Ümit Özdağ ne yapmış?

04:0025/01/2025, Cumartesi
G: 25/01/2025, Cumartesi
Yasin Aktay

Ümit Özdağ’ın Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındığını duyduğumda, doğrusu benim de kulaklarıma inanasım gelmedi. Yıllardır yaptığı provokasyonlarla, tahriklerle, irtikap ettiği nefret suçlarıyla birkaç defa ülkeyi neredeyse iç savaşın eşiğine getirmiş olan biri, bütün bunlardan dolayı çok daha önceden ve çok daha acil hesap vermesi gerekirken onu hâkim önüne çıkartacak olan sadece Cumhurbaşkanına hakareti mi olmalıydı? Cumhurbaşkanına hakareti olsa olsa yaptığı her şeyin üstüne

Ümit Özdağ’ın Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltına alındığını duyduğumda, doğrusu benim de kulaklarıma inanasım gelmedi. Yıllardır yaptığı provokasyonlarla, tahriklerle, irtikap ettiği nefret suçlarıyla birkaç defa ülkeyi neredeyse iç savaşın eşiğine getirmiş olan biri, bütün bunlardan dolayı çok daha önceden ve çok daha acil hesap vermesi gerekirken onu hâkim önüne çıkartacak olan sadece Cumhurbaşkanına hakareti mi olmalıydı?
Cumhurbaşkanına hakareti olsa olsa yaptığı her şeyin üstüne tüy dikmek olurdu, ama Ümit Özdağ’ın şimdiye kadar yaptıkları Türk Ceza Kanunu’nun birçok maddesinin kapsamına girecek büyük cürümlerden.
Allah’tan kısa süre içinde bu açıklamanın onun gözaltı veya sonradan tutuklanmasının gerekçesi olmadığı,
asıl nedenin tam da olması gereken ama oldukça gecikmiş olan suçlarıyla ilgili olduğu açıklandı.
Halkı kin ve nefret duygularıyla tahrik etmek, birbirine düşman etmek, ülkeyi bölmek, toplumda huzursuzluk çıkararak istikrarı bozmak, bunun için iftira atmak, yalan haber üretip yaymak, insanların kişilik haklarına tecavüz etmek, itibarsızlaştırmak, ekonomiyi bu yolla baltalamak, Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini tahrip etmek, ülkenin dış itibarını zedelemek, ırkçı nefreti körüklemek, ülkede iç savaş çıkarmaya çalışmak vs. Özdağ’ın bütün bu suçların kapsamına girecek çok sayıda beyanı, hareketi mevcuttu. O
kadar ki artık saldırganlıkları Türkiye’nin milli güvenliğini ve toplum huzurunu tehdit edecek hale gelmişti.
Ankara’da Altındağ’da
birkaç yıl önce bir adli vakayı bahane ederek kışkırttığı kitleler Suriyelilerin oturdukları mahallelere saldırarak çok sayıda ev işyeri ve arabanın kundaklanmasına çok sayıda Suriyelinin de şiddete maruz kalmasına yol açtı.
Allah’tan o günlerde Suriyeli sığınmacılar çok sağduyulu davrandılar ve bütün provokasyonlara rağmen sabredip karşılık vermediler de olaylar çok daha feci seviyelere ulaşmadan durdurulabildi.

Suriyelilere karşı insanların ırkçı duygularını tahrik etmek üzere attığı tweetlerin arşivi tek başına nasıl büyük bir provokatörle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Arşivler ortada.

