İslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki karşılaştırmalarda genellikle örnekler Avrupa Dünyası ile Ortadoğu halkları arasındaki oryantalist muhayyile içinde kalınır. Bu muhayyile ne yazık ki buna tepki gösteren Müslüman zihinleri bile etkisi altına alır. Bütün klişeler veya karşı klişeler bu sınırlar içinde kalındığında bile elbette en âlâsından özgür bir Müslüman zihnin kendini ifade edeceği yollar çoktur. Ancak dünyanın bundan ibaret olmadığını, Allah’ın arzının çok geniş ve kullarının çok sınırsız
İslam dünyası ile Batı dünyası arasındaki karşılaştırmalarda genellikle örnekler Avrupa Dünyası ile Ortadoğu halkları arasındaki oryantalist muhayyile içinde kalınır. Bu muhayyile ne yazık ki buna tepki gösteren Müslüman zihinleri bile etkisi altına alır. Bütün klişeler veya karşı klişeler bu sınırlar içinde kalındığında bile elbette en âlâsından özgür bir Müslüman zihnin kendini ifade edeceği yollar çoktur.
Ancak dünyanın bundan ibaret olmadığını, Allah’ın arzının çok geniş ve kullarının çok sınırsız olduğunu hatırlamanın büyük faydası vardır.
O yüzden yeryüzünü dolaşıp Allah’ın arzına ve insanlarına açılmakta fayda vardır.
Endonezya’da insan tam da bu açılımın bereketini hissediyor. İnanılmaz samimi, çalışkan, pozitif insanlarıyla ilgili izlenimlerimi aktardığım yazım üzerine
Prof. Dr. Beşir Atalay Hoca sağ olsun Gallup’un son Küresel Duygular
araştırmasında Endonezya’nın pozitif duygular sıralamasında en üst sırada yer aldığını hatırlattı.
Gallup araştırmasının sahada herhangi bir insanın rahatlıkla hissedebileceği verilerle birebir uyuştuğunu söyleyebilirim.
Bu duygular ülkede her türlü insani faaliyet, kalkınma, işbirliği ve iyi yönetim için gerçekten çok güçlü bir sosyal sermaye kaynağı oluşturuyor.
Aşırı sıcaklarla rutubetin hat safhaya vardığı bir ortamda, zaman zaman nefes almakta zorlandığınız en ağır şartlarda yaşasalar, çalışsalar bile tebessümü yüzlerinden hiç eksik etmeyen insanlar nasıl bir kültürel ortamda yetişmiş olabilirler diye sormadan edemiyorsunuz.
nda aynı sıralarda ama 3 puan farkla ikinci bir Müslüman ülke olarak
da yer alıyor.
Endonezya, tarihi itibariyle sömürgeciliği yaşadığı kadar ona karşı direnişi de ikiyüz yıl boyunca bütün alanlarda yaşamış bir halk.
Bu direniş büyük ölçüde İslam ulemasının ve onun etrafında şekillenen çok güçlü bir sivil toplum geleneğiyle mümkün olabilmiş. Bugün Endonezya’nın 1945’ten beri kavuşmuş olduğu bağımsızlığı, bedeli bütün halk tarafından ödenmiş, dolayısıyla değeri çok iyi bilinen bir durum.
O yüzden bağımsızlıktan sonra gelişen demokrasi diğer İslam ülkelerine nazaran çok daha güçlü temellere oturmuş duruma.
Bağımsızlık hareketlerine öncülük etmiş olan ve bu esnada birbirleriyle belli şekillerde işbirliği içinde olmuş olan
Muhammediye, Nedvetu’l Ulema, İttihadu’l-İslam
ve irili ufaklı sayısız İslami cemaatlere dayanan İslami hareket, toplumun bütün kırsal damarlarına kadar toplumu işlemiş ve Hollanda’nın temsil ettiği Batılı sömürgeciliğe karşı kendi kültürünü, kimliğini sürekli besleyerek canlı tutmuş, bağımsızlık mücadelesi için en büyük gücü oluşturmuştur. Bu açıdan Endonezya’da İslam toplumun en karakteristik özelliği. Genellikle Türklerin Hac ve Umre günlerinde bembeyaz ve tertemiz kıyafetleriyle, disiplin ve intizamlarıyla haklarında ortak intibalar oluşturdukları
Endonezyalıların bu durumları kendi ülkelerindeki hal ve tavırlarının bir yansıması.
Tesettür, mesela, olabildiğince hayatın tabii bir yanı olarak yaygın ama bu tesettürü tercih etmeyenleri dışlayan veya yokeden bir davranış değil. Seküler bir hayatı benimseyen insanlar da var ve onlar için de her türlü imkân ve ortam mevcut. Kendisiyle, halkıyla halkı da birbiriyle barışık bir toplum.
