EDISYON:

ABD’nin amacı Çin’in enerjisini kesmek mi?

04:0013/08/2024, Salı
G: 13/08/2024, Salı
Yusuf Dinç

İran-İsrail savaşının jeoekonomik analizini yazmıştım. Özetle böyle bir savaş halinde Avrupa’nın enerjisiz kalacak olması nedeniyle İran ile İsrail arasındaki gerilimin büyüse de savaş çıkmadan götürülmeye çalışılacağını değerlendirmiştim. Şimdi yeni bir parametre var. O yüzden bu başlıktaki tartışmama yeni bir sayfa açmak istiyorum. Ama kısa keseceğim. Zaten kafidir. Çünkü bugün D. Mehmet Doğan Ağabeyi yazmak istiyorum. Zaporijya santralinde bir yangın çıktığı haberi düştü gündeme. Her fırsat bulduğumda


İran-İsrail savaşının jeoekonomik analizini yazmıştım. Özetle böyle bir savaş halinde Avrupa’nın enerjisiz kalacak olması nedeniyle İran ile İsrail arasındaki gerilimin büyüse de savaş çıkmadan götürülmeye çalışılacağını değerlendirmiştim.

Şimdi yeni bir parametre var. O yüzden bu başlıktaki tartışmama yeni bir sayfa açmak istiyorum. Ama kısa keseceğim. Zaten kafidir. Çünkü bugün
D. Mehmet Doğan
Ağabeyi yazmak istiyorum.

Zaporijya santralinde bir yangın çıktığı haberi düştü gündeme. Her fırsat bulduğumda vurgulasam da artık gerçekten anlaşılıyor ki Avrupa’nın asıl düşmanı Rusya değil, ABD.

Madem öyle ABD, İran-İsrail savaşını Avrupa’nın menfaatleri için geri bırakmayacaktır. Ve bilakis Hindistan’ın da enerjisiz kalacak olması ABD için önemli değildir.

Zaten Avrupa’nın kapatmaktan vazgeçtiği nükleer santrallere geri dönmesi öyle sıradan bir karar değildi. Avrupa, ABD’ye başkaldıracak bir yapı değil. Onu da anladık. Türkiye hele iyi mukabele ediyormuş onu da çok iyi anladık.

Basra Körfezinin mayınlarla kaplanacak olması ABD’nin istemeyeceği bir durum değil gibi geliyor artık bana hatta asıl arzu ettiği durum gibi geliyor şimdi.

Basra kapanırsa Çin enerjisiz kalacak. Tümden değil ama ciddi enerji krizine girecek ve ekonomisi daralacak. Çin’i birinci ekonomi yapmamayı kafasını koymuş ABD.

Çin enerjisinin çoğunu kömürden sağlıyor. Bu çapta bir ekonomi için kendi enerji varlığı kompozisyonuna bakaraktan olağan bir durum.

Çin’in Ukrayna-Rusya savaşından bu yana kömür dışı fosil kaynaklarda en büyük enerji tedarikçisi konumundaki ekonomi Rusya… Sonra Körfez ülkeleri geliyor.

Ukrayna-Rusya savaşıyla beraber Avrupa’ya enerji tedarik eden hatlar vurulunca Rusya, Çin’e Sibirya Gücü hattı üzerinden tedarikini artırdı. Hatta Sibirya’nın Gücü II yatırımını da planladı. (Bu noktada Kuzey Kore jeoekonomik önemini artırdı notunu ekliyorum.) Fakat Çin’in Körfez ülkelerine olan enerji bağımlığını azaltmak için bu ilave boru hattı kısa vadede çare olmaz.

Çin’in bu şartlarda Kazak ve Türkmen enerji varlığına erişmek için Orta Koridora ilgisini artırması gerekecek. Gerekecek de ABD, Basra Körfezini karıştırıp fırsat vermeyebilir.

Körfez Ülkelerinin gelişmelere kayıtsız olmasını şaşırtıcı bulmuyorum. Bölge ülkeleri kaderlerine doğru ilerliyor.

Yani ve kısaca iki ihtimal var; ya ABD, Avrupa çökmesin diye İsrail’i durduracak yahut Çin’i kayba uğratmak için savaşı körükleyecek… Bugünkü fotoğraf ikinci ihtimalin kuvvetlendiğini gösteriyor.

