Birgün yazarıBahadır Özgür’ün“Sosyolojiden çinko tüccarlığına”diye attığı başlık, bırakınız sosyolojiyi, en temel mantık melekesinden veya gerçeklik nosyonundan yoksunluğunu gösteriyorsa da ne yaptığını çok iyi bilen bir kurnazlık da barındırıyor…Böyle yapmakla sosyoloji kavramını da kendine göre yazdığı bir absürt komedinin içinde bir paçavra gibi harcıyor. Siz nasıl bir alaka var diye düşününceye kadaro avlayacağı sazanları avlamış ve onları güldürmüş bile.Bu saçma sapan başlıklı haberin altına
Birgün yazarı
’ün
“Sosyolojiden çinko tüccarlığına”
diye attığı başlık, bırakınız sosyolojiyi, en temel mantık melekesinden veya gerçeklik nosyonundan yoksunluğunu gösteriyorsa da ne yaptığını çok iyi bilen bir kurnazlık da barındırıyor…
Böyle yapmakla sosyoloji kavramını da kendine göre yazdığı bir absürt komedinin içinde bir paçavra gibi harcıyor. Siz nasıl bir alaka var diye düşününceye kadar
o avlayacağı sazanları avlamış ve onları güldürmüş bile.
Bu saçma sapan başlıklı haberin altına yazılan yorumlara bakıyorsunuz böyle bir zırvaya atlamaya teşne ne kadar sazan varmış!
Burada sosyoloji neyi temsil ediyor? B
ölgesel kalkınma, istihdam, sanayileşme ve dışa bağımlılığın giderilmesi açısından
çinko fabrikası, bu muhteşem hikâyesiyle, belki tam da işin içinde ciddi bir sosyolojik bakış açısı barındırdığı için mümkün olabilmiştir.
Bölgeye ve ülkenin sorunlarına dönük kapsamlı bir sosyolojik analizin neticesinde bu ve bunun gibi nice proje hayata geçiriliyor şimdi.
Bu sayede bölgede işsizliğe, geri kalmışlığa ve ülkenin bağımlılığına bir çare bulunması için bu tür projelerin arka planında zaten ve mutlaka sosyolojik bir nosyon gerekiyor.
Siz oradaki sosyoloğu tam da böyle bir yatırımın denk düştüğü bağlamda görmek yerine en kötücül yanınızla uydurduğunuz “bir sosyoloğun tüccara dönüşmesi” absürt hikayesi içinde görmek istemişsiniz. Doğrusu
şimdi düşünüyorum da, sizin gibi habis niyetlileri yanıltmış olmak saadetlerin en güzeli geliyor bana.
’ün sosyoloji cahili, görmez-uydurur yazarı hızını alamamış aynı dam üstündeki saksağanını “
Medine Vesikası’ndan çinko tüccarlığına”
sonra
“tezkire yazarlığından yine çinko üretimine”
çıkarıp söyletmiş. Böylece insanların kulaklarına bir
veya
dönüşüm vesvesesini üflemeye çalışmış. Vesvese bu ya, Allah kulunu boşuna uyarmamış. Etkiliyor, büyü etkisi yapıyor, hele müşterisinin bazı fantastik iştahlarına hitap ediyorsa.
Şimdi biz Medine İslâm devletinde Peygamber Efendimiz’in ilk yaptığı işlerden birinin bir pazar kurmak, ticareti yaygınlaştırıp o şehrin ekonomisine temel oluşturmak, o pazarın çalışma kurallarını belirlemek olduğunu anlatsak, kim ne anlayacak?
İşin aslı, Müslümana veya İslâmcıya ticareti bir tür “dönüşüm” veya “yozlaşma” hikâyesi olmadan yakıştırmamak Müslümanların değil sizin sorununuzdur.
Son yirmi yıldır sol entelijansıyanın AK Partililer veya dindarlarla ilgili en özgün icadı bu “mücahitten müteahhide” klişesidir. S
izin kafanızın içindeki klişeler Müslümanı her zaman sadece secdeye kapanmış elinde tespih sadece ibadetlerini yapan biri olarak mı resmediyor ne?
Bu alanların dışında karşılaştığınız her Müslüman tipolojisi size garip görünüyorsa, bu, sadece zihninizin en kaba oryantalist ideolojik klişelerle malul olduğunu gösteriyor.
İşini gerçekten iyi bilen bir sosyoloğa görünün derim, size anlatacağı çok şey olacaktır.
