Yeni Suriye’nin kalkınma programının yönetişimi ve finansmanı üzerine

04:0015/12/2024, Pazar
G: 15/12/2024, Pazar
Yusuf Dinç

Nihayet gün geldi. PKK değil ama Suriye halkı bir devlet kuracak. PKK devletler tarihinin bütün yanlışlarını misliyle tekrarlamak üzere bir terör devleti kurmak istediği için başaramayacak. Suriye halkı ise geçmişin ve bugünün devletlerinin yanlışlarını bırakın tekrar etmeyi düzeltmek istediği için kurabilecek. Ve isteklerine uygun olarak onlar bu rüyaya Türkiye ile beraber yürüyecek. Suriye halkının başarısının ikinci kısmında, yani ülkenin ayağa kaldırılmasında, Türkiye katkısını elbette esirgemez,

Nihayet gün geldi. PKK değil ama Suriye halkı bir devlet kuracak. PKK devletler tarihinin bütün yanlışlarını misliyle tekrarlamak üzere bir terör devleti kurmak istediği için başaramayacak. Suriye halkı ise geçmişin ve bugünün devletlerinin yanlışlarını bırakın tekrar etmeyi düzeltmek istediği için kurabilecek. Ve isteklerine uygun olarak onlar bu rüyaya Türkiye ile beraber yürüyecek.

Suriye halkının başarısının ikinci kısmında, yani ülkenin ayağa kaldırılmasında, Türkiye katkısını elbette esirgemez, esirgememeli. Yoksa devrimi çalmak, kendine mal etmek isteyenler, mazlum insanları eskisinden de beter etmek isteyenler hep vardır ve olacaktır.

Özlenen Türkiye budur;
kaderi yazar ve kadere teslim olur. İşte rasyonalite dediğimiz…
Diğer taraftan Suriye halkının zaferi Türkiye’nin
küresel adalet
propagandasına dönüştü. Türkiye’nin kendi yaptığı bir propagandadan bahsetmiyorum, halkların ikrarını kastediyorum. Bir de Almanya’nın, Amerika’nın, Rusya’nın, İtalya’nın, Fransa’nın, İngiltere’nin kendi propagandalarını hatırlayın. Tarihte ve bugün dahi sırf propaganda için katliamlar yapmışlardı. Neyse. Devam edelim.

Peki, kurulduktan sonra altyapısı gelişmemiş yahut yok edilmiş bu ülkenin ayağa kaldırılmasının finansmanı ve yönetişimi nasıl mümkün olacak?

Önce yönetişim kısmına bakalım. Türkiye politik olarak Suriye’nin geleceğini Suudi Arabistan, Ürdün, Irak ve Katar gibi Suriye’nin komşularının katkılarıyla aydınlatmak istediğini Bakan Fidan’ın Katar’daki açıklamalarıyla ilan etti. Sorumluluğu paylaşma iradesi gösterdi ve Suriye’ye sınırı olmayanları dışarıda bıraktı. En doğrusunu yaptı.

Türkiye’nin toksik ve yabancı unsurlarla değil ama Suriye’nin komşularıyla sorumluluğu paylaşma iradesi bana bir şeyler anlatıyor. Şöyle bir bakınca Suriye’nin temsilinin en kayda değer olduğu uluslarüstü yapının İslam İşbirliği Örgütü (OIC) olduğu görülür. Bu iradenin gözlüğünden bakınca acaba diyorum; Suriye’nin kalkınma programının yönetişiminde Türkiye ve OIC eşgüdümlü düşünülebilir mi?

Öncelikle elimizde bir hesap var. Dünya Bankası tarafından hazırlanmış ve bu minvalde 400 milyar dolarlık bir bütçe çıkarılmış. Ama belki bu bütçeyi de yeniden hesaplayıp takvimini ve kaynaklarını belirleyerek tranşlarını Suriye’ye yardımcı olacak biçimde ayarlamak gerekir.

Türkiye ve OIC eşgüdümünü organize edebilecek iki de kurumumuz var. Birisi başkanının Sn Cumhurbaşkanı olduğu
İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi
(İSEDAK-
COMCEC
). Diğeri ise
The Statistical, Economic and Social Research and Training Centre for Islamic Countries
(
SESRIC
-İslam Ülkeleri İstatistiki, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi).

OIC uhdesinde ve her ikisi de Ankara’da olan bu kurumlar sürecin yönetişimini yapmaya elverişli vizyon ve misyona sahipler. Türkiye merkezinden doğru paydaşlarla organik bir yönetişim sağlama kabiliyetini haizler. Paydaşları “seçerek” davet edip masalar oluşturarak süreci yönetebilirler.

Gelelim finansman tarafına… Finansman sağlamak oluşturulacak kalkınma programı için bir gereklilik ve meşruiyet aracı olacaktır. Fakat yanlış finansman prangaya dönüşür. Yanlış finansın anti-demokratik karakteri devrimi başlamadan yozlaştırıp bitirir. Demokratik bir finansman programı tanımlamak gerekir. Suriye’nin de ortak olduğu Dünya Bankası ve en önemlisi de İslam Kalkınma Bankası önderliğinde sonra Avrupa Kalkınma Bankası ve Asya Kalkınma Bankası ile demokratik bir finansman modeli tanıtılıp Suriye’nin ihtiyaçlarının önemli bölümü karşılanabilir.

Bu süreçte Türkiye’nin Suriye’de açacağı bir banka iştiraki temel rol oynayabilir. Model İstanbul Finans Merkezine de bağlanabilir.

Finansman işin bir kısmını halledebilir. Ve tek başına yetmez. Planın asıl kısmı bu yüzden ekonominin lokomotifinin nasıl çalıştırılacağıdır.

Malum, ekonomi toplama ve yeniden dağıtmadan oluşan büyük bir çevrimdir. Aileler, okullar, fırınlar, mağazalar, pazarlar, stadyumlar, köyler, oteller, fabrikalar, teknoparklar ve sayamadıklarım hepsi bu çevrimin bir parçasıdır.

Gıda, eğitim, tarım, turizm, sanayi gibi her başlıkta Suriye’nin kalkınma planlarını oluşturmasına yardımcı olacak bilgi-birikim Türkiye’de ve diğer bazı OIC ülkelerinde hayli var. Türkiye hem Sovyet birikimini hem serbest piyasa düşüncesini kalkınma planı hazırlamakta içselleştirmiş bir ülke. Keza Birleşmiş Milletler’in Suriye için öncesinde yaptığı çalışmalar var. Ha keza Suriye’nin hem içeride hem dışarıda kayda değer bir insan kapasitesi var. Kimi yurtdışındaki üniversitelerde olan, olmak durumunda kalan iyi analitik zekalar var. Ülkenin bir temeli de var.

Sürecin yönetişimi Türkiye gibi muteber OIC ülkelerinin kurum ve katkılarıyla yapılırsa bu iş olur. Yahut en azından daha verimli, daha kolay olur.

#Ekonomi
#Suriye
#kalkınma