“Bayanlar ve baylar, bu gece kutlama yapıyoruz. Yeni yüzyıl, yeni bir milenyumun doğuşu artık sadece birkaç dakika uzakta. Geçmişle övünüyoruz. Amerika’nın 20. yüzyıldaki olağanüstü başarıları, mücadeleleri ve zaferleriyle onurlandık. Şimdi, daha da olağanüstü bir yüzyıl olarak 21. yüzyılı hayal ederken geleceği kutluyoruz.
***
***
***
Bu yazıma, tutarlılığının değerlendirmesini okurlarıma bıraktığım, önemli dersler barındıran ve tarihte en çok alkışla kesilen konuşmadan kesitlerle başlamak istedim. Bu konuşma parçaları Clinton’ın milenyum hitabındandır. ABD’nin aslında 11 Eylül 2011’de gireceğini henüz bilmediği ve yeni bir yüzyıla girdiğini sandığı geceden... 2002’de Türkiye’nin girdiği yüzyılı kastediyorum. Rusya’nın, Çin’in, Brezilya’nın, sonraları Katar’ın, Suudi Arabistan’ın, Afrika’nın, Macaristan’ın, Arnavutluk’un, Türk Devletlerinin, Hindistan’ın ve en son İtalya’nın girdiği yüzyılı kastediyorum.
Trump yeniden seçilene kadar Avrupa’nın bihaber olduğu, Güney Kore’nin rüyasından uyanmak istemediği, Gürcistan’ın bedelini ödediği, Mozambik’in ne duruyoruz davranalım dediği, Japonya Eski Başbakanı Shinzo Abe’nin suikaste uğramadan önceki son sözüyle Japonları davet ettiği yüzyıldan bahsediyorum. “Japonya artık tabularını yıkmalı ve nükleer silahlara ev sahipliği yapmayı düşünmeli…” Evet, Abe’nin bu çağrısı belki Clinton’ınkinden daha doğru bir yüzyıl okumasıydı.
2000 yılına dünyanın girişini hatırlıyorum. Çok şaşaalı ve gerçekten bol mesajlıydı. Hakikaten takvim değiştiği anda bir şeyler olacağına inanan çok fazla insan vardı. Hiçbir yılbaşında olmadığı kadar çok insan…
Dünya o gün milenyumun başlangıcını coşkuyla kutladığına bugün ne denli memnundur, bilmiyorum. Ama Türkiye memnun. Yüzyılın gelişini okudu.
Yüzyılın geldiğini okuyanlar denize girip çoktan kulaç atmaya başladı. Ama diğerlerinden bazıları çivilemesine, bazısı balıklama, Avrupa gibi bazısı da itilerek bu yeni çağın suyuna girecek. Kim yüzer kim batar göreceğiz. Fakat herkesin kıyıya ulaşamayacağı kesin. Bu denizde arkadan çekmek, dirsek atmak, birbirini boğmak serbest.
Küreselleşme sona erdi. Eski tip kapitalizmin meşruiyeti kalmadı. Kuralları ve kurumları iğdiş edildi. Varın siz yıkıldı deyin.
20 Ocak belki de yeni çağın ilk günü olarak anılacak. Trump o gün ABD başkanlığını geri devralacak. Öylesine gelmiyor. Dünyayı dönüştürmek istiyor. Kaçınılmaz değişimin belirleyicisi, sahibi olmak istiyor. Elinde de bir rehber var; jeoekonomi.
Yeni yüzyılda Türkiye için AB ile 50 yılın telafisi ne ki? Türk devletleri ile Ankara Savaşından bu yana geçen 600 yıl telafi ediliyor. Halep ile Basra ile 100 yıl telafi ediliyor. Dünyanın en önemli enerji ülkesi olan Osmanlı ile fark enerji merkeziyle telafi ediliyor.
Türkiye yeni yüzyıl için 2002’den bu yana tüm kurumsal yapısını hazırladı. Şimdi sadece çevresinin güvenliğini sağlamak, kurumsal yapısının bileğini kuvvetlendirip zekâsını keskinleştirmek, jeoekonomi ve jeofinans çalışıp uygulamak kaldı.
Terör, Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkarıldığı gün gayrisafi yurtiçi hasılayı bugünkünün iki katı kadar hesaplayın. Nasıl mı olacak; jeoekonomi ve jeofinansla. Yani enerjiyle, savunmayla, tedarik zincirinin kontrolüyle ve İslami finansla…
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.