Çin Volkswagen fabrikalarına talip

04:0019/01/2025, Pazar
G: 19/01/2025, Pazar
Yusuf Dinç

Otomobil her ne kadar hayallerin süsü olmaya devam etse de katma değeri her geçen gün düşen bir ürün. Otomobilin katma değerini düşüren faktörleri sayayım önce; * Şehirli yaşamın tarihi yüksek seviyede olması * Şehirlerde etkin toplu taşıma hizmeti sunulması * Trafik sorunu * Otopark sorunu * Edinim maliyeti * Bakım, sigorta gibi sürdürme maliyetlerinde artış * UBER gibi süper etkin alternatif ulaşım imkanları * Şehirler arası yolculukta havayolu yolcu taşımacılığının ucuzlaması. İşte bu faktörler

Otomobil her ne kadar hayallerin süsü olmaya devam etse de katma değeri her geçen gün düşen bir ürün. Otomobilin katma değerini düşüren faktörleri sayayım önce;

* Şehirli yaşamın tarihi yüksek seviyede olması

* Şehirlerde etkin toplu taşıma hizmeti sunulması

* Trafik sorunu

* Otopark sorunu

* Edinim maliyeti

* Bakım, sigorta gibi sürdürme maliyetlerinde artış

* UBER gibi süper etkin alternatif ulaşım imkanları

* Şehirler arası yolculukta havayolu yolcu taşımacılığının ucuzlaması.

İşte bu faktörler her geçen gün otomobil sahipliğinden soğutuyor. Soğuttukça aslında yüksek olan katma değer azalıyor. Yahut şöyle ifade edeyim
otomobil sahibi olmanın külfeti arttıkça katma değeri geride kalıyor
. Örneğin Londra’da otomobil sahibi olmak akıldışı görülüyor.

İstanbul’da ise kafalar karışık. Otomobil sahibi olmak anarşiyle baş etmek demek. Fatih’te otomobiller artık sokaklara iki sıra parklanıyor.

Geçenlerde gündem olmuştu; bir çift trafikte yıpranmamak için erkence uyanmış evden çıkıp çalıştıkları şirketin yakınına otomobillerini park edip uykularına devam etmişler. Haberi görünce bir an küçük boy karavanlardan alsalar keşke, diye içimden geçti. Ama mantıklı gelen bu öneri aslında yanlış.

İstanbul doğru yönetilir ve toplu taşıma imkânları gelişirse bu dertler biter. Yoksa her geçen gün daha kötü olacak. Ve yanlışlar doğru sanılmaya devam edilecek.

Hasılı otomobilin katma değeri gelişen ve gelişmiş ekonomilerde düşüyor. Sektör Afrika gibi pazarlarda can bulabilir ama henüz sektörün sahipleri Afrika’yı sömürmekten vazgeçmiş değil.

Bir de ilginç bir durum ortaya çıkıyor;
Çin’in üretiminde öne geçtiği her şey düşük katma değer durumuna düşüyor
. Sanki Çin yapıyorsa zor işler sıradanlaşmış görülüyor. Bu aslında haksızlık. Çin’in kendisi de bu algıya katkı veriyor; fiyat rekabeti yaparak ve zor başarıları devlet kapitalizmiyle kolay göstererek.

Otomobile rağbet sorgulanır ve otomotiv endüstrisi bunalım yaşarken modernite de sıkışmış gibi görünüyor. Çünkü modernitenin temel vaatlerinden olan mobilite talebi azalıyor gibi görünüyor. İlginç eğilimler ortaya çıkıyor. Mesela Göktürklüler hayatlarını Göktürk’te, Başakşehirliler Başakşehir’de, Cihangirliler Cihangir’de, Kadıköylüler Kadıköy’de kurup planlıyor. Semtin dışarısına çıkmayı zül görüyorlar. Modernitenin kopardığı zaman mekan bağına, erişilebilirlik ve mobilite vaatlerine rağmen olabilecek en dar hayatı yaşıyorlar. Semt otomobile imkân veriyorsa ediniyorlar yoksa yok.

Evet, bu oluyor fakat mobiliteye ilişkin burada bir yanılsama var. Mobilitenin göstergesi değişiyor. Otomobilin sembolik anlamı motosiklette yeniden doğuyor.

