Libya’da darbeci Hafter’i siyasi süreçte bir taraf olarak empoze etmek isteyenler aslında baştan beri onu silahlandırıp sahaya süren ve meşru hükümete karşı darbe yaptırmaya çalışanlar. Onlar için Hafter sadece Libya’daki aşağılık hesaplarının, Libya topraklarına ve kaynaklarına haksız yere el koymak için kullandıkları bir maşadan ibarettir. Ama bir hikaye içinde onlara bir sürü şey söyleme imkanı veren bir maşa işte. Hikaye şu: Hafter bölünmüş Libya içinde milli orduyu temsil ediyor ve o da Batı’da
Libya’da darbeci Hafter’i siyasi süreçte bir taraf olarak empoze etmek isteyenler aslında baştan beri onu silahlandırıp sahaya süren ve meşru hükümete karşı darbe yaptırmaya çalışanlar. Onlar için Hafter sadece Libya’daki aşağılık hesaplarının, Libya topraklarına ve kaynaklarına haksız yere el koymak için kullandıkları bir maşadan ibarettir. Ama bir hikaye içinde onlara bir sürü şey söyleme imkanı veren bir maşa işte. Hikaye şu: Hafter bölünmüş Libya içinde milli orduyu temsil ediyor ve o da Batı’da yönetimi ele geçirmiş teröristlere karşı mücadelede bizden yardım istiyor, biz de yardım ediyoruz.
- Kimmiş teröristler?
- Libya’daki meşru yönetim.
- Terörle ne alakaları var? Bunlar bilakis DAEŞ teröristlerini bölgeden süpürmüş olan ve aynı zamanda uluslararası toplum tarafından da meşruiyeti kabul edilen yegane hükümet. Bunlara nasıl terörist diyebilirsiniz, hem siz kimsiniz?
- Yerseniz.
Bu kadardır darbecilerin kedilerini açıklaması. Uysa da uymasa da bu hikaye şimdiye kadar BAE, Rusya, Fransa ve Mısır tarafından bütün güçleriyle destekleniyor olduğu için Libya halkına ve bütün uluslararası topluma emrivakiyle kabul ettirilebiliyordu. Uluslararası toplum ve dünya düzeni, yani sözümona sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli olarak itiraz ettiği o 5’li yapı içinde kurtların yapamayacağı bu paylaşıma itiraz eden çıkmıyordu.
Ta ki, Türkiye devreye girinceye kadar. Vaka, Türkiye baştan beri bu paylaşımı, bu dayatmayı kabul etmiyordu. Libya’ya darbe yoluyla sokulmaya çalışan bu işgali görüyor ve razı olmuyordu. Zamanı geldi ve Türkiye sözünü söyledi. Türkiye’nin sözünün üzerine şu anda kimsenin söyleyebileceği bir söz yok.
Bakmayın konuşanlara, konuşulanlara. Hiç kimsenin şu anda sözünün hiç bir hükmü ve kıymeti yok. Sisi’nin arkasındaki güçlerin sözcülüğünü yaparak sarf ettiği sözler kara mizah örneği olarak konuşuluyor bütün Arap dünyasında. “Türkiye’nin Libya’da tehlikeli bir oyun oynadığını” söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a cevabı Bloomberg’de yazan Bobby Gosh “Türkiye, Macron’un Hayallerini Suya Düşürdü” başlıklı yazısıyla verdi. Esasen Macron’un Libya’da Türkiye’den soracağı bir hesap yok, bilakis hem Türkiye’ye hem de öncelikle Libya halkına ve bütün insanlığa vereceği bir hesap var.
Sadece onun değil. Bugün Hafter’in arkasında duran herkesin vereceği bir hesap var. “Sizin Libya’da ne işiniz var?” sorusunu da şimdilik erteliyoruz. Desteklediğiniz, oradaki varlığınızın meşruiyetini dayandırdığınız baltacınız, darbeci Hafter’in işlediği savaş suçlarının hepsinin hesabı teker teker kayda geçiyor.
Hafter’in Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından kurtarılan bölgelerde şimdilik tespit edilen 11 toplu mezar var. Bu toplu mezarlarda sivil insanların işkenceyle öldürüldükleri ve bazılarının diri diri toprağa gömüldüğüne, bazılarının ellerinin arkadan bağlı olduğuna dair açık tespitler var. Yanısıra sivillerin evlerine dönüşünü engelleyen tuzaklanmış mayın ve el yapımı patlayıcılar (EYP) tespit edildi ve bunlar Türkiye desteğiyle UMH güçleri tarafından temizlendi ama bu EYP’lerle çok sayıda sivil insan öldü ve yaralandı.
Libya Mayın ve Savaş Kalıntılarını Araştırma Merkezi’nin verilerine göre, şimdiye kadar Hafter milislerinin tuzakladığı mayın ve EYP’ler nedeniyle meydana gelen 57 patlamada, aralarında kadın ve çocukların da olduğu en az 39 kişi hayatını kaybetti, 100’den fazla kişi yaralandı.
Danimarka Mayın Temizleme Grubu’nun Libya Direktörü Liam Kelly de, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Savaş nedeniyle 400 binden fazla sivil yerinden edilmiş durumda ve bunların birçoğu mayınlar nedeniyle evlerine dönemiyor.” dedi.
Mayın ve EYP’lerin Trablus güneyindeki birçok semti içine alan geniş bir bölgede bulunduğuna dikkati çeken Kelly, “Bunlar arasında, anti-personel ve anti-tank mayınları, roketler, füzeler, havan topları, havadan atılan ancak patlamayan mühimmatlar ve patlayıcı düzenekler gibi çok çeşitli patlayıcılar bulunuyor” bilgisini vermiş.
Bu bilgiler, Libya’daki Mısır, Rusya, Fransa ve BAE’nin zaten izah edemedikleri ve edemeyecekleri varlığına bir de ciddi savaş suçu ortaklığını da açıkça gösteren bilgiler.
Daha önceki bir yazımızda şu soruyu sormuştuk: Bu ülkelerin herhangi biri Libya halkı için veya Libya’nın güvenliği ve huzuru için herhangi bir vaatte mi bulunabiliyor mu? Buyursunlar ortaya koysunlar. Ama koyamazlar. Açıkça görünen gerçek, ortadaki siyasi krizi dolayısıyla bir güvenlik zafiyeti olan bir ülkenin bu zayıf durumundan yararlanarak onu vahşice yemeye çalışmalarıdır.
Sadece bu yaklaşım bile ne kadar sorunu olsa da bugünün uluslararası ilişkiler düzeni açısından bile açık bir suçtur.
Libya’da oluşan yeni durum artık eşit taraflar arasında bir siyasi müzakere konusu değil, suçlu darbecilerin, işgalcilerin ve insanlığa karşı suçluların Libya topraklarında enselenerek uluslararası yargı önüne çıkarılması sürecidir.
Hiç kimse endişe etmesin, Libya halkının meşru temsilcisi olan hükümetinin davetiyle Libya’da bulunan Türkiye bu davanın da takipçisi olacaktır.