İnsanlık tarihindeki bütün büyük atılımlar, ruh atılımlarıdır. Genelde medeniyet ölçeğinde, özelde, fikir, sanat, ahlâk ve siyasette gerçekleştirilen bütün atılımların gerisinde kanatlandırıcı bir ruh gizlidir.
RUH ATILIMI OLMADAN ASLÂ!
Ruh atılımı, önce bir heyecan dalgası oluşturur, sonra insanlık çapındaki bir fikri, ilmek ilmek örer koza gibi. Son olarak da bu ruh ve fikir, hayata dönüşür, insanlara diriltici bir hakikat aşısı yapar.
Ruh atılımı, köklerle kurulan irtibatın muhkemliğinden doğar. Köklerle ne kadar muhkem irtibat kurulursa, göklerle o kadar muazzam ve muazzez bir râbıta gerçekleşir, yeryüzünde gökekini leziz meyveler yeşerir.
Ribatla çıkılan, irtibatla kurulan ve râbıtayla yoğrulan hakikat yolculuğu, ruh atılımıyla kanatlanır, herkesi kanatlandırır, insanlara umut ve ufuk sunar.
NEBEVÎ SOLUK ÇEKİLDİ, İNSAN RUHUNU YİTİRDİ
Mekke'den ve Medine'den süt emen, üç kıtanın kesişme noktasını beş asır darusselâma dönüştüren Osmanlı'nın durdurulmasıyla birlikte, Nebevî soluk dünyadan çekilince, rahmet de çekildi: Kapitalizm, liberalizm ve neo-liberalizm üzerinden insanlığı hem tarihin en karanlık ve ürpertici savaşlarının hem de yokedici ruhsuzluğun eşiğine fırlattı.
Çağdaş insan, ruhunu yitirdi. Batı uygarlığının bütün dünya üzerinde hegemonya kurması, bütün belli başlı dinlerin ve medeniyetlerin kökünü kazıması, varoluş şartlarını ve zeminlerini ortadan kaldırması, ruhsuzluğun bütün küre ölçeğinde dalbudak salmasına yol açtı: Sonuç, insanlığın varoluşsal intiharın eşiğine yuvarlanması oldu.
Önce sömürgecilik, sonra emperyalizm, son olarak da kapitalizmin cinayetlerini meşrulaştırma aygıtına dönüşen neo-liberalizm, Hakikat'e, insanlığa ve tabiata tecavüz etti; dünyayı ruhsuzluğa mahkûm etti.
İnsanlık, insanlığa yeniden hakikat aşısı yapacak, insanlığı yeniden adalet, hakkaniyet ve barışla buluşturacak ruh atılımına gebe.
O yüzden bu ülke de, böylesi bir ruh atılımını hayata ve harekete geçirecek Hakikat'e gebe.
Anadolu, bin yıllık fikir, oluş ve varoluş çilesinin yoğurduğu bu ruhun, bu ruh atılımının en temiz, en bozulmamış kaynağı: Biz Hakikat'e talip olursak, bu ruhu oluşturan, bu ruhun oluşturduğu dip dalga taze bir ruhla, taptaze bir heyecan ve coşkuyla kaynağından fışkıracak ve insanlığın hakikat susuzluğunu giderme yolculuğuna soyunacak bir kez daha.
Anadolu'da bir ruh var: Kanatlandırıcı bir ruh bu: Keşfedilmeyi ve harekete geçirilmeyi bekleyen diriltici bir ruh.
Bir kaç aydır, Anadolu'yu karış karış dolaşıyorum yine.
Üniversitelerde, evlerde, derneklerde, vakıflarda, bu ruhun sayha sayha, safha safha, büyük bir coşku ve heyecanla yeniden can bulduğunu, yeri ve zamanı gelince kaynağından fışkıracağını görüyorum.
Son aylarda nefes nefese Anadolu'ya yaptığım yolculuklarda, bu ruhun oluşmasına, olgunlaşmasına, kaynağından fışkırmasına karınca kaderince katkıda bulunmaya çalışıyorum.
MALATYA VE SİVAS MÜNBİT İKİ RUH ŞEHRİMİZ!
Son bir kaç hafta içinde önce Malatya ve Sivas'taydım. Sonra da Samsun ve Konya'da.
Malatya'da kaldığım bir gün boyunca toplam altı konferans, sohbet yaptım. Malatya'da bir ruh var. Malatya, her zaman olduğu gibi münbit bir şehrimiz. İl Millî Eğitim Müdürümüzün, Malatya MTTB şubesinin ve Malatya Arifan'ın girişimleriyle üniversitede, medrese ve derneklerde geleceği getirmek için çırpınan özverili, öncü isimlerle birlikte olduk.
Sonra Sivas'ta Din Eğitimi Genel Müdürümüz Nazif Yılmaz Bey'in öncülük ettiği Din Eğitimi ve Değerler Çalıştayı'nın Arifan'daki ayağına katıldım. Nazif Bey, mütevazı ve adıyla müsemma yılmaz biri. Önemli işlere imza atıyor, atacak...
Ardından Samsun'a geçtim. Ensar Vakfı'nın değerli ve öncü isimlerinin girişimleriyle önce İlâhiyât Fakültesi'nde bir konferans verdim. Büyük salon tıklım tıklım doluydu; genç arkadaşlar konferansı ayakta takip ettiler sabırla ve dikkatle. Dekan Hocamıza desteklerinden ötürü teşekkür etmek isterim.
Ardından Ensar'ın merkezinde verimli bir sohbet gerçekleştirdik. İsmail Kasapoğlu kardeşimin ve diğer Ensar yöneticilerinin üniversitede, yurtlarda ve evlerde yaptıkları gözyaşartıcı, öncü, önaçıcı çalışmalara tanık olmak umudumu artırdı.
KONYA KADEM'DE İKİ UNUTULMAZ GÜN!
Son olarak hafta içinde Kadem'in davetlisi olarak iki gün boyunca Konya'da unutulmaz iki gün ve gece geçirdik.
Konya Kadem, genelde kadınlar, özelde diğer Kadem'lere örnek olacak, öncülük edecek çalışmalara imza atıyor. Kardeşlik, heyecan, coşku ve samimiyet, Konya Kadem'in değerli yöneticileri Kübra Solak, Ayşe Atsan, Feyza Dursun ve Nilüfer Cengiz Hanımların örnek ve önaçıcı çalışmalar yapmalarını kolaylaştırıyor. Konya Kadem, önümüzdeki yıllarda Türkiye ölçeğinde öncü işlere imza atacak...
Konya'da Meram Fen Lisesi ile Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İHL'de parlak genç arkadaşlarla buluştuk.
Konya'da iki güzel sürprizle karşılaştım. Sevgili kardeşim Melek Çakıroğlu İstanbul'dan gelmişti konferans için. Ayrıca yıllardır Konya'ya her yıl 4-5 kez gidip geliyorum ama tarihî Sille'den kimse sözetmemişti. Konya programına kadın elinin değdiğini kalacağımız yer olarak Sille'de Sillehan gibi otantik, nefis bir yerin ayarlanmasından anlaşılabiliyordu kolaylıkla.
Anadolu, büyük ruh hamlesine hazırlanıyor adım adım, sabırla ve özverili çalışmalarla. Ne zaman Anadolu'ya açılsam, taptaze bir ruhla, coşkuyla ve umutla kuşanıyorum.