|
Verim sorununun finansmanı

Son günlerde nereye baksam verim problemleri görüyorum. Daha doğrusu verimsizliğin azalması gerekirken arttığını görüyorum. Tek tek fertlerden hanelere ve işletmelere kadar her birimde ve her yerde verimsizlik sorunu giderilmek bir yana artarak yaşanıyor.

Mesela kamuda yahut kamusal hizmetlerde diyeyim neden en çok sağlık tarafından memnuniyet duyulduğunu düşündüm. Bugün dahi verimliliğin en yüksek olduğu alan olmasından başka bir cevap bulamadım.

Geçenlerde bir vazife için bulunduğum yerden alınmam gerekiyordu. Otomobil bunun için gideceğim yerden beni almaya geldi, bıraktı. Sonra işimiz bitti. Tekrar beni aldığı yere bırakıp tekrar döndü.

Bir seferle yapılabilecek bir operasyon 2 seferle tamamlandı. Bu noktada kaynakların nedenli bonkörce harcandığını İstanbul trafiği şartlarında anlayabilirsiniz.

Mesela dedim; bulunduğum yerden beni bir paylaşımlı yolculuk aracı ayarlanıp aldırabilir sonra da aynı şekilde bırakabilirlerdi. Sürecin farklılaşması gerektiğini düşündüm.

Geçenlerde çarşıya (Eminönü- Sultanhamam tarafları) gittim. Bir süre sonra susadım. Bir şişe su aldım. Bitti. Biraz daha zaman geçince gene susadım. Bir şişe daha su aldım. O da bitti. O gün çarşıda bulunan her kişinin 2 şişe su içip petlerini çöpe attığını varsaydığımda korkunç bir tablo çıktım önüme.

Hammadde, enerji, emek, sermaye ziyan olmuştu. Doğanın kaynaklarını israf ediyorduk.

Sonra dedim; kendi dayanıklı şişemi taşımalıyım. Fakat bitince nereden dolduracağım? İşlerin farklılaşması gerektiğini düşündüm. Termos doldurmak için içme suyu istasyonları kurulmalıydı.

Sonra eve geldim gardroba baktım, buzdolabına baktım. Eşyalara… Baştan aşağı verimsizlik…

Sanırım Türkiye’nin ortalama verim sorunu başka yerlere kıyasla hayli yüksektir.

Verim sorununu bazen muhatabına anlattığınızda çözmek dahi istemez. Birçok büyük işletmeye girdim-çıktım. Verim sorunlarından bazılarının nasıl hayatta kaldığını anlamak bile zorken kolaylıkla tespit edilen durumlara dahi kayıtsız kaldıklarını gördüğümden bunu ifade ediyorum.

İşverenler pekâlâ bilirler fakat çözmezler. Hatta diyelim ki 10 sorun tespit edilsin; bir tanesini dahi çözmek Türkiye’de basbayağı devrim olarak adlandırılır.

Tamam çözmeyelim ama verim sorununa eklenen başka bir sorunumuz daha var. Buna ne dersiniz? Biz milyarlarca ve belki trilyonlarca lirayı verim sorununa israf ederken aslında bu paraları çok pahalıya temin ediyoruz.

Verim sorununu finanse etmek çok maliyetli. Kaynakları doğru kullanamamanın bir alternatif maliyeti var.

Bir de bu kaynakları temin etmenin maliyeti var. Bu yazıda birkaç sıradan örnek verdim. Onlarcası var. Öyle ki insan aklına mukayyet olamaz.

Bugüne değin; işlerimizin ve harcamalarımızın önemli bir bölümüyle yapıp edegeldiğimiz şey verim sorununu finanse etmek. Üstelik bu sorunu finanse etmek için de finansmana ihtiyaç duyuyoruz.

Böyle olmaz.
Ya süreçler değişecek ya da işler tümden…

Dünyada verim sorununu azaltanlar ve daha iyi yönetenler karşısında dezavantajlı duruma düşmemek ve hatta varlığını sürdürmek için…

#Ekonomi
#verim
#Yusuf Dinç
2 ay önce
Verim sorununun finansmanı
Bismihi… Hadi hayırlısı artık… Mühür de yetki de milletin bugün
“İstanbul ağzı” ile eser okumak moda oldu
Saldırganlar saatler içinde yakalandı
Murad Paşa Camii ve hatimle teravih kıldıran Sarı İmam
Transfer kaosu