Prof. Dr. Yusuf Dinç, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsünden doktora derecesini aldı. Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve Trakya Üniversitesi’nde akademik görev yaptı. Jeoekonomi, jeofinans, İslami ekonomisi, finans, bankacılık, sigortacılık ve gölge bankacılık gibi konular araştırma alanı olup çok sayıda kitap, makale ve yayını bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Örgütü ve birçok ulusal ve uluslararası kurumla finans alanında ulusal, uluslararası ve uluslarüstü projelerin yürütücülüğünü gerçekleştirmiştir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyeliği, Borsa İstanbul Grubu Merkezi Kayıt Kuruluşu yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Dinç, halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesidir. İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü Smart Economy Lab ödülü sahibidir. Evli ve iki kız babasıdır, İngilizce bilmektedir.
Madem Papa’ya suikast yapabiliyoruz neden SGK’yı dolandırıp bebekleri öldürüp savcıyı tehdit etmeyelim demişler.
Sonra da neler neler etmişler. Belki kimleri kimleri daha tehdit ettiler.
Olayın vahametine dair ilk detayları Yeni Şafak haber vermişti de nutkumuz tutulmuştu. Şimdi artık bir şeyleri konuşma zamanı. Velev ki sekülerlik dayatılan toplumlarda şimdi açacağım türden konular açmak tabu olsun.
Herkeste bir ahlak vurgusu aldı gidiyor. Üstünlüğün ahlakla ilişkilendirilmesi esas kabul ediliyor. Herkeste derken gerçekten herkes… Kötü şey yapmıyorlar ama bu toplumun fıtratına uymayan bir medeniyet düşüncesinden hareket ediyorlar. Böyle yapınca da sadra şifa olamıyorlar.
Ben başka bir zaviyeden meseleyi tartışmak istiyorum. Toplum alarm veriyor.
Seküler kaygılarla bu değerlendirmeye karşı çıkacak olanlar dahi gördüğü olaylar karşısında “bu nasıl Müslümanlık,” deyiveriyor. O yüzden karşı çıkmaktansa anlamaya bakmakta yarar var.
İman problemi olmayanların karakteri politikaya dönüştürülüyor. Ama iman meselesi olanların karakteri politikaya dönüştürülmüyor. Böylece toplumun geneli için politikalar fıtratlarıyla çelişiyor. Bu da bir bunalıma, bir yozlaşmaya neden oluyor. FETÖ gibi toplumun cemaat talebinin artışından yararlananlar, imanları ifsat etmek için bu boşluktan yararlanıyor zaten.
Bu bunalım ve yozlaşma sonuna kadar yaşanınca ve ifsat çeteleri dur duraksız çalışınca zaten bitecek her şey. İyi biteceğini düşünmek zor geliyorsa toplumun verdiği alarma müdahale etmek lazım.
Kutu…kutu…
Son yılların bitmeyen gündemi kira, hem yıllık enflasyonda en üstteki yeri hem bugünlerde ekonomi yönetiminden gelen açıklamalarla yine ön plana çıktı.
Konu kiraya gelip insanlarla biraz hasbihal edince de kira artışında bir sınır olduğunu unutmuşlar gibi geldi. Belki bazıları hiç bilmiyor yahut kafalar karışmış.
Yüzde 25 sınırının uzatılmaması karşısında sınırın tümden kalktığı zannına kapılanlar var.
Temmuz’da düzenleme uzatılmadı ve eski standarda geri dönüldü. Bugün de eskiden olduğu gibi TÜFE’den daha yüksek artış yapılamaz.
Dahası geri dönük bir kira güncellemesi de yapılamaz. TÜFE son ayın kirasına uygulanabilir. Yani geçen yıllardan %25 ile TÜFE arasında oluşan farkı da getirip bugünkü kiraya eklemek mümkün olamaz.
Olsa olur, olmaz, iyi olur, fena olur, ayrı mesele. Ama hukuken buna yol açılmadı, önü kapalı.
Fakat ekonomi yönetiminden gelen son açıklamaların %120 kira artışını normalleştirecek bir dili var. Yasal olmasa da kabul edilebilirmiş gibi düştü zihinlere.
Hukuktan referans almak yeğdir.
Ekonomi yönetimi kiraların gerçekten serbest piyasada oluşmasını bekliyorsa bu iyi bir şey.
Ama bunun için kapsamlı düzenlemeler gerekir. Bugünkü sosyolojide suistimaller olur ama yarının insanları için aşırı düzenleme anlamına gelen haller bunlar.
Belki de artış sınırlamasında TÜFE’yi kullanmak yerine daha doğru bir gösterge veya ölçüm kullanılabilir. Piyasanın kendi arz talebini gerçekten yansıtan bir gösterge…
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
ımansız ahlal olurmu olur nasıl olur işte batılılar kendisine ahlaklı başkasına değil kendi ülkesinde çalanı vergi kaçıranı affetmez lakin başkasının ülkesini çalar tecavüz eder öldürür demekki imansız ahlak olabir ahlaksız iman olamaz müşrik yada münafık olur
Kiralar, başta İstanbul olmak üzere birçok şehirde çığırından çıktı. Bence, ilgili Bakanlık duruma el koymalı; Türkiye'nin her ili için, gerekirse ilçe bazında konutların metrekare kira rayiçlerini belirlemeli ve rayiç üzerinde kira talep eden mülk sahiplerine cezai yaptırım uygulanmalıdır.
Merhaba. Yukarıdaki makalenizde Türkiye’nin sorunu ahlak değil, iman sorunu. "Meseleyi ılıştırmanın anlamı yok. Çünkü çokça denendi ve olmuyor." demişsiniz. Bu görüş doğru değildir. Sorun ahlâk sorunudur. Ahlâk; imanın yeşerip çiçek açacağı, güzel kokusunu kalbe nakış nakış işleyeceği topraktır. Ahlâk yoksa hiçbir insani değer hayatta kalamaz. .
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.