Ülkemizde de, dünyada da kış mevsimi yaklaştıkça, havalar soğudukça, koronavirüs vakaları da, ölüm vakaları da hızla artmaya başladı...
Çok dikkatli olmak gerekiyor. Hükümetiyle muhalefetiyle, devletiyle milletiyle toplumun kenetlenmesi, bu felâketle müştereken mücadele etmesi gerekiyor.
Tıpkı bir deprem âfetinde olduğu gibi herkesin omuz omuza vermesi, bütünleşmesi şart.
Bunu yazıyorum yazmasına da, koronavirüs konusunda toplumda ortak bir mücadele ve dayanışma ruhu yok, ne yazık ki. Daha doğrusu başlangıçta, geçen yıl bu felâket patlak verdiği zamanlarda, ilk haftalarda, böyle bir ruh vardı ama şimdi o ruhtan eser kalmadı.
İyi de neden peki?
Koronanın şakası filan yok ki!
Bir kaç sebebi olabilir bunun.
Birincisi, koronavirüsün tabiî bir salgın olmadığına dair spekülasyonların bütün dünyada artması ve bu spekülasyonların yavaş yavaş gerçeğe dönüşmesi...
Bu kadarla yetiniyorum burada, bu konuyu başka bir yazıda yazacağımı hatırlatarak.
İkinci sebebi, ülke içindeki siyasî dengelerle ilgili olabilir.
Doğrusu, muhalefet partilerinin, bazı tıp örgütlerinin, koronavirüsle ilgili hükümetin politikalarını, stratejilerini eleştirmesi, varsa yapacakları katkılar, bunları dillendirmesi, elbette ki, son derece doğal.
Fakat Türkiye’de başka bir felâket yaşanıyor koronavirüs felâketiyle canhıraş boğuşulurken: Muhalefet partilerinin ve sivil örgütlerin bir felâket üzerinden felâket üreterek, toplumun psikolojisini bozarak hükümete vurmak için vuruyor olması, fırsat bu fırsat diyerek hükümetin bu şekilde zayıflatılıp gönderilmesi çalışması yapıyor olması...
Partisiyle, sivil toplum örgütüyle bütün muhalif oluşumların hükümetin salgınla mücadele biçimlerini eleştirmesinden, yanlışlıklara dikkat çekmesinden, varsa doğru önerileri, bunları dillendirmesinden daha doğal ne olabilir ki!
Ama Türkiye’de yaşanan bu değil. Ve bu da doğal, normal filan değil kesinlikle: Hükümetin zaaflarını alabildiğine büyütmek ve bu zaafları fırsat bilerek yıkıcı, her şeyi tarumar edici saldırılar yapmak.
Ve sanki bu virüsü hükümet icat etmiş gibi, ülkeyi kaosa sürükleyecek sarsak, fütursuz, duyarsız açıklamalar yapmak!
Bu çok tehlikeli işte!
Bendeniz CHP iktidarda olsaydı, benzer hâdiseler yaşansaydı, yine aynı şeyleri yazardım. Beni bilen bilir. Partizanlık yapılamaz böylesine hayatî ve hassas bir konuda.
Bu arada son haftalarda yaşanan ve buraya kadar söylediklerimi doğrulayan çok ürpertici bir hâdiseye, gelişmeye dikkat çekmek istiyorum tam bu noktada.
Hastanelerde, koronavirüs hadiseleri nedeniyle hastaneleri arayan, ambülans için ilgili yerleri, telefon numaralarını arayan vatandaşlarımızla hiç ilgilenilmiyor olması; hasta olan, şikayeti olan vatandaşlarımıza kötü muamelelerde bulunuluyor olması, çok tedirgin edicidir. Bu konuda bir arkadaşımın, ailesi ve çocuklarının perişan olduklarını hatırlatmakla yetiniyorum sadece.
Sağlıkçıların her zaman yanında yer almış, bütün sorunlarıyla yakından ilgilenip ilgili yerlere, bakanlara doğrudan iletmekten çekinmemiş bir yazar olarak ben bu tür hâdiselerde hızlı bir artışın olduğunu öğrendikçe sağlıkçılarımızın böylesine kritik bir süreçte bile siyasî kaygılarla kullanılabilir olmasına çok üzülüyorum; ülkem adına, bu ülkenin sahipsiz insanları adına öfkem artıyor!
Olmaz bu!
Cinayettir, hıyanettir, iğrençtir bu!
Böylesine büyük bir salgında bile sağlıkçıları kullanarak muhalefet yapmak başka türlü nasıl izah edilebilir ki!
Bütün sağlıkçılarımıza, bu tür işi yavaşlatma, görevi suistimal etme gibi protestolara kalkışan kişileri derhal ilgili yerlere bildirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Hayatlarını bizim için tehlikeye atmaktan çekinmeyen, her tür takdiri hak eden bütün sağlıkçılarımızın bu tür girişimlere gereken cevabı vereceklerinden kuşku duymuyorum.
Böylesine kritik bir ortamda fırsatperestlik yaparak kaos çıkarma, kaostan medet umma, hükümete karşı iç-dış aktörlerle ekonomik darbe yapma, ülkemizi bekleyen, geliyorum diyen en büyük sorun şu ân.
Hükümetin ekonomik önlemler alırken en yoksul kesimleri dikkate alarak politikalar geliştirmesini, işsizliğin artmaması için ulusal ve uluslararası atılımlar gerçekleştirmesini bekliyoruz.
Uyarıyorum: Türkiye’yi ekonomik olarak vuracaklar. Ekonominin zaafları artıkça, bu koronavirüs ortamında krizlere doğru yol aldıkça Türkiye’nin ekonomik olarak çökertilmeye çalışılacağını görmek için kâhin olmaya gerek yok.
Türkiye’de halk desteğiyle, seçimlerle iktidar olamayanların, kaoslardan, krizlerden ve süpergüçlerden medet umarak, sözgelişi Biden’lardan filan destek umarak iktidar olabileceklerini düşünmeleri bile çok ürperticidir!
O yüzden ekonomik darbeleri püskürtecek ekonomik, sosyal, siyasî ve stratejik önlemler almalı Türkiye.
Dışardan da Türkiye’yi köşeye sıkıştırarak savaş tuzağına düşürecek emperyalist ve haydut devletlere karşı müteyakkız olmalı.
Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.