Yeni Cumhurbaşkanı seçilen
Prabowo Subianto Djojohadikusumo
öncekilere nazaran Endonezya’yı hem bölgede hem dünya siyasetinde daha etkili kılmak için daha istekli ve bunun için herşeyden önce ülke içinde daha güçlü bir milli birlik beraberlik sağlamayı önemsiyor. Ülkenin bütün unsurlarını daha fazla kapsayan bir hükümet kurmuş ve ülkenin kalkınması ve önümüzdeki 10 yıl içinde Endonezya’yı en büyük 10 ekonominin içine sokma yönünde ciddi bir vizyonu ve çalışması var ve bunun her şeyden önce ülke içindeki beşeri kaynakların daha barışçıl ve etkili bir biçimde motive edilmesiyle mümkün olabileceğini çok iyi görüyor ve ona göre davranıyor. Aynı zamanda uluslararası düzeyde de Müslümanları, bilhassa Filistin’i ilgilendiren hususlarda Endonezya’nın sesinin daha güçlü çıkabileceği bekleniyor ki bunun işaretlerini gerek İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği Zirvesinde gerek başka mecralarda yaptığı konuşmalarla gösteriyor. Türkiye ile de ilişkilerinin çok iyi olacağını beklemek gerekiyor.
25-26. Dönem milletvekili değerli dostum
bunun için her zamankinden çok daha iyi bir ortam olduğunu anlatıyor.
Adalet ve Demokrasi Forumu
nun (JDF) toplantısına ev sahipliği yapan ve
bir ofisini açan
yetkilileri de bunun sadece kendi parti tercihleri olmadığını,
Forum’un adalet, demokrasi, insan hakları, insan onuru, kalkınma ve halkların işbirliği önceliklerinin Endonezya’daki çoğu siyasi tarafından paylaşılan ortak değerler
olduğunu söylüyor. Müslüman halkları temsil eden partiler arasındaki bu iş birliğinin ve diyalog köprülerinin Müslüman dünyayı özlediği birliğe fiilen taşıyacak önemli bir basamak olarak herkes tarafından olumlu karşılandığını, Forum heyeti olarak ziyaret ettiğimiz bütün siyasilerin tavır ve ifadelerinden de anlıyoruz.
JDF toplantılarında Endonezya ve Asya’nın yükselişinin dünyanın geleceğine olan muhtemel katkılarını ve İslam dünyası için fırsatlarının yanısıra İslam dünyasının adalet, demokrasi ve insan hakları açısından, bilhassa Filistin, Sudan, Yemen, Suriye’deki durumlarla birlikte Mısır, Tunus ve başka İslam ülkelerinin hapishanelerinde suçsuz yere tutulan siyasilerin durumu ve Müslümanların mustarip olduğu diğer konuları de ele alındı. Konuşmaların neticesinde Arap ve İslam siyasi arenasının tüm bileşenleri ve adalet ve demokrasi değerlerinin önemine inanan tüm taraflar arasında bir ara referans belgesi olarak bir
yayınlandı.
Deklarasyonun tamamına Forumun sitesinden de ulaşılabilir. Ancak birkaç başlık aktarmak gerekirse, 18 İslam ülkesinden 26 siyasi partiyi temsil eden bir kuruluş olarak JDF, Endonezya Devleti ile onun Arap ve İslam ülkelerindeki muadillerinin direnişi desteklemede ve Gazze’deki savaşı durdurma çabalarında oynadığı seçkin rolleri takdir etmekle birlikte Tüm İslam ülkelerini, işgalci devlet ve müttefiklerinin tüm insani değerleri ve tüm insani değerleri ve Uluslararası sözleşmeler ve kararları ihlal ettiği şiddetli saldırıya karşı koymak için Filistin halkıyla daha fazla dayanışma göstermeye, halkların rolünü harekete geçirmeye ve inisiyatifi özgürleştirmeye çağırıyor.
Sudan, Libya ve Yemen’de farklı çıkar beklentileriyle istikrarı bozan bazı İslam ülkelerini de uyaran
bildiride bilhassa Mısır ve Tunus Meclis başkanları olmak üzere siyasi tutukluların derhal serbest bırakılması, hakları koruyan ve istikrarı sağlayan yeni uzlaşma yollarının açılması ve ulusal uzlaşma için yeni bir zemin oluşturulması yönündeki çağrı yinelendi.
Ayrıca
’nın bilhassa Siyonist rejimle normalleşme yarışına giren bazı İslam ülkeleri için durumlarını gözden geçirme fırsatı olarak değerlendirmesi çağrısı yapıldı.
#dünya
#politika
#Yasin Aktay