Suriye’de devrim, fetih, zafer: Dünya artık eski dünya değil

04:009/12/2024, Pazartesi
G: 9/12/2024, Pazartesi
Yasin Aktay

Allah’ın vadinin gerçekleşme anına şahit olmak. 12 gün devam eden bir Devrim sürecinin başlangıcından vardığı noktaya kadar yaşananların benim açımdan en uygun ifadesi bu. Allah’ın müminlere apaçık bir fethi müyesser kılması, onların geçmiş ve gelecek günahlarını affetmesi, onların üzerindeki nimetini tamamlaması ve onları sırat-ı müstakim üzere hidayete erdirmesi ve onları güçlü bir zaferle taçlandırması onun vaadi ve sünnetidir. Suriyeli mücahitler 61 yıldır devam etmekte olan tarihin kaydettiği

Allah’ın vadinin gerçekleşme anına şahit olmak. 12 gün devam eden bir Devrim sürecinin başlangıcından vardığı noktaya kadar yaşananların benim açımdan en uygun ifadesi bu. Allah’ın müminlere apaçık bir fethi müyesser kılması, onların geçmiş ve gelecek günahlarını affetmesi, onların üzerindeki nimetini tamamlaması ve onları sırat-ı müstakim üzere hidayete erdirmesi ve onları güçlü bir zaferle taçlandırması onun vaadi ve sünnetidir. Suriyeli mücahitler 61 yıldır devam etmekte olan tarihin kaydettiği en müstebit ve en insanlık dışı suçların faili bir rejimi azmettiler, Allah’a güvendiler, sebeplere de çok iyi sarıldılar ve alaşağı ettiler.

Kendi kibirli, azgın iktidarı uğruna kendi halkını en acımasız şekilde katleden, zindanlarda çürüterek geriye kalan bütün insanlar üzerinde de en baskıcı ve aşağılayıcı yöntemleri uygulayarak sindiren rejim tarihte yerini almış firavunlar, nemrutlar, vahşi barbar istilacılar gibi tarihteki yerini aldı. Son 61 yılı bütün korkunçluğuyla yaşayan insanlar açısından bu zamanlar hiç bitmeyecek gibi yaşandı. Zulmün nihai amacı tebaanın bu aşılamaz zulme teslim olması ve kişiliğinden, malından, canından, onurundan vazgeçmesidir. Kurduğu zindanlarla, katliamları ve işkence mekanizmalarıyla yeryüzünde insanlara cehennemi yaşatmaya çalıştı. Bir tanrılık iddiası, mutlak egemenlik iddiası, bir diktatörlük azgınlığı her zaman bir cehennemin de kendi elinde olduğunu vehmeder. İşkenceler, katliamlar, baskı ve sindirme politikaları o yüzden biraz da o kibrin, o azgınlığın bir ifadesi olur. O olayların yaşandığı 61 yıl insanlara nasıl bir atmosfer alışkanlıkları kazandırdı. Hiçbir zaman değişmeyecek bir atmosfer, hiçbir zaman bitmeyecek bir düzen, hiçbir zaman tükenmeyecek bir zulüm enerjisi.

Oysa Allah’ın fethi müyesser olduğunda işte böyle kısa bir süre içinde bütün iklim, bütün atmosfer, bütün hava bir anda değişiverir. Önce Haleb’in kurtarılmasıyla, ardından her bir şehrin teker teker düşmesinin ardından değişen hava, Esad’ın devrilmesiyle birlikte bambaşka bir şeye dönüştü. Bir anda yıllardır açmayan güneş açıverdi, ortalık aydınlanıverdi. 42 yıldır hapiste unutulmuş insanların hapisten kurtulduklarında yaşadıkları şaşkınlık bu değişen havanın etkilerinden sadece bir tanesi. Düne kadar uluslararası ilişkilerle ilgili yapılan bütün analizler, güç dengelerine dem vuran ve dünyayı alıştırıldığı güç dayatmaları eşliğinde okumaktan başka yol bilmeyenlerin bütün sözleri boşa çıktı.

