|
Ekonomide dibi ne zaman görürüz?

Ekonomide dibi ne zaman görürüz sorusu imalat sanayinden çevrelerce sorulmaya devam ediyor. Belirgin bir cevap bulmakta zorlananlar normal düşünüşlerinin aksi biçimde değerlendirme yapmak durumundalar. Çünkü kriz senaryosu reel kesim ve finansal kesim için farklıdır.

Ekonomide dip, enflasyon zirvesine çıkarken değil, zirvesinden düşerken görülür. Ama tek başına enflasyonun düşüşü ile ekonomide dip görülmez.
Ortodokside en dip, enflasyonla beraber kur düşerken yaşanır.

Şimdilik ekonomi yönetimi kuru aşağı bırakmıyor ama temmuz, değilse ağustos, değilse eylül yahut ekim gibi kuru mevcut seviyesinde veya çıkacağı bir yer varsa o seviyede tutmanın maliyeti çok yüksek olacaktır.

Temmuz ile beraber enflasyon baz etkisiyle geri gelirken turizmden güçlü döviz girişi gerçekleşecektir. Sermaye girişi de devam ederse döviz arzı bollaşacağından kuru aşağı bırakma baskısı artacaktır. Sermaye girişi geleneksel olarak son aylarda yani turizmin hızı kesilince gerekli olur. Bu aylarda güçlü giriş
gerekirse
kur aşağı çözülür.

Bu denklemde yerli ürüne talep buz gibi soğurken ithal mala talep artar. Fiyatların ithal mala göre yüksek kalması ve düşen enflasyonla düşmeyeceği halde düşeceği beklentisi oluşması siparişleri keser. Buna ilave olarak yüksek faiz ortamı tahsilatları olumsuz etkiler. Sonuçta istihdam kayıpları baş gösterir ve tam da bu anda en dip görülmüş olur.

Bu çerçeve en dibi zihinlerdekilerden farklı izah ediyor olabilir. Teorik olarak en dip mayıs ayında; enflasyon ve kur zirvesindeyken gerçekleşmiştir ama öyle değil. Çünkü durum gerekçelere ve endüstrilere bağlı olarak değişir.

Eğer yüksek enflasyon ve kurda zirve
“finansal kesimde”
batışlara neden olsaydı mayıstaki parametrelerin en dibi gösterdiği söylenebilirdi. Ama olmadı çünkü mayısa kadarki süreç normalde sermaye çıkışı ortamı gibi şekillenmiş olsa da Türkiye’nin şartları gereği sermaye girişi ortamına dönüştü. Yüksek kur ve enflasyon reel kesiminse en dibi zaten olamazdı.

Reel kesim, finansın aksi şartlarda kriz yaşar. Ben de meseleyi reel kesim açısından tartışıyorum…

Giren sermayenin çıkış günü geldiğinde finansal kesim üzerinde bir etki oluşacaktır ama bu durum şimdilik ötelenmiştir. Sonuçta bugünkü politikalar finansal kesim yararına geliştirilmektedir.

Bugüne değin ödemeler dengesi açığını finanse etmek anlamında politikaya yön verildi, bugünden itibaren ise politika enflasyonla mücadele anlamında yön alacak. Yani bu andan itibaren daha sıkılaştırıcı bir ortam, enflasyon ve kur düşüşüyle birleşip Ekim sonuna kadar reel kesim için sarsıntıya neden olacak.

Bu sarsıntı dönemini geçerken ihracatçılar dünkü şikayetlerini unutup iyi ki ihracatçıyız diyebilirler. Avrupa’nın ve euronun durumuna ve değerlenecek TL’ye rağmen… Üstelik ihracatçı olmayı sadece pazar çeşitlendirmesi olarak görmenin yanlış olacağını da günü geldiğinde fark edeceklerdir. İhracatçı olmak pazar çeşitlendirmesi yanında finansal çeşitlendirme anlamına da gelir.


BORSA NE OLUR?

Borsa’da yerel seçim sonrası yabancı girişi beklentisiyle iyimserlik yükseldi. Bu coşku BIST 100 endeksini 11 bin seviyelerine de yaklaştırdı. Fakat özellikle de son bir haftadaki geri çekilmeyle 9 binlere yeniden yaklaştı. Üstelik Avrupa’da Avrupa Parlamentosu seçimi sonrası patlayan siyasi kriz böyle bir ihtimali güçlendirdi.

Endeks 4 bin iken 9 bine çıkabileceği öngörüsünde bulunmuştum. Bu gerçekleşti. Fakat 9 binden bu yana köprünün altından çok sular akmış olduğu halde ve beklentiler yükseldiği halde ben daha yukarıdaki bir seviyeye bu öngörümü güncelleyemedim.

Zihnimdeki parametreler endekse dair yeni ve daha iyi bir tahmin yapmak için yerli yerine oturmuyor. Bunun temel sebebi ise kurda olası düşüş dinamikleri. Eğer kur düşürse endeks döviz cinsinden yükselmiş olacak. Bu yüzden de daha yüksek seviyeleri salt yabancı girişi beklentisiyle kurmak mümkün görünmüyor. Ortodoksinin reel kesim üzerindeki olası olumsuz etkileri de önemli bir risk.

Fakat bu değerlendirmelerime rağmen döviz cinsinden endeks değerlense dahi gelişen ekonomiler arasında en iskontolu piyasanın Türkiye borsası olması, genele hâkim olan yükseliş beklentisinin rasyonalitesinde yadsınamaz.

#Ekonomi
#Borsa
#Yusuf Dinç
25 gün önce
Ekonomide dibi ne zaman görürüz?
Yasakmış
Türkiye’de din ve Diyanet algısı-II
Derin cinayetlerdeki kritik eşikler
Reis’le hesabın varsa Reis’le gör Reisçilik kisvesine bürünmeden!
Suriye’de at izi it izine karıştı