AKPM'nin kararını daha sağlıklı değerlendirebilmek için AGİT'in referandum sonrasında yayınladığı rapor ve AGİT temsilcilerinin tavrıyla bir karşılaştırma yapmak verimli olabilir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi
YSK'nın açıkladığı rakamlara göre kayıtlı seçmenlerin % 87'sinin katıldığı bir
son birkaç yıldır dalgalı seyreden Türkiye-Avrupa ilişkilerinde yeni bir kriz alanı oluşturmak ve dahası Türkiye'deki referandumun meşruiyetini uluslararası düzeyde sorgulamaya açarak
AGİT raporu Avrupa'daki bazı kimselere de bekledikleri fırsatı verdi. Türkiye karşıtı söylemlerde korkunç bir artış gözlemlendi. AKPM'nin Türkiye'yi yeniden denetime alma kararı bu sürecin bir uzantısı olarak değerlendirilmek durumunda. Tıpkı AGİT gibi AB'nin bünyesinde çalışan bir kurum olmayan ancak AB mekanizmalarına etki edebilen
AKPM'nin kararı sonrasında yaşanan bir takım gelişmeler bu çıkarımı doğrular mahiyette. Son olarak
Türkiye düşmanlığını her seferinde açıkça göstermek için yoğun çaba sarf eden raportör Piri'nin son raporunda üzerinde durduğu hususlar esas hedefi gözler önüne seriyor.
Voice of Amerika'nın taslak rapor üzerinden yaptığı habere göre Kati Piri müzakerelerin durdurulması önerisini son referandumla anayasada gerçekleştirilen değişiklikler değiştirilmeden uygulanması durumunda getiriyor.
Örneğin Avrupa'nın entegrasyonunun derinleştirilmesi ve süreklileştirilmesi için AB üyesi ülkelerde tek para biriminin kullanılması karara bağlandığında bazı AB üyesi ülkeler AB'nin aldığı bu kararı referanduma götüreceklerini söylediler. Referandumdan hayır oyu çıkması sonrasında ise Eurozonea katılmadılar. Hiçbir AB yetkilisi referandum kararının eksiksiz uygulanması durumunda şöyle olur böyle olur ya da olmalı gibi bir açıklama yapmadı.
İlginçtir,
Bu ülkelerde hâlâ ciddi azınlık hakları ihlalleri, hukuk ihlalleri söz konusu. Dahası
Kişisel hak ve hürriyetlerin kullanımı ciddi biçimde kısıtlanmış durumda. AGİT-AKPM'den ses yok. Ama söz konusu Türkiye olunca her kafadan bir ses çıkıyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı milyonlarca seçmen sandığa gidip bir tercihte bulundu. Evet verenler de oldu hayır verenler de oldu. Hayır oyu verenlerin tamamı CHP'li ya da HDP'li değildi. Monoblok bir bütün söz konusu değildi yani. Ülkesinin geleceği konusunda bir tercihte bulunan bu insanların tümünün tercihine saygı duyduk. Ama
Yaklaşık bir buçuk milyon oy farkıyla ortaya bir netice çıktı.
Mafyatik bir dili estetize ederek konuşan Kati Piri'nin, AB'ye Türkiye'yi değişikliklere zorlamak için ekonomik yardımları koşula bağlaması, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi için İnsan hakları vb konularda ek yapılmasını önermesi bu mafyatik şantaj dilinin en belirgin göstergesi. Öyle ki, raportör AB'nin Türkiye'ye Suriyeli mülteciler için verdiği sözleri yerine getirmediğinin farkında bile değil.
Bu noktada neden böyle bir tavır ve politika geliştirdikleri sorusuna verilecek bir üçüncü cevap daha var, daha doğrusu her geçen gün güçlenen bir ihtimal: 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında Avrupa'daki bu kurumların temsilcileri vardı ve 15 Temmuz'da hain teröristler eliyle gerçekleştiremediklerini şimdi türlü oyunlarla gerçekleştirme arayışındalar.
AGİT, AKPM'nin aldığı siyasi kararlar Türkiye'yi yolundan döndüremeyeceği gibi Türkiye ne buna ne de içişlerine müdahale edilmesine müsaade etmez.
Bunda Türkiye'nin dikkat etmesi, düzeltmesi gereken hususlar varsa Türkiye üzerine düşeni geçmişte yaptığı gibi bugün de yapacaktır.
Demokratik değerleri, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü bunlar AB kriterleri olduğu için değil kendi vatandaşları bu değerlerin en iyi standartlarda uygulanmasını hak ettiği için, bu değerlere inandığı için kabul eden ve bu doğrultuda birçok adım atan bir iktidar partisi var Türkiye'de.
Sözgelimi bölücü terör örgütü mensupları AB üyesi ülkeler tarafından korunup kollanırken bu ülkelerle bir ittifak ilişkisini süreklileştirmemiz nasıl beklenebilir. Kati Piri gibi kim tarafından kullanıldıkları açık kimselerin hazırladıkları zırvalarla Türkiye ile ilişkileri tanzim edip etmemek AB'nin ve Avrupa'daki diğer kurumların bileceği iş elbette. Ama Türkiye'nin sabrının da bir sınırı olduğunu unutmamalılar.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.