Çok açık, net ve çok değişik bir tablo çıktı ortaya. Düne kadar Ortadoğu ile ilgili hatta dünya ile ilgili bütün dengeler 12 günün sonunda bambaşka bir hal aldı. Daha 12 gün öncesine kadar Suriye ile ilgili her söz açıldığında değerlendirebileceğimiz en iyimser senaryo en az üçe bölüneceğini söyleyebiliyordu. Dün itibariyle ilk defa toprak bütünlüğü korunmuş bir Suriye bir ihtimal olmaktan çıktı kendini kabul ettiren bir gerçekliğe dönüştü. Şam’ın da düşmesinden sonra daha önce ayrı bir yönetim bölgesi olarak tahmin edilen Lazkiye ve Tartus’ta da JPG-ABD kontrolündeki Münbiç, Rakka ve Deyr Zor’un da birliğe hızla katılmalarının yolu açıldı. Giderek Şam’da ortaya çıkmış olan açık fethin, bütün Suriye’yi kapsayan bir birlik ve beraberliğe dönüşmesinin önünde hiçbir güç duramayacak. ABD burada durmak için hiçbir bahane bulamayacağı gibi şimdiye kadar sudan bahanelerini yutturabileceği bir muhatap da bulamayacaktır. Bunların hepsi açık bir fethin bereketi.

Suriye halkı çok çekti. Suriye halkının evlatları olan mücahitler de çok çalıştılar, azmettiler, sabrettiler, Allah’a tevekkül ettiler ve Allah kendilerine bunca mihnetin bunca imtihanın sonunda büyük bir zafer nasip etti. Onları bunca süre içinde yaşattığı ağır imtihanlarla eğitti, çelik gibi sağlamlaştırdı ve inanıyorum ki çok önemli bir misyona hazırladı. Suriye’de bu muzaffer halkın kendi ülkelerini yeniden kurmak yolunda ortaya koyacağı model bütün dünyanın devrimler tarihine örnek olacaktır. Bu mihnetten geçen insanların, hele fetih sürecinde sergiledikleri muhteşem olgunluk, akıl ve asalet bir medeniyet kurmak için gerekli en önemli cevheri barındırıyor.

Öyle bir devrim yaptılar ki, sadece kendilerini kurtarıp kendilerine bir faydaları olmadı Suriye halkının. Tıpkı Gazze’nin yiğit evlatları gibi bütün insanlığa yeniden umut aşıladılar. Zulmün ilelebet payidar kalamayacağını, batılın ilelebet hak görünümünde kendini kabul ettiremeyeceği gerçeğini olanca açıklığıyla, bir ayet gibi ortaya koydular.

Zaferleri, fetihleri mübarek olsun. Onların ulaştığı bu büyük zaferin ardından, şimdi artık yeni bir dünya ve yeni dengeler var ve bu dengeler içinde Türkiye bir güneş gibi parlıyor. Devrimin sahibi hiç kuşkusuz Suriye halkıdır. Öyle bir devrim gerçekleştirdiler ki, bu devrim açısından kimin nerede ve nasıl durduğuna dair bir çeteleyi de kendiliğinden ifşa ettiler. Bu devrime ilişkin tutumlarına göre insanlar değerlendirilecektir, Fetih suresinde buyurulduğu gibi.

Türkiye baştan beri bu Suriye halkının yanında yer aldı. Onların kendi onurlarına sahip çıkma mücadelelerinde onlara destek oldu. Devrim tabii ki 12 gün içinde gerçekleşmedi. Onun arka planında 13 yılı aşkın bir hazırlık süreci var ve bu süreçte Suriyeli devrimcilerin Allah’tan başka dayandıkları en büyük güç Türkiye olmuştur. Son 12 günlük operasyonun içerdiği teknik, askeri hazırlık, taktik ve stratejide Türkiye aklını kimse göz ardı edemez. Bu, Türkiye için insani meselelerde sergilediği olağan tutum açısından zirve bir örnektir. Kurtuluşunu gerçekleştirmiş olarak bütün dünyayı değiştirmiş olan Suriye ile birlikte Türkiye’nin de yıldızı daha da parlamıştır.

Buna baştan beri tipik tavırlarının devamı olarak birileri üzülecektir tabii. Ama onlar bile artık eski ezberlerini tekrarlayamayacaktır. Yaşanan bu apaçık başarı hepsini yeni bir dil bulmaya zorlayacaktır. Bu da onlar açısından az bir sonuç olmayacaktır.

#Suriye
#zafer
#Yasin Aktay