Tarihin en ürpertici dönemlerinden birinin tam ortasından geçiyoruz: Tarihte benzeri olmayan, önceden yaşanmamış grotesk (=gülünç, kaba ve çirkin) hâdiselere tanık oluyoruz. Dünyanın gözü önünde, bütün insanlığın gözünün içine baka baka canlı yayında çocukları katlediyor İsrail terör devleti! Çocukları ve kadınları özellikle! Yaptıkları bu aşağılık katliamı, soykırımı izah ederken de açık açık Nazi dili ve taktikleri kullanmaktan çekinmiyorlar: “Bunlar insan bile değil, insanımsı, bizlere köle olarak
Tarihin en ürpertici dönemlerinden birinin tam ortasından geçiyoruz: Tarihte benzeri olmayan, önceden yaşanmamış grotesk (=gülünç, kaba ve çirkin) hâdiselere tanık oluyoruz.
Dünyanın gözü önünde, bütün insanlığın gözünün içine baka baka canlı yayında çocukları katlediyor İsrail terör devleti! Çocukları ve kadınları özellikle!
Yaptıkları bu aşağılık katliamı, soykırımı izah ederken de açık açık Nazi dili ve taktikleri kullanmaktan çekinmiyorlar: “Bunlar insan bile değil, insanımsı, bizlere köle olarak yaratılmış mahlûklar!” (!)
Aynen bunları söylüyorlar! Ama tastamam kendilerini tasvir ediyor bu aşağılık mahlûklar aslında böyle yapmakla! İsrail Savunma Bakanı adı bilmem ne belâ, aynen bunları söyledi, bütün dünyanın gözünün içine baka baka, bütün dünya ile adeta kafa bulurcasına!
İsrail ahalisi de aynen bu şekilde düşünüyor! Filistinlilerin kendilerine hizmet eden köleler olduğunu söylüyorlar, bunları dillendiren videolar çekiyorlar!
Evet, çok küçük birkaç istisnâî grup hariç İsrail halkı böyle düşünüyor ve hareket ediyor! Sanki “Yahu genelleme yapmayalım, İsrail yönetimi başka, İsrail halkı başka” diyen zavallı kişilerin her fırsatta dillendirdikleri o “Sıradan halk masumdur” söylemi bir ayartıdan başka bir şey değil, burada!
İsrail’de sıradan halk da, yönetimden farklı düşünmüyor, farklı bir görünüm sergilemiyor. Aynen mazlum ve masum insan kasapları yöneticileri gibi düşünüyor!
7 Ekim’den önce de, sonra da sıradan halk dediğimiz İsrail halkının Filistinlilere nasıl muamele ettiklerini, nasıl evlerine el koyduklarını, nasıl yaka paça yağmalayarak kapı dışarı attıklarını, köpek muamelesi yaptıklarını dünya âlem görmüştü zaten.
Nietzsche’nin modern Avrupa’nın kurulmasında kilit rol oynadığını söylediği, bendenizinse Avrupa’nın yıkılmasında da kilit rol oynayacağını söyleyeceğim “hazımsızlık sorunu”, hiçbir şeyi tam olarak hakkıyla hazmedememe, hiçbir şeye hakkıyla nüfûz edemeyecek kadar entelektüel sığlık ve yüzeysellik sergileme, bütün bu arızaların (defect’lerin / noksanlıkların) neden olduğu görmemiştik ve şımarıklık sendromu bütün İsrail yönetiminde ve ahalisinde aynen mevcut!
Hırsızlık, yağmacılık, tecavüzcülük, zorbalığın ve zulmün binbir türü, her şey var bu aşağılık adamlarda! Her şeye hâkim olma, herkese hükmetme, her şeye çekidüzen verme, güce sahip olma, gücü tepe tepe kullanma güdüsü, hırsızlığı, yağmacılığı, tecavüzcülüğü yaygınlaştırıyor, yaygınlaştıkça da normalleştiriyor.
Sonuçta, emperyalistlerin tecavüz ve yağmaları ile her şeye hâkim oldukları, her şeye çekidüzen verdikleri bir dünya, başkalarına, başka kültürlere, inançlara hayat hakkı tanımadıkları, kendilerine boyun etmeyenleri gözünün yaşına bakmadan yok etmekten, katletmekten çekinmedikleri, güçlünün haklı olarak görüldüğü Darwinyen bir dünya.
İşte bu tehlikelidir. Her şeyden önce güce sahip olmak, hâkim olmak, başlangıçta güven verir insanlara ve toplumlara; ama bu güven, sahte ve ayartıcı bir özgüvendir. İçi boş bir güven patlamasına yol açar bu her zaman.
İşte bu şımarıklık ve bu şımarıklığın yol verdiği fütursuzluk, katliamların ve soykırımın aksamadan sürdürülmesine yetti de arttı bile!
Paramparça olan bedenler… Kafası gövdesinden koparılan, yerlerde sürüklenen ceset parçaları… Cayır çayır yakılan sözümona güvenli, BM koruması altındaki çadırlar, o çadırlarda cayır çayır yanan insanlar, bebekler, kadınlar!
Geçen gece Refah’ta yaşanan buydu! Bu ürpertici sahneler vukû buldu.
Canlı yayında, cayır cayır insanların yakılmaları, dünyanın ayağa kalkmasına yetti.
Ayağa kalktı da ne oldu, demeyin lûtfen: Başta ABD olmak üzere, bütün belli başlı Avrupa ülkelerinde ve bu ülkelerdeki en iyi üniversitelerdeki gencecik insanlar isyan ettiler.
Üniversitelerdeki gencecik insanların haykırışları, bütün insanlığın Gazze’yi yaşamasını, unutmamasını ve Gazze için neler yapabiliriz sorusunu sormasını sağladı…
Soru şu burada: Neden Batı’daki üniversiteler, gençler ayakta? Neden onlar isyan ediyor, amfileri, sokakları onlar ayağa kaldırıyor? Aslında neye isyan ediyor bu Batılı çocuklar acaba?
Bunun nedeni yaşanan sömürgeci, emperyalist tarih. O emperyalist, sömürgeci tarihe isyan ediyor Batılı çocuklar bilinçaltlarıyla!
Gazze, inanılmaz bir ayna tutuyor herkese, her şeyi açık ve net gösteren bir ayna sunuyor.
Gazze aynasına bakan, kendi zaaflarını ve erdemlerini çok net görebiliyor! Gazze, bütün oyunları deşifre ediyor, bozuyor.
Emperyalizmin nasıl iğrenç ve ürpertici bir şey olduğunu en çok emperyalistlerin çocukları görüyor Gazze aynasına bakarak! Gazze’de yaşananları onların ülkeleri ve adamları başkalarına aynı ürperticilikle ve iğrençlikle yaşattılar hem de kaç asır bütün insanlığa! Hâlâ da yaşatıyorlar dünyanın dört bir tarafında!
İşte bu tarihî travma, Batılı emperyalist ülkelerin çocuklarının yaşanan felâketi Batı dışı toplumların çocuklarından daha ağır, daha sert ve daha ürpertici bir şekilde hissetmelerine yol açıyor!
Emperyalizmi ve sömürgeciliğin ürperticiliğini Gazze üzerinden yaşıyor Batılı ülkelerin çocukları: Gazze aynasına bakınca kendileriyle, emperyalist, sömürgeci, soykırımcı geçmişleriyle yüzleşiyorlar ve en çok onlar isyan ediyorlar Gazze’deki hunharca katliam ve soykırıma.
Vesselâm.