Ama sorun bundan sonra başlıyor:
, istisnasız bütün televizyonlarda, ABD seçimlerinden ötürü
Bir ân, işgal edilmiş bir ülkede gibi hissettim kendimi! Evet
Sabaha kadar Türk televizyonlarında neredeyse herkes
yaptı. Hillary kesin olarak kazanacaktı! Amerikan medyası, inanılmaz bir Hillary propagandası yapmıştı.
Ama Trump, herkesi ters köşe yapmayı başardı. Bizimkiler neye uğradıklarını şaşırdı!
ABD seçimleri'nde
Rahmetli Erbakan Hoca'nın dediği gibi, “
” Trump'tan, Hillary Clinton'dan bana ne! Al birini vur ötekine!
Ama aptal olmanın da âlemi yok: Amerikan seçimleri, dünya için önemli elbette.
Kısa vadede:
bakmak...
Orta ve uzun vadede:
uzun soluklu hazırlıklar yapmak zorundayız...
***
Ama şu aşamada kim başkan olmuş olursa olsun,
esas itibariyle. Önce bunu bir kenara kaydedelim.
O yüzden “bana ne” diyorum.
O yüzden “al birini, vur ötekine” diyorum.
Niçin?
Esas itibariyle kısa vadede, görünür bir gelecekte köklü bir değişiklik olmayacağı için.
Ama orta ve uzun vadede, ABD'nin de, diğer Batılı emperyalistlerin de, bölgemizden defolup gitmeleri için adım adım, zekice stratejiler geliştirmek, uzun bir yolculuğa hüküm giymek zorunda olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.
İzini sürmemiz gereken soru şu bu noktada: Amerika nedir, nasıl bir ülkedir, ne'yi temsil eder, neden bizim bölgemize yerleşmiştir, Amerika'yla nasıl mücadele edebiliriz ve bölgemizden çekip gitmesini nasıl sağlayabiliriz?
Öncelikle şunu söylemek gerekiyor burada:
Amerika, kelimenin tam anlamıyla
. O yüzden emperyalizmin tarihinde paradigma değişiminin adı ve adresidir. Görünür-görünmez yönleriyle gerçek emperyalizm, Amerikan emperyalizmidir.
Amerikan emperyalizminin doğasına ve özelliklerine geçmeden önce, Amerika'yı doğuran tarihî arkaplana biraz yakından bakmakta yarar var.
1618-1648 yılları arasında yaşanan, Almanya'nın nüfusunun yarısının telef olmasına yol açan Otuz Yıl ya da Din Savaşları,
işaret eder.
1648 yılında imzalanan Vestfalya Barışı,
Avrupa'lıların hem dünya coğrafyasına yayılmalarını, sömürgecilik ve emperyalizm çabalarına soyunmalarını hızlandırdı hem de
sağladı.
Avrupa'da
. Adına “
” denen bu süreç,
yol açtı. Her şey
altına girdi.
Bu süreç, İngilizlerin gerçekleştirdikleri ama ikincisinden itibaren Amerikalıların gerçek boyutlarıyla hayata geçirdikleri
birlikte yerle bir oldu. Bu kez, politikanın ve her şeyin
'nın boyunduruğu altına girdiğini görüyoruz.
Sonuçta Avrupa Dünya Düzeni, iki kanlı paylaşım savaşından sonra birdenbire çöktü! Hem de Avrupa gücünün zirvesine ulaştığı bir zaman diliminde.
Avrupa'nın yerini 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren
yaygınlaştıran, ulus egemenliğini aşındıran
aldı.
Böylelikle ikinci dünya savaşından sonraki süreçte
.
En azından, iki Amerika var o yüzden.
: Yahudi şirketlerin ve çıkar çevrelerinin güdümündeki, CIA'yi kullanan Yahudilerin Amerika'sı bu. Clinton'lar, bu Amerika'nın çocukları.
, beyazların kontrolündeki, kendini vadetmek ve meşrulaştırmak için FBI'yı kullanan
(Beyaz, Anglo-Sakson, Protestan'lardan) oluşan ulusalcı Amerika. Trump, işte bu Amerika'nın çocuğu.
Özlü bir şekilde söylemek gerekirse,
. Ve çatışma hâlinde bu iki Amerika. Yalnızca Amerika içinde değil küresel ölçekte de.
Velhasılı kelâm,
Amerika'da yaşanan bu değişim ve çatışmanın sonuçlarını, küre ölçeğinde de göreceğiz önümüzdeki süreçte.
Burada son olarak şu kadarını söylemekle yetineyim: Günlerdir, haftalardır,
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.