Tabii bu ikinci ihtimalin dünyaya etkileri olur. Basra kapanırsa sadece Çin değil, Hindistan da enerji krizine girip daralır. Üstelik zaten kullandıkları istihkak politikalarının ölçüsünü artırabilirler. Avrupa’nın talebi düşse dahi bu iki ekonominin daralması dünya ölçeğinde arz kıtlığına ve şiddetli bir enflasyona neden olur.

Bangladeş’teki hadiseler dahi tesadüfi değildir. Su varlığıyla Hindistan’ın hedefinde olan bu ülke, şimdi karışıyorsa sorgulanmalıdır. Bilirsiniz su temini bugünün dünyasında enerji tüketiminin en yoğun olduğu alanlardandır.

Tüm bu değerlendirmeye son bir not eklemek isterim. Japonların İkinci Dünya Savaşı'ndaki eylemlerine ABD uzun süre kayıtsız kalmıştı. Sonra birden hedefin ortasına Japonya konmuştu. Bu değişim hep Pearl Harbour saldırısı üzerinden okundu. Bu okuma doğru olsa da çok ama çok eksiktir. Japonlar’ın ABD öfkesine maruz kalışı, enerji bağımsızlıkları için enerji zengini coğrafyaları işgale davranmalarıyla alakalıydı.

Şimdi, Çin enerjisi kesilirse Japonların daha önce yaptığı gibi enerji zengini ülkelere asker çıkarmayı mı seçer? Yoksa güzergahlara yönelip Güney Çin Denizindeki Malaka Boğazı gibi geçişlerin önlerine mi yığılır? Yoksa Andaman Denizinde Hindistan’ı mı bunaltır? Yahut dişini sıkıp uzun sabrını devam mı ettirir? Bu soruları sormanın zamanı yaklaşıyor.

Duaya adres kuran D. Mehmet Doğan

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) kurucusu ve şeref başkanı D. Mehmet Doğan Ağabey ebedilik mücadelesini tamamladı. Dün onu bu dünyadan ahirete uğurladık.

Sanırım tanıdığım en karizmatik kişiydi. Önce bunu söyleyeyim. Bir çalıştayda konuyu ele alış biçimi örneklikti.

İlk okuduğu kitabın 9. Hariciye Koğuşu olması bana yeterince yakınlık hissettirmişti. İlk defa belki biriyle bir kitap üzerinden ilişki kurmuştum içimde. İki kimsenin ilk okudukları kitabın aynı olması büyük şey değil mi?

Gene de onunla edebiyat mahallesinin sokaklarındaki binalarından biri olan bir kitap üzerinden ilişki kurmak şaşırtıcı değildir.

Bir kimseyle geç olsa da 40 yıllık dostları arasında tanışmak da güzel…

Zaten 40 yıllık dostları olan insanlar güzeldir.

Onun kurduğu çatıda, TYB İstanbul Şubesinde, nice güzel, iyi ve doğru insanla tanıştım. Hani duamızdır; Allah iyilerle karşılaştırsın…
Duaya adres kurmak kaç kişiye nasip olur?

Demek TYB’yi kurarken herhangi bir dernek değil, hem bir mektep hem bir medrese hem bir mescit kurmuştur… Herhangi bir dernek olmasın diye de onu korumuştur. Vazife ve mesuliyet sahibi böyle olur.

Bu sayede TYB bir harbin düşmeyen kalesi olmuştur. Müdafaada kalmak bir kaderse…

Türkiye’nin,
Büyük Türkçe Sözlüğündeki
sunuşundaki ifadesiyle,
mankurtistanlaştırılmasına
verdiği fikri mücadeleyi TYB ile fiiliyata dökmüş olduğunu söylüyorum.
Ve dahası bu mücadeleyi
dümdüz
bir çizgide kesintisiz sürdürmeyi başarmış olduğunu da söylüyorum.
Akif
gibi…
İstiklâl Marşı Yılını
böylece gördü…

Onun ve vesilesiyle tanıdığım TYB çatısı altındaki dostlarının çokları gibi benim de üzerimde büyük hakkı var. Tarif edemeyeceğim bir sürü kılcalları olan hakkı var. Bir kimse nasıl bu kadar üzerimde hak sahibi olabilir, diye düşününce şaşıyorum. Hak hukuk meselesi zaten zincir gibidir. O yüzden yıkan değil, yapan olmak gerektir.

Hakkını helal et ağabey… Mekânın cennet olsun…

#İran
#İsrail
#ABD
#Politika
#Yusuf Dinç

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.