Prof. Dr. Yusuf Dinç, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsünden doktora derecesini aldı. Duke Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırmacı olarak bulundu ve Trakya Üniversitesi’nde akademik görev yaptı. Jeoekonomi, jeofinans, İslami ekonomisi, finans, bankacılık, sigortacılık ve gölge bankacılık gibi konular araştırma alanı olup çok sayıda kitap, makale ve yayını bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Örgütü ve birçok ulusal ve uluslararası kurumla finans alanında ulusal, uluslararası ve uluslarüstü projelerin yürütücülüğünü gerçekleştirmiştir. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu üyeliği, Borsa İstanbul Grubu Merkezi Kayıt Kuruluşu yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Dinç, halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesidir. İslam Kalkınma Bankası Enstitüsü Smart Economy Lab ödülü sahibidir. Evli ve iki kız babasıdır, İngilizce bilmektedir.
Saydığım başkentlerin taşınma gerekçeleri genellikle kapasiteyi artık kaldıramamalarından kaynaklanıyor. Güvenlik, toplumun farklı kesimlerine eşit mesafede olmak, su sorunu, konut sorunu, kirlilik başat gerekçeler olarak sayılıyor.
Fakat herkes bilir ki başkentin bulunduğu çevrede gelir durumu da değişir. Başkent seçimi yapılırken bu durum göz ardı edilmez.
Mevcut durumda Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı ofisleri merkez Ankara olmak üzere İstanbul’a da dağılmış durumda.
İstanbul’un ekonomik büyüklüğü içinde elbette bu ofislerin etkisi hissedilmez. İstanbul Türkiye’deki üretimin %40’ına yakınını gerçekleştiriyor. Toplam verginin %40’ı da İstanbul’dan sağlanıyor. Bu kadim kent Suudi Arabistan’ın toplam nüfusunun yarısı kadar insana ev sahipliği yapıyor. Sonuçta İstanbul 193 BM üyesi ülkenin 150’sinden fazlasından daha hacimli, çoğu AB üyesi ülkeden çok daha büyük bir ekonomi, gayrısafi yurtiçi hasıla bakımından İran’la (350 milyar USD civarı) neredeyse aynı seviyede.
Doğu’daki temel ekonomik sorun elbette ki terördü. Türkiye’nin temel ekonomik sorunu da terör zaten. Ama madem Türkiye artık içeride terörü temizlemeye yakın coğrafyanın bütününde gelir dağılımını homojenleştirmenin zihni zorlayan yollarını düşünmek zorunda.
Alternatif limanlar, demiryolları, altyapı çalışmaları bu anlamda çok belirleyici olacak. Ama farklı fikirleri de tartışmaya açmakta yarar var.
Türkiye’nin bu düşüncelerden beri olarak Ahlat’ta bir külliye inşa ettiğini yahut 100 il projesini gündeme aldığını sanmıyorum. Bir devlet aklı olduğu anlaşılıyor. Belki depremin ekonomik etkileri ve maliyet yönlü eleştiriler nedeniyle kendisini rahat hissetmediğinden düşüncelerini açık etmiyordur. Fakat büyük stratejiler sancılı zamanlarda gündeme gelir ve başarılı olursa büyük kazanımları olur. Yeterince stratejik düşünülürse başarısız olması da beklenmez.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İlk yorumu siz yapın.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.