Motosiklet ihracatı bakımından dünyada Türkiye’nin 31. sırada olduğu, 2023 verileriyle 700 milyon dolar civarı (2022 yılının iki katından fazla) dış açık doğuran, tüketim malı ithalatını artıran bir ürün. Türkiye en büyük açık üreten 8. ülke durumunda, en büyük 16. ithalatçı ve parça ithalatında 13. sırada. Parçayla beraber motosiklet ticaretinden doğan açık 1 milyar doları geçiyor. 2024 verisi gelse sanırım katlanmış rakamlar görülür. Enerji ve altından sonra sayacak kadar önemli bir açık kalemi…

Çin motosiklette 12 milyar dolar ihracatla dünya birincisi. Evet, bu rakam tek bir otomobil fabrikasının ihracat rakamına denk gelir. Ama bu denge de değişmeye gebe görünüyor. Tam da yukarıdaki gerekçelerle…

Otomobil saydığım faktörlere rağmen çok yüksek katma değerli bir ürün olarak kalırdı, eğer motosiklet olmasaydı…

Otomobilden eksilen katma değer, sürekli artarak motosiklete kayıyor. Bu halde otomobil-motosiklet takasındaki ilişkinin sadece yukarıdaki faktörlerden ibaret görülemeyeceği de anlaşılabilir. Verimlilik arayışı, bireyselleşme görünümlü yalnızlaşma, aile kurmaktan uzaklaşma ve benzeri birçok faktör bu ilişkiyi belirliyor.

Yani bir yönüyle moderniteyle çelişkili sanılabilecek durum aslında modernitenin zirveye tırmandığını gösteriyor.

Gelelim Almanya’ya… Çinliler zaten Mercedes gibi Alman otomotiv şirketlerine ortak olmuştu. Fakat son
jeoekonomik
atakları Almanya’da kapatılması planlanan otomobil fabrikalarını satın alma niyetleri oldu. Aynı fabrikalara Türkiye’den de talipler olduğu not ediliyor. Fakat böyle bir alışveriş, Çin’in otomotivde mutlak zaferinin sembolü olacağından haberlerde Çinliler ön plana alınıyor.

Çinliler bu alışverişin sembolik anlamı için agresif teklifler yapabilir. Yanlış yapma ve zarar etme iradesi gösterebilirler. Volkswagen de Türkiye’ye getiremediği bu fabrikaları bedava kapatacağına Çinlilerin tatmin zaafından yararlanıp çok pahalıya satabilir.

Almanlar ne yapacak konusunu tartışıp sonra Türkiye’ye geleceğim. Almanlar otomotiv işinde ısrarcı olamayacak. Gittiği kadar gidecek. Ne uzun ne kısa… En doğrusu çok yüksek teknoloji, belki
enerji teknolojileri, jeomühendislik,
gibi alanlara kaynaklarını aktarmak olacaktır. Tek çareleri bu gibi görünüyor. Çünkü otomotivde ısrar ettikçe kaybolan katma değerle kaybederler, kaybolurlar. Teknolojiyi zorlarlarsa artan katma değeri yakalamak için şansları var, hem de çok yüksek şansları…
Aslında
Alman otomotiv endüstrisinin akıbetini Detroit’ten anlamalıydık.
Gelelim Türkiye’ye… Evvela motosiklete duyarsız kalmayı ve motor sürücülerine karşı anlamsız üstenciliği bir bırakmalı. Sonra ithal ikâmeci üretim yapılmalı. Yerli üreticiler var ama yeterli değil. Yerlilik oranları da çok düşük. Avrupalılar Çinlilerin şimdilik boş bıraktığı ticari araçları üreterek dayanıyor. Çinlilerin boş bıraktığı BMW’nin etki oluşturduğu bir diğer alan da
elektrikli motosiklet.
Bomboş değil ama alan açık.

Türkiye ciddi yatırım yaparsa (batarya ebadı menzil ilişkisini tersine çevirirse) elektrikli motosikletle hem ithal ikamesi sağlar hem küresel etki oluşturabilir. TOGG belki bunun için doğru markadır.

#ekonomi
#otomotiv
#Yusuf Dinç