Bir Filistinli başlayan savaş üzerine “uzun yıllar boyunca sabredilen barış sonuç vermeyince direniş kaçınılmaz oldu,” dedi. Evet, barış tüm taraflara umduklarını vermezse savaş kaçınılmaz olur.

Savaşın akıbetiyle ilgili durum da benzerdir. Savaş tüm taraflara umduğunu vermezse barış kaçınılmaz olur. Ama barış için bir ihtimal daha var. Taraflardan birisi dahi umduğunu alamayacağını düşündüğünde barış her zaman potansiyeldir.

İsrail ile Filistinliler arasında başlayan savaş nasıl bitecek yahut bitecek mi, göreceğiz.

Ama tüm dünya Gazze’nin başlatmak zorunda olduğu bu savaşın bir parçası. Tüm dünyanın suskunluğuydu Gazze’de çocukları öldüren. Musa’nın yanında olup firavunun karşısında olunmamasıydı.

Gazze’de acı şekilde çocuklar, kadınlar, engelliler, gazeteciler, siviller katledilirken seyreden dünya maalesef İsrail’de de sivillerin hedefe konmasının sorumlusudur.

Bu savaş daha öncekilere benzemiyor. Kolay kolay bitecek gibi durmuyor.

Diğer taraftan kuzeyimizdeki savaşı düşünüyorum. Zelenski, halkını başkalarının menfaati için adeta ateşe attı. Hadi diyelim ki az da olsa kazanma şansı vardı. Fakat ne çıkar… Barış tüm tarafların menfaatineydi.

Ukrayna’da da onlarca sivil katledildi yahut bu savaşın mağduru oldu. Kim tarafından öldürüldüklerinin dahi belli olmadığı birçok örnek bulunduğu söylense inanırım.

Dikkat edilirse barışı konuşan da Rus tarafı… Çünkü Zelenski barış talep ettiği anda savaşın da suçlusu olacağını biliyor.

Fakat onun bu tıkanıklığı Ukrayna’yı da ve belki Rusya’yı da yok oluşun eşiğine götürmekte. Bu işten mutlaka bir çıkış olmalı. Bir çıkış ise ancak lider değişimiyle olacak gibi görünüyor.

Türkiye güneyinden kuzeyine etrafını saran ateşte bir vaha gibi... Fakat bu savaş ve çatışma hali Türkiye’nin jeoekonomik denklemlerini tehdit ediyor. Hoş, Türkiye bu çevre krizlerini aşmak ve kendi istikametinde kalmak kabiliyetini haiz... Gene de barış ortamında kendi planları için çok daha yüksek kaldıraç sağlayabilirdi.

Kanal İstanbul söz konusuyken yatırımın maliyeti ile ilgili bir sorun yok. Çünkü yatırımı çıkarma kabiliyeti yüksek. Üstüne milyarlarca dolar kazandırma potansiyeli var.

Fakat Karadeniz’de savaş varken Montrö anlaşmasını by-pass edecek böyle bir yatırım, sulh olana kadar beklemek durumundadır.

İşte çevredeki gerginlikler Türkiye’yi böyle yüksek etkileyebilmektedir. Ama bu dönem boş durulacak dönem de değildir. Yapılacak en doğru ve en verimli iş terörle mücadelenin tamamlanması olacaktır.

O yüzden Türkiye dur, duraksız terör bitene kadar operasyonlarını sürdürmelidir.

Gerçekten mobil operatörlerin uzun vadeli kontratlarla hizmet vermesini bu dönemde güç buluyordum. 24 aydan 12 aya düşmüşler zaten. Belki daha kısa süreli kontratlar dahi önerebilirler ama rekabet, sektörde kontrat süreleri ve fiyatlar üzerinde etkili oluyor. Fakat sanki biraz daha güçlü rekabete ihtiyaç var. Çünkü müşterinin bir sadakati, operatör değiştirmenin bir bürokrasisi olduğunu da biliyorlar.

Geçenlerde telefon tarifemi yeni kontrat dönemi geldiği için yenilediler. İki katına çıktı. Ama bu defaki aramaları bir başkaydı. İnternet bağlantısında niyeti biraz bozmuşlar gibi geldi.

Teklifleri önceki fatura tutarımın tam 3 katı oldu. “O kadar da değil,” dedim. “İsterseniz diğer hizmet sağlayıcılara sorun,” dediler. Belli ki geçmiş enflasyonun üzerine kontrat dönemi enflasyon tahminlerini de yedirmişler. Biraz da rekabeti bırakıp birbirlerine benzemişler.

O an Elon Musk’ın Starlink’i gelirse rekabet ortamının iyileşeceğini düşündüm. Starlink hız ve kapsayıcılık bakımından çok üst düzey, mobilitesi var, adresten bağımsız. O yüzden fiyat değil belki ama en azından hizmet bakımından rekabete renk katacaktır.