Dünyada stratejik kaynaklar bakımından kıtlık içinde olan ekonomiler var. Ve içinde bulundukları kıtlık, bu ekonomilerin bir kısmı için git gide krize dönüşüyor.
Mesela Avrupa, Ukrayna-Rusya savaşı ile enerji krizine düştü. Önemli yatırımlarını, eğitim kurumlarını, sağlık sistemini destekleyemeyen Avrupa ülkeleri oldu. Hatta ibadethanelerini kapatmak durumunda kaldılar.
İbadethaneler kısmı gerçekten çarpıcıydı. İbadethaneyi aydınlatma yahut ısıtma gerekçesiyle kapatmak hangi akılla izah edilebilir, gerçekten bilmiyorum. İbadethane düşüncesiyle çelişen bir durum gerçekten.
Geçtiğimiz günlerde Barcelona şehrinin, denizden tatlı su elde etmek için evvelce kurduğu ve bir süredir atıl olan desalinasyon (tuzdan ve diğer içerikten arındırma) tesisini yeniden faaliyete aldığı haberi gündemde yer tutmuştu.
Bu haber, Türkiye için de önemliydi. Özellikle de sanayinin kümelendiği büyükşehirlerde belediyeler bu konuda kötü yönetilip temel atmama törenleri yaparken.
Türkiye’nin dev işletmeleri panik halinde, desem sanırım abartmış olmam.
Yüklü miktarda su kullanan işletmeler önümüzdeki dönemde su bulup bulamayacakları endişesi taşıyor.
Deprem riski bir taraftan, susuzluk riski diğer taraftan…
Türkiye’de mavi ekonomi teknolojilerine yatırım yapılmak durumunda. İşletmelerin atık su geri kazanımı ve deniz suyundan kullanılabilir su elde etmeleri için gerekli teşvik ve özendirmenin sağlanması gerekiyor.
Tıpkı işletmelerin güneş enerjisi yatırımlarının, rüzgâr enerjisi yatırımlarının desteklendiği gibi su temini riskine karşı, yer altı su kaynaklarını heba etmeden, işletmelerin atık su geri kazanımı ve deniz suyuna odaklanan mavi ekonomi yatırımları kapsama alınmalı.
İstanbul gibi belediyeler su kaynaklarının geliştirilmesi noktasında yeteri duyarlılık ortaya koymazken bu çok kritik hayat ve üretim girdisinin yerel yönetimlere bırakılamayacak kadar önemli olduğunun farkına varılmalı. Konutların su tüketimi dâhil…
Toplam su tüketiminin %30’unu kullanan endüstriler (tarım hariç) önümüzdeki dönemde su bulabileceklerse dahi hangi maliyete katlanmak durumunda olacaklarını da öngöremiyor. Bu durum enflasyonist beklentileri de olumsuz etkiliyor.
Türkiye, mevcut yatırımların korunması ve yeni yatırımların gerçekleştirilmesi bakımından projeksiyonlar yapıp ekonomik ilişkilerini bu yatırımlar üzerine kurmayı planlarken enerjiye odaklandığı kadar su gibi en temel bir meseleyi gözden kaçırmamak durumunda.
Altyapısını, üst yapısını, lojistik yatırımlarını, turizm yatırımlarını ve diğer tüm ihtiyaçlarını karşılamak üzere büyük atılımlar yapan Türkiye, su temini noktasında hayal kırıklığına uğramayı tolere edemez.
Birçok işletme, Türkiye’nin son dönem enerji atılımları, devletler muvazenesindeki konumu ve kendi yatırımlarına imkân verilerek desteklenmesi sayesinde enerji kaygısı çekmiyor. Fakat su için durum aynı değil. Bu yüzden konu sürekli gündemin üst sıralarında tutulmak zorunda…
Atık su arıtma noktasında Türkiye iyi durumda ama atık sur geri kazanımı ve diğer alternatif noktasında alarma çalıyor. Teşvikler de var, yok değil. Ama potansiyel su krizine karşı uçtan uca bir teşvik mekanizması kurulmasına ihtiyaç var. Hem teknoloji geliştirilmesi hem geliştirilen teknolojilerin temini hem de işletmelerin kendi su kaynaklarını elde etmesi için geri kalan yatırımlarını gerçekleştirmesi amacıyla özendirici bir tavır gerekiyor gibi duruyor. Tıpkı yenilenebilir enerjideki gibi…
Türkiye sorunların değil, çözümlerin ülkesi… Jeoekonomik şartlarını gerektiğinde doğru tahlil etmeli, jeoekonomik imkânlarını gerektiğinde doğru kullanmalı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.