Prof. Dr. Yusuf Dinç, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsünden doktora derecesini aldı. Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve Trakya Üniversitesi’nde akademik görev yaptı. Jeoekonomi, jeofinans, İslami ekonomisi, finans, bankacılık, sigortacılık ve gölge bankacılık gibi konular araştırma alanı olup çok sayıda kitap, makale ve yayını bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Örgütü ve birçok ulusal ve uluslararası kurumla finans alanında ulusal, uluslararası ve uluslarüstü projelerin yürütücülüğünü gerçekleştirmiştir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyeliği, Borsa İstanbul Grubu Merkezi Kayıt Kuruluşu yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Dinç, halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesidir. İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü Smart Economy Lab ödülü sahibidir. Evli ve iki kız babasıdır, İngilizce bilmektedir.
Modernite insanların köylerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Mekânlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Zamanlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Çiçeklerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Asmalarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Ağaçlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Kuşlarını aldı. Sıkıntı olmadı.
Karizmasını aldı. Sıkıntı olmadı.
Değerlerini aldı. Sıkıntı olmadı.
Ahlâkını aldı. Sıkıntı olmadı.
Çoluğunu çocuğunu aldı. Sıkıntı olmadı.
Modernite insanların imanını aldı. Gene sıkıntı olmadı.
Yerine kot pantolon, spor ayakkabı, çekyat-mekyat, koltuk takımı, yaylı yatak, porselen tabak, tencere-tava, kaşık-bıçak, buzdolabı, çamaşır makinası, dizüstü bilgisayar, akıllı telefon, tablet, otomobil, apartman dairesi bir de sırt çantasıyla termos verdiği için…
Verdikleri yalnız az buz görülmesin. Bir inek heykeli mölediği için, Hz Harun’un yanı başındayken hem de, silme Yahudiler putperest olmuştu.
Bugünün akıllı telefonlarını o zamana götürseler bir iki de hünerini gösterseler; Musa Aleyhisselam Tur’dan inene kadar bırakın putperestliği Karun’u fenomen yaparlar, LGBT de olurlar, siyonistlik bile satarlardı.
Modernliği altına mesafe koymakla eşleştirdi. Altını barbarlık kalıntısı olarak tanımladı.
Altın takanlar köylü, tasarım takılar kullananlar modern kabul edildi.
Altınla tasarruf yapanlar cahil, parayla tasarruf yapanlar okuryazar kabul edildi.
Altın dişliler hayriye porselen dişliler merve kabul edildi.
Sarısına karşı beyazı icat edildi.
Altından uzak pırlantaya yakın bir kadın figürü çizdi.
Dünyadan uzak deryaya yakın popüler şarkısındaki gibi.
Dünya mülkiyetin olduğu yerdir. Denizde mülkiyet olmaz. Ve modern kadın modernitenin tüm boyutlarında deniz kenarına konumlandırılır.
Modernite her şeyi aldı sıkıntı olmadı da altınla uğraşmayacaktı. Diğer bir ifadesiyle insanların malını almayacaktı. Eğer bu para sistemi çökerse modernite adına gerçekten sıkıntı olur.
Çünkü altına karşı bir savaş verdi. Bir vekalet savaşı… Vekil olaraksa bir terör örgütünü falan kullanmadı. Pırlantayı kullandı.
Şarkısı, reklamı, magazin programı ve her şeyiyle hücum etti.
Pırlanta da bir şey ama maddeye atfedilen değer alım-satımda altın gibi denk değil.
Tasarım da değer. Ama tasarımın değeri madde/malzeme pahasına orantılıdır. Gerçek bu…
Demek dünya hala barbar ve ilkel...
Nasıl itham edilirse edilsin gidişatı da belli.
Ekonomi yönetiminin bu şartlarda altınla kavga etmeyi bırakıp ilginin altın hesaplarına yönlenecek kısmına dair strateji geliştirmesi lazım.
Toplumun bakış açısıyla çatışmamak lazım. Kapsayıcılık lazım. Pırlantaya ikna olanlar zaten sisteme dahil edilmiştir. Ama pırlantayı değil, altını benimseyenleri de kapsamak lazım.
Likidite durumuna göre altın swapları açılabilir. Rezerv Opsiyon Mekanizması yeniden hayata geçirilebilir. Yahut başka yöntemler.
Bugünkü finansal mimari altına kapalı, kayıtsız kalmayı tercih ettiğinden başka yöntem bulmak da kolay değil. Ama iş finansal değil, reel düşünülürse zor da değil.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
fiziki altın alım satımı kesinlikle olmamalıdır. bütün fiziki altın toplanıp uzun vadeli merkez bankasında tutma karşılığında fatura desteği, evlilik desteği,ev araba desteği gibi desteklerle cazip hale getirilmelidir.yatirim isteyen de yastık altında değil merkez bankasına yatirmalidir. böylece hem yatirimcila rreel getiri elde eder hem de merkezin eli güçlenir.aslinda Türkiyenin rezervi 700milyar dolardır. Bu miktar eğer merkez bankasında olsa nerdeyse sıfır faiz ile dış borç alınabilir.Hicbir makroiktisadi gösterge kötü olmaz.yatirim akar. Altın çözülmeden kalıcı istikrar sağlanamaz.
altına eşdeğer bankonot çıkarılsa hazine ya da merkez bankası tarafından döviz bürolarından ve kuyumculardan çok düşük marjla değiş tokuşu yapılabilse çok faydalı olur kanaatindeyim
Bravo kardeşim 👏
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.