Orta gelirli konut kampanyasından yararlanabilir mi?

04:0015/01/2023, Pazar
G: 15/01/2023, Pazar
Yusuf Dinç

Yeni Şafak·Yusuf Dinç - Orta gelirli konut kampanyasından yararlanabilir mi?Orta gelirliye konut kredisi gerçekten çok ama çok iyi bir fırsat… Şimdiye kadar sosyal amaçlılar hariç sunulmuş en iyi konut kredisi kampanyası olabilir. Buna rağmen kampanyaya dönük eleştiriler de yok değil. Aslında eleştirilerin kampanyayı değil, konut fiyatlarını konu edindiği de söylenebilir. Eğer mesele konut fiyatları ise arz yönlü kredi paketleri ve diğer planlamalarla sorunun giderilmesine çalışıldığı göz ardı edilemez.

Orta gelirliye konut kredisi gerçekten çok ama çok iyi bir fırsat… Şimdiye kadar sosyal amaçlılar hariç sunulmuş en iyi konut kredisi kampanyası olabilir. Buna rağmen kampanyaya dönük eleştiriler de yok değil. Aslında eleştirilerin kampanyayı değil, konut fiyatlarını konu edindiği de söylenebilir. Eğer mesele konut fiyatları ise arz yönlü kredi paketleri ve diğer planlamalarla sorunun giderilmesine çalışıldığı göz ardı edilemez. Ancak eleştirenlerin, kampanyayı mı yoksa, konut fiyatlarını mı eleştirdiklerinin ayırdında olamamasının başka bir açıklaması var.

Gerçekten de genel eleştiriler ve getirilen çözümler olsa da asıl sorunu çokları gözden kaçırıyor. Ortaya çıkan hesap kitaplarla ücretlere göre orta gelirin yukarıda bir yerde konumlandığının anlaşılabileceğini kastetmiyorum.
Kastettiğim; bugünkü mortgage (tutulu satış) konut kredisi modelinden toplumun anladığıyla veya anlamak istediğiyle uygulamanın ruhu arasındaki paralize edip tutukluk yaratan fark.
Bugünkü mortgage sistemiyle birikmişi olmayanlar da ev almış ve alıyor ve almaya devam edecek olabilir ama bu mortgage sisteminin ruhunda
birikmişi olana hizmet etmek
iştahı çok daha güçlü.

Şimdi herkes bir hesap yapıyor; “evler şu fiyat, kredinin maliyeti uygun ama yine de aylık taksit şu kadara geliyor, Türkiye’de bu tutarlı taksitleri ödeyecek kadar gelir kimde var?”

Evet, bazılarında o kadar gelir var ama amaç o kadar geliri olanlara hizmet etmek de değil. Bu mortgage modelinin amacı, zaten o tutarlı evi alacak kadar birikmişi olanların kendi paralarını kullandırmadan işlerini çözmek. Kampanyada da denklem aynı…

Bunu kampanyayı eleştirmek için söylemiyorum. Önceden de böyleydi. Evvelce de bir ev alacak parası olanlara bu model parasını kullanmamayı veya dört ev birden alıp kiralarla borçlu olduğu süreyi yönetmesini vaz ediyordu.

Paranız duracak, krediyi alacaksınız, paranızı işleteceksiniz kredi taksitlerini ödeyeceksiniz. Bu kadar basit… İster birden fazla ev alıp paranızı işletin, ister borsada yatırımcı olun, ister altın alın, taksit geldikçe kira gelirinizle veya yatırım gelirinizle parça parça ödeyin. Paranızı iyi işletip katlayabilirseniz de ne ala.

Konutu yatırım aracına çeviren de bugünkü mortgage modelidir. Çünkü konut işlem gördüğü gün ana para ve kredi toplamıyla maliyeti, değerini piyasasının üstüne çıkarır. Böylece bugünkü mortgage modeliyle, konut barınaklıktan çıkıp kâr getiren bir karakter kazanır. Asrileşmenin şehre göçle bağlanması, arsa kısıtları, göçler ve hepsi birleşince kâr denilen şey de fahiş fırsatçılığa dönüşür.

Hasılı orta gelirli bu kampanyadan veya aynı mortgage modeliyle tanıtılacak herhangi bir kampanyadan yararlanmayı bırakın
fevkalade
yararlanabilir; eğer parası var ve kendi parasını kullanamayacak kadar denklemin farkındaysa. İstanbul ve diğer büyükşehirlerin rağbet gören muhitleri dışında zaten model birikimi olsun olmasın çoğu orta gelirli için çalışır o da ayrı mesele. Herkesi İstanbul merkezinde ev arıyormuş gibi değerlendirip kampanyayı yorumlamak haksızlık.

Alt ve orta gelir grubunun gerçek konut finansmanı çözümüyse Avrupa uygulamalarına bakılarak tasarruf finansla mümkün olabilir. Bunun için kamunun tüm finansal segmentlere soktuğu gibi tasarruf finans segmentine de oyuncu sokmasını beklemek gerekir. Henüz kamu sermayeli bir tasarruf finans şirketi yok. Eğer olursa Türkiye mortgage modelini şapkasını önüne koyup yeniden düşünmelidir.

Çakma EYT’liler ayıklansın

EYT meselesini kafasında çevirip duruyor toplum. EYT’liler dahi kendi içlerinde avantaj derecelerine göre birbirlerine bileniyorlar. Ama hepsi bir tarafa şu babalarının, dedelerinin yalandan kaydettirdiği sahte ya da çakma EYT’liler, staj mağdurları, deprem mağdurları, tescil kaydını kaybeden BAĞKUR mağdurları gibi sahici durumlardan daha mı evla, demeden edemiyor kimse. Çakma EYT’lilerin yükünü bu gruplara ve tüm EYT’li olmayanlara vurmak reva mı, sorusuna cevap aranıyor.

Açılsa sistem bakılsa çok küçük yaşta girişi yapılıp bir daha da 5 yıl ya da 10 yıl işlem yapılmayanlar kolayca tespit edilir. Bunların da ne kadarı gerçekten EYT’li sayılır, ne kadarı sayılmaz kısa bir tahkikatla anlaşılabilir.

Bu topa girmenin riskli olduğunu ve böylesine bir çalışmayı objektif biçimde yapmanın zor olduğunu anlıyorum ama gene de SGK’nın EYT’li olmayanlara böyle bir borcu var. Tabii ki bu tür durumların hiç mümkün olmaması gerekiyordu gene de SGK’ya vazifesi hatırlatılmalı.

Çünkü aynı SGK, inşaatlarda yevmiye çalışan işçilerin, güvence sağlamak ve emeklilik prim gününü tamamlamak üzere bulduğu tek çözümü ellerinden alırken hayli sert abi rolündeydi. SGK, onlarca örnekte sıvacı, fayansçı, boyacı gibi yevmiyecilerin, personeli olmadıkları halde herhangi bir inşaat şirketine cebinden prim ödeyip sistem içinde kalmaya çalıştıklarını tespit etmiş ve günlerini silmişti. Bu müdahalesiyle inşaat şirketinden SGK gösterme yöntemi son buldu ve bu yevmiyecilerden bir kısmı SGK’lı olacak başka bir çözümü hala da bulamadılar.

Fakat madem önceki deneyimiyle SGK, yevmiyeci inşaat işçilerine karşıyken bu denli özen gösterebiliyor, sahte EYT’lilere karşı da gösterebilir.

#​Orta gelirli
#Çakma EYT'liler
#Konut Kampanyası