Haşimî Yayınları’nın Kahire çıkarması...

04:007/02/2016, Pazar
G: 13/09/2019, Cuma
Yusuf Kaplan

Bir zamanlar İstanbul ilmin, irfanın ve hikmetin merkeziydi.



Bir zamanlar, sadece İslâm medeniyetinin değil, medeniyetin, insanlık tecrübesinin ve birikiminin yükünü biz taşıyorduk; adaleti, hakkaniyeti, sulhü, selâmeti biz temsil ediyor, insanlığa biz ulaştırıyorduk.



İslâm medeniyetinin atan kalbi, işleyen zihni, yürüyen bedeni, ve'l-hâsıl her şeyi Bağdat'ta Nizamiye Medreseleri'ni biz kurduk.



NİZAMİYE MEDRESELERİ DEVRİMİ


Nizamiye Medreseleri deyip geçmemek gerek: Hem İslâm medeniyetinin birikiminin tedvin, temsil, tenkit ve bütün insanlığa teklif edilmesinde kilit rol oynadı Nizamiye Medreseleri; hem de ölmeye yüzyutan, tarihin çöplüğüne atılan bütün medeniyetlerin birikimlerinin canlandırılmasında, bütün insanlığa ulaştırılmasında diriltici bir işlev gördü.



Ve nihayet, Nizamiye Medreseleri, Haçlılar ve Moğolların gerçekleştirdikleri, her şeyi yakıp yıktıkları saldırılarının İslâm medeniyetine, akîdevî, fikrî ve siyasî bütünlüğüne ölümcül darbeyi vurmasının nihâî olarak önlenmesinde de tarihî bir rol oynadı: Nizamiye Medreseleri'yle Gazâlî'nin öncülüğünde çakıltaşlarının temizlenmesinde, önümüzü açacak diriltici yapıtaşlarının döşenmesinde!



İlke şu: Medeniyet, ilim, irfan ve hikmet sütunları üzerinden yükselen bir hakikat yolculuğu.



Bugün İslâm dünyasında -bütün olumsuzluklara rağmen- Müslümanların İslâm'la ilişkilerinin büsbütün koparılamamış olmasının sırrı burada gizli işte.



Üç asırdır Batı modernliğinin geliştirdiği meydan okuma bütün dinleri, kültürleri, medeniyetleri ya fosilleştirdi ya da tarihten sildi ama Nizamiye Medreseleri'nin Ehl-i Sünnet Omurga'yı ilim, irfan ve hikmet temelleri üzerinden muhkem bir şekilde inşa etmesinden ötürü aynı yıkımı İslâm'a yapamadı.



İnsanlık tarihinin silbaştan yeniden yapıldığı bir süreçte, bizim yeniden tarihî bir yolculuğa soyunabilmemizin yolu ilim, irfan ve hikmet koridorlarından yürüyerek İslâm dünyasını akîdevî, fikrî ve siyasî bütünleşmeye ve atılıma soyunacak temelleri çok iyi atabilmemizden geçiyor.



ARAPÇA OLMADAN ASLÂ!


Arapça olmadan ilim, irfan ve hikmet birikimimize kaynaklarından nüfûz edemeyiz. İngilizce olmadan dünyayı takip edemeyiz. Latince olmadan dünyayı şekillendiren Batı uygarlığının köklerine inemez, Batı uygarlığıyla hesaplaşamayız.



Ve nihayet anadilimizi iyi kavramadan, dil zevkine sahip olmadan zihnimizi işlek hâle getiremeyiz. Arapça, İngilizce ve Latince üzerinden yapacağımız derinlikli kazı çalışmasından verimli bir sonuç elde edemeyiz.



Türkçe'yi düşünce dili yapan yegâne kaynak Kur'ân Arapçası'dır. Türkiye'de yüzyılda işlenen en büyük cinayet, Türkçe'nin Kur'ân Arapçasıyla, İslâmî anlam haritasıyla irtibatlarının sıfırlanmasıdır.



Kur'ân Arapçası olmadan Türkçe, ruhsuz bir cesetten ibaret olur ve ölür. Türkiye'de yapılan şey tam da budur. Toplumun İslâm'la ilişkilerini sıfırlamanın yegâne yolu olarak görülmüştür bu!