Kayseri’de günler öncesinden hazırlanan büyük provokasyon PKK’nın 6-8 Ekim 2014 tarihinde Kobani’yi bahane ederek yaptığı provokasyonlardan hiç farklı değildi.
Kayseri’de günler öncesinden Suriyelilerin işyerleri ve evleri işaretleniyor, insanlar fişleniyor ve hedef gösteriliyorken
başrollerde yine Ümit Özdağ ve partisinin elebaşlarını gördük.
Tamamen uydurulmuş ve çalışılmış provokatif bir haberle bir anda patlatılan hareketle kısa süre içinde çok sayıda Suriyelinin evleri, işyerleri kundaklandı, insanlar dövüldü.
Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılara 2011 yılından itibaren gösterdiği ev sahipliği Müslüman Türk halkının inanç, örf adet ve geleneklerine uygun ve övünülesi bir karakterdir.
Türkiye bu sayede dünyada insani konularda bütün ülkeler arasında fark ortaya koymuş, temayüz etmiştir. Bu Türkiye’nin yatırım konusu olarak gördüğü bir alan değildi gerçi, yaklaşım tamamen insaniydi, ama bunun son derece olumlu siyasi hasılasını da Suriye’de işler düzeldikten sonra gördü.
Yeniden şekillenen Suriye’de bugün Türkiye bütün dünya ülkeleri arasında başı dik olan, Suriye’nin geleceğinin şekillenmesinde en fazla söz hakkı olan ülke durumunda.
Bu büyük ölçüde Türkiye’nin milli bir siyaset olarak takip etmiş olduğu bu mülteci politikasının bir sonucudur.
Ümit Özdağ ve takipçileri ise Türkiye’nin bu milli politikasını baltalamak ve Türkiye’yi bilakis bölgede söz sahibi olmaktan alıkoyacak bir sabotaj peşinde oldular hep.
Yani her durumda Türkiye’ye zarar veren, Türkiye’ye düşman mihraklar adına hareket ettiler.
Bunu da Türkçülük adına yapmış olmaları hiç de şaşırtıcı değil. Türkiye’ye ihanet edenlerin hepsinin yaptığı gibi bir kutsalın, bir değerin, bir makbul kimliğin arkasına sığındılar.
Yoksa herkes biliyor ki ne onun ne de bu şekilde hareket edenlerin Türklükle alakası yoktu. Üç kıtaya yayılmış büyük bir imparatorluğu bölüp
Anadolu’ya sıkıştıran İngiliz güdümlü emperyalist ideoloji için de en uygun aparat Türkçülük olmuştu.
Tamamlayıcı mukabili olan Arapçılık sayesinde de bu aziz milleti Anadolu’ya sıkıştırdılar.
Arap çölleri deyip bize aşağılattıkları topraklara ise bizim kadar akıllı olamayan İngilizi, Fransızı, sonradan Amerikalısı gidip yerleşti.
Bize bu enayiliği öğrettikten sonra yerleştikleri toprakların bütün zenginliklerini ve jeo-politik imkanlarını tepe tepe kullandılar. Tabi onlar aptaldı, bizim gibi önceden akıllanıp “
ne işimiz var Arap çöllerinde, askerimizi ne diye süründürelim oralarda?” aydınlanması yaşamamıştı
, hala yaşayamadılar. Bu enayi aydınlanması bize yakışır. Ümit Özdağ gibi radikal ırkçılar ne güne duruyor? Bu aydınlanmayı yaşayamayanlara o histerik öfkeli telkinleriyle gereken spot ışıkları gözlerine gözlerine tutarlar.

Ama azıcık bir zekâ seviyesi bu tarz bir ırkçılığın Türkiye’de herkesten önce Türklere zarar veriyor olduğunu, Türkiye’yi küçültüp yönetmekten aciz duruma düşürdüğünü, toplumsal barışı bozup milletin bütün duyularını felç ettiğini hemen görür.

Ümit Özdağ’ın şimdiye kadar sergilediği bu pervasız ve saldırgan ırkçılıkla toplumda zaten var olan belli bir kesimin duygu ve düşüncelerini temsil ediyor olduğu o olmasa başka birinin o kesimleri tercih etmek üzere ortaya çıkacağı boş bir iddiadır.
Siyaset sahnesi birçok pazar gibi her türlü malın, söylemin iyi bir pazarlama ve reklamla insanları ayartarak müşteri kitlesi oluşturabildiği bir alandır.
Bazı düşünceler, düşünce bile değil, hayvanca duygulardır ve bunların siyaset sahnesinde pazarlanmasına kısıtlama getirmek sağlıklı her demokrasinin hakkı ve hatta görevidir.
İnsanlar ırkçı olabilir, ama bu ırkçılıklarını başkalarının haklarına tecavüz noktasına kadar ifade özgürlüğü olamaz.
Özdağ’ın pazarlamasını yaptığı ırkçı nefret söylemleri, önü alınmadığı taktirde hayvanca duygulara hitap ederek insanları ayartabiliyor.
Özü itibariyle saldırgan ve nefret körüklediği için bunun serbest kalması her tür sağlıklı toplum için bir tehlikedir.
Türkiye’nin devlet, millet ve toplum olarak kendini koruma refleksiyle bu tür tehlikelerle baş etmeye çalışması en doğal yoldur. Özellikle kendi iç barışını tesis etme konusunda yıllardır takip edilen hassas yolu sabote etme niyetini açıkça izhar etmiş olan provokatörlere karşı bir tedbir alınmaması düşünülemez.
#Ümit Özdağ
#tutuklama
#Yasin Aktay