Bayramlarımızı da zehir ettiler emperyalistler! İnsanlığın başına bela ettikleri virüs belasıyla asıl kendilerinin virüs olduklarını, belâ olduklarını gösterdiler!
Bütün dünyayı iki yıldır korona hapishanesine tıkadılar! Koyun gibi güdüyorlar hepimizi! Bütün insanlığın insanî bağlarını, birbirleriyle kurdukları ilişki ve irtibatları kopardılar!
Virüs’ün Çin’de bir laboratuvarda kimyasal olarak üretildiği açıklandı İngiltere’deki bilim adamları tarafından.
O gün bugündür, içimde bir kurt vardı; bu korona denen virüs, insanlığı hizaya sokmak, koyun gibi gütmek, köleleştirmek için yapay olarak icat edilmiş bir silah mı acaba, diye sorup duruyordum kendi kendime zaten. Adına ne dersek diyelim, yaşadığımız, virüs üzerinden, korona üzerinden biyolojik ve kimyasal bir savaş.
“İnsanlar ölüyor ama”, diye itiraz edecek olanlara, verilecek tek cevap var: Umurlarında değil bu emperyalistlerin! Kaldı ki, dertlerinde biri de bu: Dünya nüfusunu kırdırmak! Ama bu arada ceplerini doldurmak!
Bilim adamları denen -anarşist ve cins bilim felsefecisi Paul Feyerabend’in yerinde tanımlamasıyla- “dokunulmaz kutsal inekler” aracılığıyla yapmak bunu ne kadar ürperticidir değil mi: İlaç savaşlarını o en parlak bilim adamlarını kullanarak sürdürüyorlar değil mi? Nasıl bir kapitalizm, nasıl bir iğrençlik ve sömürü çarkı dönüyor bir bilseniz, yazsam haftalar sürer ve küçük dilinizi yutarsınız!
Ben burada insanlığın kökünü kazıma, ilaç şirketlerinin kârlarına kâr katma savaşlarında kullandıkları o en parlak bilim adamlarına “kutsal inek” dedim diye saldıracak koyunlar olabilir bana, bilimperestler!
Beyinlerini bu kutsal ineklerine kiraya veren tipler!
Ama gerçekler acıdır ve acıtır. İnsanlığa hakaret eden, insanlık değerlerini hiçe sayan kişilerin savunulabilir bir tarafı olabilir mi!
Kim olursa olsun, neye inanırsa insansın, kınanır mutlaka, değil mi!
Bu yazıda arefe günlerimizin o tatlı heyecanını ve telaşını, bayramlarımızın lezzetli sevincini ve coşkusunu yazacağım.
Bayramlarımız ne güzeldir bizim: Zamanın akışını durdururuz biz bayramlarda. Meydan okuruz zamanın akışına. Zaman bizimdir ve bizizdir artık.
Bayram dışında iş, ev, taşıt arasında yaşanan ruhsuz hayat durur bayramlarda, son bulur. Bayram kendi zamanını ve hayatını inşa eder. Ruh dolu, kardeşlik dolu, sevgi ve saygı dolu bir hayat sunar bize.
Arefe günleri, bayramın gebe olduğu kardeşliği, sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, paylaşmayı ve ruhu iliklerimize kadar hayal ettiğimiz, bayram coşkusundan önce bayramın geliş heyecanını iliklerimize kadar doyasıya yaşadığımız kutlu günlerdir, rahmet günleridir.
Arefe günlerinde heyecan doruktadır, bayram günlerinde coşku. Arefe günlerinin tadı ve telâşı bir başkadır, bayram günlerinin tadı ve telâşı ise bambaşka.
Arefe günleri, bayram öncesi şafağın atacağı, fırtına öncesi sessizlik günleridir. Ama sessiz değildir. Evde, mahallede, bakkalda, camide, çarşıda pazarda tatlı bir koşuşturmacadır alır gider başını…
Arefe gününün bayram telâşı ne güzeldir. Ne kadar umut dolu, sevgi dolu, insan dolu, hayat doludur…
Anneler, arefe günü çarşıda pazarda dolaşırlar telâşla, heyecanla, coşkuyla: Yüzleri güler. Çocuklarının yüzlerini güldürecek, bayramın neşesini, coşkusunu, heyecanını daha bayram gelmeden bizzat kendileri hissedecek ve herkese hissettirecektir.
Arefe günleri, annelerin günleridir. Sadece annelere özeldir.
Bayram günleri bütün ailenin, özellikle de çocukların, elbette ki.
Arefe günü, bir ışık dolar eve, her tarafa, her yere: Anneden yansıyan ışıktır bu.
Arefe günü, annenin ışığı Güneş’e bile ışık verir, enerji verir adeta.
Mevsim yazsa güneş “yakmaz”.
Kışsa, anneden aldığı ışıkla, enerjiyle en küçük bir ışık huzmesi bile insanın içini ışıtmaya, ruhunu kanatlandırmaya, bütün aile fertlerinin bir cennet bahçesinde yaşıyormuş hâlet-i rûhiyesiyle dolmalarına yeter.
Arefe telaşında insanların, özellikle de annelerin sadece yüzü gülmez; ruhu da güler ve ruh üfler herkese...
Bayram’ı herkes yaşar ama arefe günlerini yalnızca anneler yaşar iliklerine kadar ve bize de yaşatırlar bütün sıcaklığıyla, sarıp sarmalayıcılığıyla.
O yüzden arefe günleri bir başka güzeldir, bayram günleri başka.
Annelerimizin arefeleri heyecanlı, hepimizin bayramı canlı, capcanlı olsun, ülkemizin ve mazlum Müslümanların kardeşliğine, huzuruna vesile olsun, diliyorum Rabbim’den.
Arefeniz ve buruk bayramınız mübarek olsun, örselenmiş tatilleriniz bayram olsun, sıla-i rahim ruhuyla yaşansın.
Unutmayalım: Tatil, bayramda en yakınlardan kaçıştır; sıla-i rahim ise en yakınlara koşuş. Allah, sıla-i rahim yapanlardan eylesin hepimizi. Vesselâm.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.