Prof. Dr. Yusuf Dinç, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsünden doktora derecesini aldı. Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve Trakya Üniversitesi’nde akademik görev yaptı. Jeoekonomi, jeofinans, İslami ekonomisi, finans, bankacılık, sigortacılık ve gölge bankacılık gibi konular araştırma alanı olup çok sayıda kitap, makale ve yayını bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Örgütü ve birçok ulusal ve uluslararası kurumla finans alanında ulusal, uluslararası ve uluslarüstü projelerin yürütücülüğünü gerçekleştirmiştir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyeliği, Borsa İstanbul Grubu Merkezi Kayıt Kuruluşu yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Dinç, halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesidir. İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü Smart Economy Lab ödülü sahibidir. Evli ve iki kız babasıdır, İngilizce bilmektedir.
TÜSİAD, Türkiye’nin en “ne istediler de vermedik” yapısıdır. Bunu TÜSİAD üyelerinin Cumhuriyetin başından bu yana aldıklarından verdiklerinden ettiklerinden falan anlatmaya gerek yok.
TÜSİAD’ın kendi internet sitesindeki kıvanç tablosundan dahi anlatırım.
Tabloya göre Derneğin üye sayısı değil ama temsil ettiği şirket sayısı 4500’e yakın imiş. Temsil edilen şirketler kamu dışı milli gelirin yarısını oluşturuyormuş. Bu 500 milyar dolar gibi bir rakama tekabül eder. Gene bu şirketler dış ticaretin (enerji ithalatı hariç) %85’ini gerçekleştiriyormuş. Ne kadarı ihracat ne kadarı ithalat bilemiyorum. Türkiye’nin dış ticaret hacmi 606 milyar dolar. Enerji ithalatı çıksa kabaca 550-560 milyar dolar kalır. Bunun %85’i 475 milyar dolar eder.
4500 şirket kamu ve tarım hariç işgücü istihdamının yarısını yapıyormuş. Bu da sanırım 13,8 milyon kişi yapar.
Kurumlar vergisinin de %80’ini bu şirketler ödüyormuş. Bu da 1 trilyon lira gibi bir rakam yapar, o da 30 milyar dolara tekabül eder.
İşte bu TÜSİAD’ın övünç tablosu.
Fakat bu tablonun anlattığı asıl gerçek ne? Gerçekten TÜSİAD yoksa Türkiye de yok mu? Kim kime muhtaç?
Evvela müteşebbis ruhun faydasını inkâr etmem. Bu adil olmaz. Amma müteşebbis ruhun durumu yanlış anlamasını düzeltmemek asıl adaletsizlik olur.
Türkiye’de toplam 2 milyon 497 bin 970 şirket var. Bunların 1 milyon 529 bin 166’sı anonim ve limited şirketler. 500 bini gayr-ı faal olsa 1 milyon şirket kalır.
Önce bu 1 milyon şirketi bir sigaya çekmek lazım. Nasıl olur da 4500 şirket kadar olamazlar. Hatta bu denklemden kamu sermayeli şirketler de çıkarılsa sanırım kalanların nasıl olur da esamesi bile okunmaz.
Bu şirketler Türkiye Yüzyılına uygun olarak vizyonlarını yenilemeli.
TÜSİAD belli ki bu ülkenin kaynaklarını sonuna kadar kullanmaktadır. Besbelli ki TÜSİAD’ın Türkiye’ye ihtiyacı Türkiye’nin TÜSİAD’a ihtiyacından fazladır. Bu bir çarpıtma değildir. Dünyanın her benzer yerinde evrensel bir eleştiridir bu yaptığım.
Buyurun söyleyin nerede bu sayıda çalışan, bu denli dış ticaret imkânı, varsa kullandıkları başka imkânları bulabileceklerdir?
Kaynakları yeniden dağıtan unsurlardan olan kamudan aldıkları destek, teşvik vesaire varsa bilemem, buna da bakılması lazım. Fakat TÜSİAD’ın asıl sömürdüğü ülkenin işgücü kapasitesi değildir, hanehalkının varlıklarıdır.
Yani bankalardaki mevduattır. Ülkenin kredi kapasitesinin ne kadarı TÜSİAD’a gidiyordur, bilemiyorum. Fakat karneye bakılırsa çokça rakam olmalı.
TÜSİAD tabii ki refleks olarak mevduat da bizim diyecektir. Bir kısmı hakikaten kendilerinindir. TÜSİAD’ın mevduat da bizim demesinin, hanehalkına mevduat birikimi yapacak maaşı da biz veriyoruz, demek olduğunu da elbet biliyorum. Bunda da haksız değillerdir.
Fakat asıl sorun kredi piyasasında kayırılmalarıdır. İşte bu övünç tablosuyla kayırılmayı da hak ediyoruz diyebilirler, ama bu finansal zihniyetin çarpıklığını normal sanmalarından olur.
TÜSİAD üyesine kredi verdik diye, pasta kesmek bu ülkede âdettendir. Katılım bankaları dahil… Düzelir diye umudum yok.
Fakat TÜSİAD’ı TÜSİAD yapan İş Bankası’dır. Ee buna da banka vazifesini yapmıştır, iyi de yapmıştır, denebilir. Kredi verecek muteber iş insanı vardı da vermediler mi, de denebilir. Ama detaylar VAR hakemini bile çaresiz bırakacak kadar hassas olabilir. Yanlış bakış açılarının eko-politik gelişimi gelir orada düğümlenir. Bu bir okumadır.
Bu okumaları yaparken meselem TÜSİAD değil, akil adamlar arasında Pusatlı’dan hiç tanışmadığım uzak akrabam dahi var. Geçmişini yanlışlayan, geleceğe bakamayan MÜSİAD da olsa aynı şey. Orada ise dostlarım var. Meselem Türkiye… Ekonomik aktörler durumunu doğru tahlil etmeli, çarpıklıklarını düzeltmeli.
Fark ettiniz mi bilmem, Türkiye’de aya gideceğiz deniyor ve kimse dalga geçemiyor artık. Eski Türkiye olsa maytap gırla giderdi. Gidilir ama millet yoksul diyorlar. Belki amaç yoksulluğu gidermektir, olabilir mi?
Fitne zamanı için Resulullah şöyle demiştir; “O zaman oturan kişi, ayakta durandan; ayakta duran, yürüyenden; yürüyen de koşandan daha hayırlıdır.” Bu hadisi yeniden hatırlamak lazım.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
😎👏🌹🇹🇷
Sayın Yusuf Dinç, Muhteşem bir değerlendirme, sağolun.
Sayın Yusuf Dinç
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.