Amerikan yönetimi açıklama üstüne açıklama yaptı, yapmaya da devam ediyor... Keza Avrupa devletleri ve kurumları da aynı şekilde -dozu biraz daha düşük olsa da.
Mesele, özelde S-400’ler meselesi ama genelde Türkiye-Batı ittifakı ilişkilerinin geleceği...
Amerikan yönetiminin
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi alma girişimini pek de panik psikolojisiyle karşılamadı.
Ama
Pentagon ve CIA kanadı fenâ hâlde panikledi, Türkiye’ye tehdit üstüne tehditler savuruyor...
Pentagon ve CIA kanadı,
Yahudi gücünün kontrolünde. Amerikan silah endüstrisi onlardan soruluyor!
Sadece Amerikan silah endüstrisi mi?
Silah’ın raconunu onlar kesiyor...
Savaşlara onlar karar veriyor...
Kapitalist dünya sistemini onlar çekip çeviriyor...
Sisteme itiraz edenleri onlar -deyim yerindeyse- “yere seriyor”, yaşadığına pişman ediyor, perişan ediyor hatta yerinden ediyor...
Adına sosyal medya denen tastamam a-sosyal tiplerle ve a-sosyal bir şekilde işletilen başta twitter gibi mecraları, toplumları karıştırmak için icat edenler de, yönlendirenler de bu Pentagon-CIA bağlantılı Sorosgiller şebek-e-leri...
Türkiye’de tezgâhlanan Gezi Kalkışması’ndan 15 Temmuz işgal ve darbe girişimine kadar bütün operasyonların gerisinde işte bu “tayfa” var.
TÜRKİYE’NİN BAĞIMSIZLAŞMA SÜ
İşte bunlar,
Türkiye, kendilerine boyun eğmediği, eğmemekte direndiği, başka küresel ittifaklar gerçekleştirdiği için çıldırıyorlar!
Türkiye’ye diz çöktüremedikleri için çıldırıyorlar!
Bütün tezgâhları deşifre edilip püskürtüldüğü için çıldırıyorlar!
Bakın, Türkiye’nin ABD ile birlikte gerçekleştirdiği
F-35 projesinden Türkiye’yi apar-topar çıkardı bu Pentagon-CIA kanadı!
Yetmedi; bizzat Pentagon, Türkiye’yi “ekonomik istikrarsızlık”la vesaire tehdit etti; Türkiye’ye ekonomik yaptırım uygulanacağını açıkladı!
Amerika, Türkiye’nin müttefiki güya! NATO başta olmak üzere bütün belli başlı önemli Batılı kurumlarda stratejik ortağı! Güya!
Tam Türkiye, Pentagon-CIA güdümlü Amerikan yönetiminin bütün bu densizliklerine ne cevap verecek diye beklerken,
önceki akşam, Türkiye’yi S-400’leri almaması konusunda art arda tehdit eden Pentagon-CIA şebekesine tokat gibi cevap verdi ve
“S-400’ler alınacak demiyorum, alınmıştır, diyorum”
dedi.
Soru şu burada:
Türkiye, Batı ittifakını terk mi ediyor, dolayısıyla eksen mi değiştiriyor?
Eksen kayması değil yaşadığımız; kırılma noktası.
Batı ittifakıyla ya da ülkeleriyle ilişkimizde bir kırılma noktasının eşiğinden geçiyoruz...
Cumhuriyet tarihinde yaşadığımız en büyük kırılma bu.
Cumhuriyet kurulurken, Batılılara medeniyet iddialarımızdan vazgeçtiğimizi söyledik.
Bunu
Lozan ve Ankara antlaşmalarıyla
da teminat altına aldırdı Batılılar.
Artık Türkiye, Batılılara itiraz etmeyecek, her alanda Batılılaşma sürecine girecek’ti...
Özellikle
laikleşme politikalarıyla,
toplumun, ayağa kalkarak yeniden tarih yapmamızı mümkün kılabilecek medeniyet birikimimizin ve ruhumuzun kaynağı
İslâmî iddiaları benimsemeye kalkışmamızın önüne set çekilecek’ti...
Batılılarla böyle anlaştık.
Dışardan ele geçirilemeyen bir ülkenin içerden ele geçirilmesidir!
Türkiye, yaklaşık on yıldır Washington, Telaviv, Londra ve Brüksel’den bağımsız politikalar geliştiriyor...
Batılılara boyun eğmeyeceğini, kendi kaderini kendi medeniyet dinamikleri doğrultusunda kendisinin tayin edeceğini ilan etmekle kalmıyor, haykırıyor bunu yaptığı askerî operasyonlarla!
Son on yıldan bu yana güçlü bir savunma sistemi inşa etmiş olmamız, bunun bir göstergesi. Rusya’dan S-400 savunma sistemini alması da bunun bir neticesi.
Şunu iyi bilelim:
Batılı emperyalistlerin şakası yok:
Doğu Akdeniz’e savaş gemileriyle ve uçaklarıyla derinlemesine yerleştiler.
İngilizlerin Kıbrıs’a, Rum kesimine 120 savaş uçağı konuşlandırmasının anlamı ne?
Amerikalıların Romanya ve Bulgaristan’a askerî yığınak yapmalarının ne manası var?
İşin püsküllü belası var bir de: Yunanistan, ha bire Türkiye’ye karşı gazlanıyor ve kışkırtılıyor!
Birileri, Yunanistan’la bizi kapıştırarak Türkiye’yi vurma ve işgal planları mı yapıyor, diye sormak zorundayız.
Bir eksen kayması değil, esaslı bir kırılma noktası, yaşadığımız.
Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerinde paradigmatik bir değişim yaşanıyor: Kopma bu.
Değişen dünya dengelerine göre Türkiye’nin önalması, geleceğini inşa çabası, gerçek anlamda bağımsızlaşma yolunda büyük bir adım atması.
Beklentimiz, bu adımın, içerde de atılması; eğitim, kültür, medya, gençlik, şehircilik gibi alanlarda medeniyet dinamiklerimiz ekseninde büyük hamleler gerçekleştirilmesi -vakit daha fazla geç olmadan.