Seçimler ikinci tura kaldı. İkinci turdan çok güçlü çıkması gerekiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın.
O zaman içeriden ve dışarıdan aynı anda işletilen çok yönlü kuşatma yarılabilir ve Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesi yol alabilir…
İki yüzyıllık tarihe dönüp bakın, göreceksiniz bu yakıcı gerçeği.
Türkiye, bin yıldır, eksen ülkeydi; bundan sonra da öyle olacak inşallah.
17. yüzyıldan itibaren dünya tarihinin akışını şekillendiren pagan modern Batı uygarlığı, kontrol ve kolonizasyon güdüsü tarafından güdüldü: Hem Tanrı fikrine, hakikat fikrine ve tabiata hem de başka medeniyetlere saldırıya dönüştü.
Sonuçta, Tanrı’nın yerine azmanlaşan insanı, kilisenin yerine de siyaseti (politika’yı) yerleştirdi.
Modern pagan insan, sınırlı aklına sınırsız güçler atfetmekle ve araçları (güç üreten siyaseti, bilimi, teknolojiyi vesaire) amaçların önüne geçirmekle, bir yandan hem tabiat üzerinde hem de dünya üzerinde hegemonya kuracak gözkamaştırıcı bir atılım gerçekleştirdi ama öte yandan da, bu maddî atılımı mümkün kılan dinamikler, modern Batı uygarlığının altını oyan dinamitlere dönüştü.
Gelinen nokta yalnızca Batılılar için değil, bütün dünya için ürperticidir ve yol ayırımıdır:
Tanrı fikri yok edildi; önce Batı’da; sonra da zamanla küre ölçeğinde.
Tabiat önce düşman ilan edildi; sonra da ele geçirildi ve delik deşik edildi.
İnsanın varlığı tehlikeli bir sürece girdi.
Nietzsche’nin haykırışına çöküş felsefesi olarak nitelediğim postmodern filozoflar ve sosyal teorisyenler güçlü ses verdiler:
Bu çıkmaz sokaktan tek çıkış yolunun, Hâkim paradigma’nın dışına çıkmak, hâkim paradigmadan kurtulmak olduğunu itiraf ettiler. Foucault, aynen böyle söylemişti; üstadı Nietzsche’nin izinden giderek.
Yeni bir sözü kim söyleyecek?
Çinliler, Hintliler, Japonlar mı?
Elbette ki, hayır.
Hayır; çünkü hepsi de kapitalistleştirildiler; uyutuldular ve yutuldular.
Söylenecek tek yeni şeyi Müslümanlar söyleyebilirler.
Batı uygarlığı hem kendisi felsefî olarak çöktü hem de İslâm dışındaki diğer medeniyetleri fosilleştirdi ve kapitalistleştirerek bitirdi.
Ama İslâm’ı fosilleştiremediği için çıldırıyor. O yüzden yüzyıllık stratejilerini, İslâm’ın gelişini önlemek için geliştiriyor: İslâm’ın tarih sahnesine çıkışının Türkiye’nin yeniden medeniyet iddiasıyla donanmasıyla mümkün olabileceğini bizden çok daha iyi bildiği için de yüzyıllık stratejilerini münhasıran Türkiye üzerinden, her ne sûretle olursa olsun, Türkiye’nin toparlanmasını ve ayağa kalkmasını, medeniyet coğrafyasını toparlamasını ve ayağa kaldırmasını önlemek amacıyla geliştiriyor.
Türkiye, bu yükü taşıyabilecek durumda mı?
Şu hâliyle, hayır.
Ama bu yola girdi; Ak Parti, kendisini köklü bir özeleştiriye ve yenilenmeye tabi tutarsa, muhalefet partileri de, medeniyet fikri etrafında “önce Türkiye!” diyebilecek bir noktaya ulaşırsa ve önümüzdeki 10 yıllık süreçte eğitim, düşünce, sanat, kültür, şehircilik, medya ve gençlikte devrim niteliğinde adımlar atabilirsek, evet.
Asıl yolculuk, o zaman başlayacak... Dalga-kurma süreci bu.
Şimdilik, dalga-kırma süreciyle boğuşuyoruz... Oyunları bozmakla, püskürtmekle uğraşıyoruz... Mesafe de alıyoruz...
Dalga-kurma süreci ondan sonra başlayacak inşallah…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.