HAŞİMÎ YAYINLARI'NIN KAHİRE ÇIKARMASI...


Ama anlam haritaları çözülen bir dille düşünce üretilemeyeceği, başka düşünce gelenekleriyle imajinatif ilişkiler kurulamayacağı artık çok iyi anlaşıldı.



Bu yüzden Arapça klasiklerimizi basan Haşimî Yayınları'nın yaptığı yolculuk, bu açıdan tarihî bir yolculuktur ve mîlattır.



Yine bu yüzden bu yolculuğun bir noktasında yer alabilmek ve katkida bulunabilmek için bu yıl 47.si düzenlenen Kahire Kitap Fuarı'ndayız.



Kahire Kitap Fuarı, Tahran'la birlikte İslâm dünyasının en büyük kitap fuarı. İslâm dünyasında kitabın kalbinin attığı yer. Bütün İslâm dünyasının önde gelen düşünür, yazar ve sanatçılarının hem buluşma, konuşma hem de düşünceyi, sanatı yeni ufuklara taşıma noktası.



Bunların da ötesinde, fikirde ve kültürde İslâm dünyasını birbirine yaklaştıran, önemli kültürel atılımlara aracılık eden çok hayatî işlev gören önemli bir mekân, önaçıcı bir imkân Kahire Kitap Fuarı.



Haşimî Yayınları klasiklerimizi yayımlayan en önemli Arapça kitaplara imza attığı için Kahire Kitap Fuarı'nda büyük ilgi görüyor.



Gerek basılan kitaplar, gerekse kitapların özenli bir şekilde basılması Haşimî Yayınları'nın İslâm dünyasının dört bir tarafından Kahire'ye gelen yayıncılar tarafından da Mısırlı okuyucular tarafından da takdir edilmesine, büyük ilgi gösterilmesine yol açıyor.



Haşimî Yayınları, önümüzdeki süreçte Türk düşüncesinin klasik ve çağdaş yazarlarını, sanatçılarını ve düşünürlerini Arapça'ya kazandıracak. Arap dünyası ile Türkiye arasında neredeyse büsbütün kopan kültürel ve entelektüel bağları yeniden kuracak öncü bir işe soyunacak.



EHL-İ SÜNNET OMURGA'NIN KORUNABİLMESİ İÇİN...


Son olarak Kahire Kitap Fuarı'yla ilgili önemli olduğunu düşündüğüm bir gözlemimi paylaşayım sizlerle: Arap dünyası, tam ortadan ikiye yarılmış durumda.



İki Arap dünyası var: Birincisi, İslâm'la ilişkilerini -sürgit içe kapanarak- korumaya çalışan İslâmî bir dünya. İkincisi de, hızla sekülerleşen, İslâm'la ilişkilerini hızla koparan seküler Arap dünyası.



Dün, Arap Son/Bahar'ından önce, İslâm, Arap dünyasında tek vazgeçilemez “şey”di. Ama artık bu durum sona erdi, ne yazık ki. İslâm, İslâmî kesimler için bile kolaylıkla vazgeçilebilen bir şeye dönüşmüş durumda. İslâmî kesimlerim hızla sekülerleşmeleri bunun en önemli ve ürpertici göstergesi. Somut örneği ise, başörtülülerin yaygın olarak kot pantolon ve hatta taytla dolaşıyor olmaları. Arap dünyasında tesettür bitmek üzere.



İhvan o yüzden önemli/ydi: İhvan'ın başta Mursi olmak üzere liderlerinin mahkûm edilmesi, Ehl-i Sünnet Omurga'ya darbe indirilmesini amaçlıyordu.



Özetle, Ehl-i Sünnet Omurga'nın korunması, İslâm'ın korunması demektir. İslâm'ın korunabilmesi de ana kaynaklarının yeniden gün ışığına çıkarılması elbette ki.



O yüzden Haşimî Yayınları çok önemli bir girişime öncülük ediyor. Kıymeti bilinmeli. Vesselâm.





#Haşimî Yayınları
#İslâm medeniyeti
#Kahire Kitap Fuarı