Değerleri, o değerleri yaşatan “kültür”leri sağlam olan toplumlar kolay kolay yıkılmaz.
Tersi de doğru: Değerleri, o değerleri vareden kültürleri çürüyen, çözülen toplumlar da kolay kolay ayakta duramaz: Esen sert rüzgârların önünde sürüklenir durur ve toz olur...
Dışarıdan gelen herhangi bir marjinal akım, burada anında kitleselleşebiliyor. Müzikte de böyle bu, felsefede veya sanatta da.
Felsefede anarşist söylemler, sanatta, hayatta en uçuk-kaçık, en sapkın akımlar mesela feminizm hatta eşcinsellik gibi yönelimler kolayca merkeze oturabiliyor.
En uç akımların, sizin değerlerinizle taban tabana zıt her tür yönelimin, toplumda hızla yayılıyor olması normal midir?
Elbette ki, değildir.
Neden böyle oluyor peki?
Tabiat boşluk kabuk etmez.
Ama hayat boşluktan nefret eder ve ilk fırsatta o boşluğun yerine yenisini ikame eder. Toplumda anormalliklerin hızla yaygınlaşması kolaylaşır.
Ürpertici bir akıl tutulması yaşanır orada.
Sosyal darwinizm, geçer akçe hâline gelir.
Herkes, her grup, iktidar aygıtlarını kutsar, ekonomik, kültürel, siyasî her tür iktidar biçimini...
İktidar aygıtlarının kutsanması, gücün, dolayısıyla güç üreten araçların kutsanması sonucunu doğurur.
Türkiye şu an tam da böylesi bir felâket yaşıyor: Başına ne geldiğini bilemeyen, daha da vahimi celladına âşık hâle gelen ama bunu bile idrak edemeyecek bir akıl tutulması yaşayan anormal bir varlığı andırıyor!
Ürpertici ama gerçek bu!
Gerçekleri görmek, gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.
Gerçeklerden kaçarak bir yere varamayız bizi perperişan edecek çıkmaz sokaklardan başka!
Genç kuşağın bu toplumun değerlerinin en güçlü kaynağı, tarihin, sadece İslâm tarihinin değil insanlık tarihinin akışını tam bin yıl değiştirmemize yol açan insanlığa muazzez bir medeniyet armağan etmemizin gürül gürül akan pınarını oluşturan İslâm’la ilişkisi kopma noktasına geldi, sıfırlanmak üzere...
Son 20 yılda iki kuşağı kaybettik... Şu an vaziyet bu, ne yazık ki.
Bu, gelecek yarım asrı kaybettiğimiz anlamına gelir!
Bu böyledir; çünkü -her zaman söylediğim gibi- gençlerini ihmal edenler, geleceklerini imha ederler.
Peki, İslâm’la ilişkisi kopan, sıfırlanma noktasına gelen bu genç kuşakları kazanabilir, ülkemizin gelecek 50 yılını kurtarabilir miyiz peki?
Elbette ki.
Burada sadece bir örnekle yetinmiş olayın.
Söylenmek istenen anlaşıldı: Pergelin sabit ayağını İslâm’a, İslâm medeniyetinin ezel-ebed hattında seyreden ufkuna basan, pergelin hareketli ayağıyla bütün dünyalara, bütün ufuklara kanat çırpan toplumun önünü açacak inanmış, kendisini hakikate adayan, insanlığın yükünü omuzlarında taşıdığı bilinciyle yaşayan bir öncü kuşak yetiştirmek zorundayız.
Bu işi nasıl yapabileceğimizi, bu noktada devlete ne tür işler düşeceğini sonraki yazıda göstermek istiyorum.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.