve ruhumuzu yok etme mücadelesi veriyoruz...
Topluma tepeden -üstelik de- ithal kültürler, ithal kimlikler dayatarak toplumun önünü açamazsınız; aksine tıkarsınız. Yapacağınız şey, yalnızca başkalarını taklit etmekten, daha da kötüsü, başka kültürlerin burada karikatürünü üretmekten öteye geçmez.
Köklerini kurutan bir toplumun, geleceği kurması olmayacak duaya âmin demesi gibi bir şeydir.
Köklere indiğiniz ölçüde, göklere yükselebilirsiniz.
Kökleriniz ne kadar güçlü olursa, göklere açılma imkanlarınız ve kabiliyetleriniz de o kadar artar...
Köksüz ağaç meyve vermez çünkü.
İşte geçtiğimiz hafta sonu, hayata değen, köklere inen, göklere açılacak ve genç kuşakların tohumlarını ekecek bir kurumun açılışını yaptık Samsun’da.
Samsun’un en büyük belediyesi,
, Başkan
Bey’in ve gayretli, temiz, parlak ekibinin girişimleriyle güzel bir
Türk İslâm Sanatları Merkezi
açtı. Gerek eğitim ve etkinlik programı, gerekse eğitim müfredatı ve kadrosuyla ülkemizin en göz dolduracak, geleceğimizin yapı taşlarını döşeyecek kültür-sanat merkezlerinden biri olmaya aday bir adım bu,
İlkadım’da gerçekleştirilen bir ilk adım.
Açılış “tören”iyle hayata nasıl değilebileceğini gösterdi
İlkadım Belediye Başkanı Erdoğan Tok Bey: Açılış, Samsun’un merkezinde, açık havada, Samsunluların yoğun katılımıyla, genç bir hafız arkadaşımızın herkesi mest eden bir Kur’ân tilâvetiyle gerçekleşti.
Sanat, hayatın ruhudur. Dolayısıyla fildişi kulelerden indiği, halka değdiği, halkın kendini bulduğu;
hayata ve esere nakşedilen hakikati insanlara iliklerine kadar solutabildiği zaman, sanat, hayatlaşır ve insana ruh sunar, hayat sunar..
insan da sanatla kendini bulur, kendi olur, kendini aşarak başka dünyalara kulaç açar...
İlkadım’da geçen hafta gerçekleştirdiğimiz İslâm sanatları merkezinin açılışı, sanatla hayatın, hakikatle sanatın iç içe geçtiği, birbirini beslediği nezih bir ortamda vukû buldu.
Açılışa, ülkemizde
yaşayan hattatların pîri Hasan Çelebi üstadımızın
, ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul’dan koşa koşa gelmesi, Samsunluları mesteden nefis ve düşündürücü bir konuşma yapması,
havanın samimiyetini, sahiciliğini ve neşvesini artırmaya yetti.
Orada yaptığım konuşmada da söylediğim gibi, zorlu ama geleceğimizi inşa edecek umut dolu bir işe soyunmuş İlkadım. Tahsis edilen binanın yanında çok daha büyük ama boş bir bina var: Tügva’ya verilecekmiş. Tügva, hakkından ferağat etmeli, bu binayı sanat merkezine vermeli, geleceğimizin yapı-taşlarının döşenmesi yolculuğuna böylesine güzel bir katkıda bulunmalı.
Bu sanat merkezi, önümüzdeki onyılları inşa edecek öncü kuşakları yetiştirecek... Bundan hiç kuşku duymuyorum. Emeği geçen herkesi gönülden tebrik ediyorum.
Kuruluşunda gösterilen özen, yapılan önhazırlıklar, gerek Erdoğan Başkan’ın, gerekse bu projenin hayata geçmesi için yoğun çaba gösteren
Yahya Çınkıl, Fatih Güzel ve Hatice Kübra’dan oluşan çekirdek ekibinin yüzlerine yansıyan coşku, heyecan ve samimiyet
gelecek adına umutlu olmamı sağladı.
Gösterdikleri evsahipliğinden ötürü kendilerine yürekten teşekkür ediyor, bu girişimin geleceğimizin temellerini atacak öncü kuşakların yetiştirileceği, başka belediyeleri de harekete geçirecek bir ilk adım olmasını diliyorum.
Türkiye, içerden ve dışardan kuşatılıyor... Ama fikir, oluş ve varoluş çilesi çekerek geleceğimizi inşa etme gayretimiz aksamadan sürdüğü sürece, biz bütün kuşatmaları yararız Allah’ın izniyle...
Sözün özü:
Kök, gök ekini bir “meyve”dir. Gök, ekinini yer’de yeşertir. Bu, Rahman’ın rahmeti gereği böyledir.
Unutmayalım: Köklere inemezseniz, göklere yükselemezsiniz
. Vesselâm.
#Türkiye
#Yönetim
#Yerel Yönetim