Ehl-i Sünnet Omurga’yı koruyamazsak un-ufak oluruz!

İslâm dünyasının önündeki en büyük tehlike, mezhep çatışması tehlikesidir.

Burada büyük bir tezgâh ve anlamakta zorlandığımız ürpertici bir tuzak var.

Eğer zekice ve basiretle hareket edemezsek, bu tezgâhı göremez ve önleyemez, tuzağı bozamaz ve püskürtemeyiz.

Tezgâh şu:

.

Dahası, bu

hiç bir zaman. Tarihte de böyle olmadı zaten.

Mezhep çatışması, bizzat Batılıların -özellikle de

ve gerçeğe dönüştürülmeye çalışılacak... Hedef bu.

İşte bu

adım adım hayata geçirmeye çalışıyor İngilizler.

İngilizler, yaklaşık iki asır önce

; Vehhâbîliğin ürünü neo-selefîler üzerinden önce

çeşitli örgütler aracılığıyla bütün İslâm dünyasına yaydılar; sonra da neo-selefî hâricîler üzerinden

icat ettiler.

Sonuçta şöyle bir manzara zuhûr ettirildi:

. Bütün dünyaya, özellikle de İslâm dünyasına -tam anlamıyla

demek olan- bu

Burada sinsi ve son derece tehlikeli bir oyunun ilk aşaması sahneye konuldu:

; böylelikle İran'ın bu saldırıya karşı koyması için gerekli bütün şartlar oluşturuldu.

Nihayetinde

Oysa

Burada çevrilen

İşte tam bu noktada bin yıllık bir mücahede ve mücadele sonrasında Selçuklu, Eyyûbîler ve Osmanlı'yla Ehl-i Sünnet omurgayı kuran ve koruyan bu topraklar ile Mısır ve hinterlandında Ehl-i Sünnet omurganın hızla güçlendirilmesi ve tahkim edilmesi gerekiyor.

İşte

var:

Birincisi,

gerçeğini bütün dünyaya ilan etmek.

İkincisi, Suudlar ve İran üzerinden bir düşmanlık üreterek

, Müslümanların böyle bir tezgâha aslâ düşmeyeceğini, düşürülemeyeceğini yine bütün dünyaya haykırarak

ve bunun gerçek bir mezhep çatışmasına dönüşmesini her hâl ve şartta önlemek.

Üçüncüsü, belki de en önemlisi de, hâlihazırda

Eğer

, bunun için de

inşa edilerek

, bu zorlu ama zorunlu yolculuğun iki muazzam sonucu olacak:

Öncelikli olarak,

, İslâm dünyasında yapay olarak icat edilen ama zamanla gerçeğe dönüşme emareleri gösterdiği gözlenen

İkinci olarak da, tıpkı bin yıl önce birinci medeniyet krizinin hemen arefesinde Gazâlî'nin öncülüğünde gerçekleştirilen,

, bu, hem İslâm dünyasının

çıkmasının sarsılmaz yapı taşlarını döşemiş olacak hem de tarihin silbaştan yeniden yapıldığı bir zaman diliminde

Altını çizerek tekrar tekrar hatırlatmakta yarar görüyorum: Eğer Ehl-i Sünnet omurga yeniden güçlü bir şekilde inşa edilemezse, mezhepler yok sayılarak İslâm dünyasının birleştirilebileceği yanılgısına düşülür.

Oysa

Tehlikelidir; çünkü

ve ardından da

, sonu gelmez çatışmaların eşiğine sürüklenmemiz anlamına gelir.

Batılıların, özellikle de

tam da budur:

Sözün özü: Eğer İslâm dünyasının kahir ekseriyetini oluşturan omurga çökerse, İslâm dünyasının toparlanabilmesi de imkânsız hâlâ gelir.

Yine Omurga yeniden muhkem bir şekilde kurulursa, geleceğimizi sarsılmaz temeller üzerinden kurabilmemiz ancak o zaman imkân dâhiline girebilir.

-Allah muhafaza.