Mesela bu klişeler
“sosyalist devrimciden reklamcıya
” veya
“militan solculuktan kapitalistliğe”
doğru yaşanmış hikayelerinize dair bir teselli mi sağlıyor?
Yoksa sosyalistlerden bu yolu kat etmiş olup bugün kapitalizmin tam merkezine yerleşmiş yoldaşların İslâmcılara bunu layık görmemesi midir asıl konu?
Bugün sol kültür ve yayın dünyasını geçelim, sol siyasi hareketinin arkasında Türkiye’nin en merkezi sermayesinin olduğu gerçeği hangi pişkin teorik laflarla kapatılabilir?
Bugün en vahşi finans kapitalistlerinin tercihi, namütenahi desteği sol siyasete değil midir?
Müteahhitlik kavramı bir İslâmcının uğraşı olarak bir anda komik veya trajik bir şey olarak görülüyorsa, solcunun komprador burjuvalığa uzanan seyriyle tefeciliği ve finans-kapitalistliğiyle bu ülkenin halkını iliklerine kadar sömürmesi nasıl görülmeli?
Buna dair neden bir haber-analiz görmüyoruz Birgün’de?
“İslâmcı” ve “tüccar” arasında ima edilen yasak aşk öyküsü ve fantezi
sadece zihin dünyasındaki sığlık ve aptallıkla ilgili değil,
bu yüksek burjuva merkezin çevreye karşı üsttenciliğiyle de ilgili elbet.
Bunun sol adına yapılıyor olması sadece solcu entelektüelin ne kadar kuşatılmış, iğdiş edilmiş ve devşirilmiş olduğunu gösteriyor.
Birgün’ün haberinde yatırımın Katarlı ve Mısırlı ortaklarının sicilleri araştırılmış, birbiriyle alakasız şirketler, kişiler ve faaliyetler uyduruk bir hikâye içinde bir araya getirilirken bir imalar, bir imalar… Sadece imalar, karnından konuşmalar…
İsnat edilebilen bir yolsuzluk var mı? Yok, ama ima edilen “bir şeyler” var. Ne olduğu yazarla müşterisi arasındaki gizli mutabakatta saklı.
Birgün’ün cahil yazarı yazısını duyurduğu twitter mesajında bütün nefret söyleminin üstüne küstah imalarıyla tüy dikmiş: “Çoğulcu toplumun belgesi saydığı “Medine Vesikası”nı, anlaşılan o ki çok ortaklı bir sermaye akdi olarak pratiğe geçirmiş Yasin Aktay: İman Ticaret Turizm İnşaat Ltd!”
Ne yapılanın “Medine Vesikası” ile ne de “İman Ticaret Şirketi›nin” Siirt’teki Çinko fabrikası ile hiçbir alakası olmadığı halde hasta zihninde kurduğu kel alakanın üstüne bir de Medine Vesikası’nı sos etmek en basitinden iflah olmaz bir İslâm nefreti ve düşmanlığının göstergesi.
Üstüne üstlük hem yaptığı habere hem de Türkiye’deki teşvik sistemine de ne kadar cahil olduğunu gösterip
“Bir sermaye grubu iktidar eliyle böyle yaratılıyor. Kaynak, arazi vb. devletten…”
diye yazarken kafasından vehmettiği hikâyeyi kendine delil saymış.
Her yerde söyledik hâlbuki: Devletten bir kuruş kredi, kaynak yok. Bilakis risk alarak, büyük fedakârlık yaparak yatırım yapan alkışlanası yatırımcılar var.
Yasin Aktay’ın
da hiçbir ticari ortaklığı veya ücretlendirilmesi olmamasından dolayıdır.
İsterseniz, çok sazan düşürmüş bu hikâyeye karşı şu teklifi buradan duyuralım mı:
Arkanızdaki sermaye gelsin, bölgede yatırım yapmanın riskini alsın, söz veriyorum aynı şartlarda bu devlet onlara da her türlü kolaylığı sağlayacaktır.
Benim bu sözü verişim, sözün gelişi tabii.
Gerçekten yatırım yapmak isteyenin ne bana ne iktidardan kimseye ihtiyacı yok. İmkanlar her ne ise herkese açık zaten.
Siirt, Şırnak, Hakkâri, Batman, Bitlis
bu çerçevede yatırım yapmak isteyenleri kırmızı halıyla karşılamaya hazır. Var mısınız gelip bu yatırımı yapmaya? Kim tutuyor sizi?
#Birgün
#Bahadır Özgür
#çinko